31

633 65 26
                                    


Heyecanlıydım. Yanımda tombul yanaklarıyla dururken nasıl heyecanlı olmazdım?

"Şey..." dedi başını önüne eğerken. Gözlerimi ona dikmemden kaynaklı rahatsız olduğunu biliyordum ama elimde değildi, ona bakma isteğimi dindiremiyordum. "Burada oturmak yerine biraz dolansak? En azından bir şeyler yapmış oluruz. Konuşmuyoruz bile." diye tamamladı cümlesini.

"Özür dilerim. O kadar mutluyum ki hiçbir şey yapmadan sadece seni izleyerek günümü geçirmek istiyorum. Seni sıkmış olmalıyım." diye cevapladım. Birazcık üzülmüştüm. Onu izlemek bile bana yetiyordu ama bencillik yapıyordum. Benimle buluşmak istemişti ve bu buluşmaların devamı için keyif alması gerekiyordu. Ben ise onu görür görmez başka evrenlere uçup gittim. 

"Hayır!" diyerek ani tepki gösterdi. "Sadece utanıyorum. Rahatsız olduğum için bunu söylediğimi düşünme." Gülümsedim. "Peki." dedim ayağa kalkarken. Oturduğu banktan kalkmasına yardımcı olabilmek için elimi uzattım. "Öyleyse biraz dolaşalım." 

Bir bana bir uzattığım elime baktı. Utanıyordu, bu bariz belliydi. Utanmasının yanı sıra heyecanlı da gözüküyordu. İşte bariz olmayan şey ise buydu. Gerçekten heyecanlı mıydı, yoksa ben mi öyle olmasını istiyordum? Zihnim bana oyun oynuyor olabilirdi, bunu geçmişte birkaç kez yaşamıştım. Yine aynı şekilde hayal kırıklığına uğramak istemiyorsam dikkat etmeliyim. Elini büyük avucuma bıraktığı zaman ellerimizin uyumuna bakıp gülümsedim ve kalkmasına yardım ettim. Kalktıktan sonra elini çekmeye çalışsa bile izin vermedim, aksine parmaklarımızı birbirine kenetleyip yürümeye başladım. Adımlarıma yetişip yanımdan yürümeye başlayınca içimdeki umut filizlenmeye başladı. Kendimi kandırmıyordum, o gerçekten heyecanlıydı. 

Normalde bırak el ele tutuşmayı kalkması için elimi uzatsam bile tutmayan Renjun, şu an parmaklarımı sıkıca tutuyordu. Aramızda hafif bir tempoda sallanan ellerimize baktım, gülümsedim. "Mutlu görünüyorsun." dedi yıllardır aşık olduğum adam. "Çünkü yanımdasın." dedim. Sustu. Ben de bir şey demesini beklemedim. Nereye gittiğimizi bilmeden öylesine yürüyorduk. Bir yere gidip otursak iyi olurdu ama şu anki halimden oldukça memnundum. 

Dün gecenin bir köründe çalan telefonum yüzünden uyandığımda çok sinirlenmiştim. Arayanın Renjun olduğunu görünce sinirim yatışmış, bir miktar da endişelenmiştim. Birine bir şey olduğunu düşünmüştüm. Düşündüğüm gibi olmamıştı, asla düşünemeyeceğim bir şey olmuştu: Buluşmak istemişti. 

"Renjun." diye seslendim dururken. O da durup bana baktı. Kenetli ellerimizi havaya kaldırıp Renjun'un elinin tersine dudaklarımı bastırdım. Boştaki elimi karşımdaki çocuğun yanağına yasladım. Baş parmağımla yanağını okşarken o, şaşkınlıktan kalakalmıştı. Şu anki en büyük korkum, içinde bulunduğum durumun gördüğüm rüyalardan biri olması olabilir. Üzerindeki şaşkınlığı atınca ilk önce gözlerini kırpıştırdı, sonrasında bana gülümsedi. Yanağını avucuma yasladığındaysa gözlerimin dolmasına engel olamadım. 

"Lucas?" diye seslendi devam etmemi belirtircesine.

"Seni seviyorum ama beni sevmeni beklemiyorum, sadece yanımda ol istiyorum." diye hep içimde tuttuğum isteğimi, onun güzel gözlerine bakarak dillendirdim. 


~~~

uzun zaman olduğu için fic'i unutmanızdan endişeliyim. umarım unutmamışsınızdır. 

bol bol luren etkileşimleri göreceğimiz bölümlere hoşgeldiniz <3

sinner goes to hell~

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 27, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

fındıkkıran | nct-wayvHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin