Yurttan çıkmadan hep beraber kahvaltı ediyorlardı yani sıradan bir okul günüydü. Her zamanki klasik gruplaşma yüzünden Katsuki yine onun ismini verdikleri grupla -Bakusquad- ilerliyordu.
Momo da düşünceli bir şekilde Dekusquad'la beraber ilerliyordu. Diğerleriyse arkalarından okula doğru gidiyorlardı. Her zamanki gibiydi her şey. Ya da onlar öyle sanıyordu.
Aizawa Sensei, sınıfta bir kişinin eksikliğini hemen fark etmişti. Toru Hagakure. Sınıftakilere; ' Hagakure arkadaşınızı gören oldu mu? ' diye bir soru yöneltti, uykulu öğretmen.
Çoğu kişi oldukça meraklanmıştı ve yurttayken buna dikkat etmediklerinden dolayı vicdan azabı çekmeye başlamışlardı. Hemen hemen herkesin cevabı aynıydı, Momo konuştu; ' Dikkat etmediğimiz için özür diliyoruz Aizawa Sensei! Yeni fark ettim ben de. İzniniz olursa yurda dönüp bakmak isterim. ' tek nefeste konuştu.
Aizawa Sensei onu onaylamıştı. Momo yurda dönerken içini bir korku kaplamaya başladı, endişe kendisini yiyip bitirmeden yurda varmıştı bile. Hızla ezbere bildiği yollardan Hagakure'nin odasına ulaşmıştı. O başkan yardımcısıydı aynı zamanda, nasıl dikkat etmemişti ki sabah? Oyalanmadan kapıyı açtı ama içerisi boş görünüyordu, havada uçuşan kıyafetler yoktu bu sefer. Momo seslendi ' Hagakure-san burada mısın? ' cevap gelmemişti.
İçeri girip eliyle ortalığı yokladı ama kız yoktu. Aklına lavabolara ve banyolara bakmak geldi. O endişeyle ani bir hızla tüm yurdu aradı taradı ve daha bakmadığı yerler vardı ancak 6. hisleri onu, bulunduğu kattaki banyoya yönlendiriyordu.
Hızla ilerledi ve banyoya girdigi an gözleri sonuna kadar açıldı. Yerde kan lekeleri vardı. Anlık şoku hızla es geçip arkadaşının durumunu kontrol etmek için kan lekelerinin geldiği kabine doğru ilerledi hızla.
Fısıltıyla konuştu Momo; ' Aman tanrım... ' gördükleri karşısında nefesi kesilmişti ve başı dönmüştü ama ayakta durması gerekiyordu çünkü arkadaşına yardım etmeliydi.
Hemen kızın yanına eğildi havada duruyormuş gibi görünen ancak bileklerinden ve ağzından gelen kana baktı, elini dilinin ucuna değdirip ıslanmasını sağladı ve kızın burnuna götürdü. Yavaş ve kesik nefesler aldığını fark edince hemen cebinden telefonunu çıkartıp Aizawa Sensei'ye oldukça hızlı bir şekilde haber verdi ve telefonu cebine sokuşturup bir hışımla banyodaki dolapları kurcalayıp iki bez aldı.
Kızın bileklerini oldukça dikkatli bir şekilde sararken nefes nefese gelen sınıf öğretmenini ve arkadaşlarını gördü. Yanındaki havluyu kızın üstüne sarıp hemen kenara çekildi.
-S-sensei, ç-çok yavaş nefes alıyor, h-hızlı olmalıyız.
Derken ağladığını fark etti çünkü ağzına tuz tadı gelmişti. Aizawa Sensei ise cevap vermeden hemen diğer öğretmenlere ve Recovery Girl'e haber vermişti.
Anında yanlarına gelen diğerleriyle beraber Recovery Girl'ün revirine gittiler. İyileştirici kadının işi kısa sürmüştü aslında. Herkes çok korkmuştu ama. Hem de herkes.
Recovery Girl revirden çıkıp hemen uyanmayacağını ama durumunun iyi oldugunu söyledi. Herkes şaşkındı hâlâ ve endişelerinin yerini sakinliğe bırakması da uzun sürmüştü.
Bugün uyanmamıştı, yarın uyanır umuduyla koymuştu herkes başını yastığına. Ve akıllarında da o soru vardı; ' Neden? '
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Murderers- My Hero Academia
Fanfictionİlk yıllarını güç bela geride bırakmış olan A şubesini, ikinci yıllarında neler bekliyor?