"19"

733 58 4
                                    

Rüzgar birşeyler diyecekken çalan telefon ile beni yan tarafına oturtup, cebinden telefonu çıkardı. Kaşları çatılırken ısrarla çalan telefonu açmıştı.

"Noldu?... Eminmisin?"  Gözleri beni bulurken, karşı tarafı dinlemeye devam etti. Telefonu kapatınca elimi tutup ayağa kalktı.
"Semih gitmemiz lazım. Mertin ailesi erken dönmeye karar vermişler."

"Neee? Babamlar mı geliyor? Kahretsin kesin yakalanıcaz. Bu sefer dövmekle kalmayıp, öldürürler kesin."

Mertin söyledikleri ile gözlerim kocaman açılmıştı. Söylediği şeyi fark edince, onunda aynı şekilde gözleri kocaman açılmıştı. Çünkü dövüldüğümüzü onlardan saklıyorduk.
"Bora ne diyor Mert?"
Aptal Mert. Ne diyecektim ben şimdi?

"Mert neyden bahsediyorsun? Neden benim haberim yok?"
Rüzgardan sonra Semihin de sorusu ikimizide germişti. Mert başlattığı için susup onun açıklama yapmasını bekledim. Çünkü bunu anlatmaya benim cesaretim yoktu.

"Şey ailemizin öğrendiği gün. Biraz hırpalanmış olabiliriz."

Rüzgar, yüzümü elleri arasına alıp, anlımı öptü.
"Neden söylemedin? İyileşmeyen bir yerin varmı? Doktora gidelim eğer iyileşmediysen."
Kızmasını beklerken, o iyi olup olmadığımı soruyordu. Bu hayattaki en büyük şansımsın Rüzgar.

"Hayır iyiyim artık. Zaten baya oluyor. Hem artık gitmelisiniz. Her an gelebilirler."
Tekrar anlımı öpüp, başıyla Semihe kapıyı işaret etti. İkiside odadan çıktıktan sonra derin bir nefes alıp kendimi yatağa attım. Güzel günler ne zaman gelecek?

~~~~

Sevgilim Edebiyat öğretmenide olsa bu derste hâlâ başarılı değildim. Ama en azından artık seviyordum. Sonuçta anlatılan her kelime, sevdiğim adamın güzel dudaklarından dökülüyordu. Ders anlatırken, yada tahtaya birşeyler yazarken, bazen bana bakıp göz kırpıyor, bazen ise o çok sevdiğim gülümsemelerinden yolluyordu.

"Ohooo. Bora! Duymuyorda beni. Tabi sende haklısın. Şu an Semih burada olsa bende senin gibi bakardım." Bu çocuğun okula gelmesi iyi olmadı kesinlikle. Evde kalması daha iyiydi. En azından saçma sapan konuşup beni sinirlendirmezdi.

Onu umursamadığım için oflayıp, başını sıraya koydu. Yani ne yapabilirimki? Sevgilimi izlemek daha cazip geliyordu.

Biten ders ile hemen ayağa kalkıp Rüzgarın arkasından sınıftan çıktım. Koridora çıkıp arkasından ilerlemeye devam ettim. Üst kata çıkıp, boş sınıflardan birine girdiğinde, gülümseyerek bende girdim sınıfa. Ama daha kapıyı kapatamadan, sırtım kapıya dayanmış, dudaklarımın üzerinde dudakları yer edinmişti.

Geri çekildiğinde dudaklarımı yaladım.
"Derste senin yüzünden dikkatim dağılıyor. Ama bakışlarının, ilginin bende olduğunu bilmek çok hoşuma gidiyor." Cevap vermeden gözlerine bakmaya devam ettim.

"Seni seviyorum." Birden ağzımdan çıkanlara ikimizde şaşırmıştık. Gözlerimi kaçırıp sıralardan birine oturdum. Aferin Bora! Neden birden böyle birşey dedimki? Yanıma oturup bana sarıldığında iyice tuhaf hissetmiştim.
"Bende seni seviyorum." Rahat bir nefes alıp verirken sarılışına karşılık verdim. Beni sevdiğini bilsemde, bir an için tedirgin olmuştum.

"Merte mesaj at derse girmeden, spor salonuna gitsin. Semih onu bekliyor."
"Nasıl? Semih nasıl girdi okula? "
"Bir şekilde hallettik. Dersiniz benimle olduğu için yok yazmıycam. "

Çalan zil ile moralim bozulsada ayağa kalktım. Kolları çok rahattı oysaki.
"Asma suratını hem sana bir sürprizim var?"  Ona biraz daha yaklaşıp merakla sordum.
"Ne sürprizi? Ne? Söylermisin? Ben çok merak ederim şimdi."
"Akşam öğrenirsin." Kaşlarımı çatarken omzumdan tutup, kapıya yönlendirdi bedenimi.

TESADÜF/b×bHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin