1.0

23.4K 2.3K 1.9K
                                    


Lee Minho

Gözlerimi mezar başlığında yazan ismin sarsan gerçekliği karşısında sıkıca yumarken ellerimin altındaki toprağı tırnaklarımın arasına dolmasını umursamadan sıkmıştım.

Saf acı.

Kızaran gözlerimi yanında ondan çok daha küçük olan mezar taşına çevirdiğimdeyse gözyaşlarım çoktan yanaklarımla buluşmuştu.

Lee Seungjun

Daha yaşını bile doldurmamış bir bebekti o nasıl ölmüş olabilirdi. Bir bebek neden ölürdü ki?

Hırıltılı nefesim boğazımdan kayarken biraz gerimde bekleyen Bangchan'ı umursamadan yanyana olan iki mezarın ortasına umarsızca uzandım. Göz yaşlarım önce şakaklarımdan akıyor sonra da saç diplerimle buluşuyordu.

Ellerimi iki mezarın üzerine bıraktığımda fısıldadım.

"Belki de yuvasına geri dönmesi gereken bendim."

Gözlerim yağmurlu ve kapalı gökyüzünde dolaşırken aklımdan geçirmiştim.

'O günki gibi'

Bangchan bunları defalarca yaşadığımı ve yaşamaya da devam edeceğimi söylüyordu.

Kendime her şeyi tekrar unutturacak bizi terk ettiği için Minho'ya kızacaktım.

Omuzlarım sarsılırken kendi kendime onlarla konuşmaya çalıştım.

"O gün o arabada Tanrı beni cezamı çekmem için sağ bırakmış olmalı."

"Ama ben öyle korkak ve acizim ki kendime her şeyi her defasında unutturmuşum."

Hafifçe doğrulurken gözlerim Bangchan'ı buldu. Telefonda bana yarı dönük bir şekilde konuşuyordu.

Dalgındı.

Kendimi tamamen doğrulttuğumda önce Seungjun'un sonra da Minho'nun mezar taşına kirli bir öpücük kondurmuştum.

Ölüm öpücüğü.

Yerimde kalkarken Bangchan'a tekrar baktığımda aynı dalgınlıkla konuşmaya devam ettiğini görmüştüm.

Adımlarım mezarlığın çıkışına doğru hızlanırken aklımda tek bir düşünce vardı.

Yoldan geçen taksiyi gördüğümde hızla el sallayarak durmasını sağlamış ve binmiştim. Evimizin adresini verirken Bangchan'ın peşimden gelmediğini biliyordum.

Evimizin önünde indiğimde görüş açıma giren tek katlı evle aklıma dolan anılar gözyaşlarıma tezet yüzümde bir tebessüm oluşturmuştu.

"Minho sence de balkon duvarlarını beyaza boyasak dışarıdan daha iyi durmaz mı?"

Minho belimdeki ellerini sıkılaştırırken sol elini burnuma çıkarmış ve onu kıstırmıştı.

"İyi de bebeğim balkon duvarları krem renk zaten ne kadar büyük bir farklılık yaratabilir ki?"

Gözlerimi devirirken yanağını öpmüş ve fısıldamıştım;

"Seni nasıl ikna edeceğimi biliyorum ben."

Ellerim dalgınca cebimdeki anahtarı çıkarırken gözlerim beyaz balkon duvarlarındaydı.

Adımlarımı girişten içeri doğru attığımda biliyordum.

'Birazdan yuvama geri dönecektim.'



----

Herkesi öldürdüm amk gidip ağlayayım.

Bu da böyle angst bir kitaptı okuyan herkese teşekkürler.

Come Back Home' minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin