yirmi altı!

635 80 26
                                    

eveeeeeet
2k olduk kongurculeyşıns bize (beni sizler var ettiniz :***)
2k şerefine size okuyabileceğiniz eeeen kaliteli f4nfinf0nu yazdıııııım
demiyorum çünkü fluff 1 kitap bu arkadaşlar aaaa >:/
düz yazıda kötüyüm ama idare ediverelim :*
iyi okumalar öpüldünüz :**

: san'ın bakış açısı :

"wooyoung ben... hala ne diyeceğimi bilemiyorum. videon o kadar güzeldi ki!"

"power point ve edit dünyasının derinliklerine indim senin için. elbette güzel olacak!"

videoyu izledikten ve resmen sevgili olduktan bir saat sonra üstümüzde bornozlarla yeosang'ın yatağına oturmuş film izliyorduk. wooyoung üzümlerden birini ağzıma tıkıştırdığında yüzümü ekşittim.

"yeosang'ın odasına girdik. sorun olmaz değil mi?"

sorumu dinledikten sonra omuz silkti.

"yeosang'ın odasında cibinlik var. daha romantik oluyor. söylemezsek bir şey diyemez."

"peki."

mandalinaları ikişer üçer dilim halinde yerken gözlerim filmden çok wooyoung'a odaklanmıştı. yatakta dimdik oturup stresle parmaklarımı hareket ettiriyor, bornozumu düzeltip duruyordum. neden yıkanmıştık? bir şey mi yapacaktık? bir şey yapacaksak neden yapmıyorduk? ilk hamleyi ben mi yapmalıydım?

benim aksime wooyoung rahatça bağdaş kurmuştu ve iki dakikada bir meyveleri kesip kesip yiyordu. gözlerini filmden bana çevirdiğinde gözlerimi kaçırdım. yakalanmıştım.

"neye bakıyorsun?"

"sana. gözüm kaymış, üzgünüm."

ellerimi kenetleyip filme odaklandığımda yatağın yaylandığını hissedebiliyordum. yine de o kadar stres olmuştum ki gözlerimi wooyoung'a çeviremedim.

"gel. hadi!"

elini uzattığında terlemiş ellerimle elini tutup yataktan kalktım. el ele beyaz fayanslı banyoya girdiğimizde yerler hala biraz nemliydi. elimi bırakıp küvetin yanına gittiğinde gözlerim gerginlikle açıldı. küvete mi girecektik?

çeşme hızlıca küveti doldururken gözlerim küvetin ayağına odaklanmıştı. stres olduğumda genelde belli bir yere odaklanırdım. ama baktığım tahtadan küvet ayağını biraz garipsemiştim. nemli bir yerde küvete böyle bir destek koymak doğru muydu? ahşap şişip daha dayanıksız hale gelebilirdi.

su sesi durduğunda wooyoung bornozunun bir kenarını hafifçe indirerek küvetin yanına oturdu ve gülümsedi. ben de karşılık olarak gergince sırttım.

"san~"

şirince adımı söylediğinde sırtım tamamen banyo duvarıyla bitişik hale gelmişti. wooyoung'u istemiyor değildim, hatta tam aksiydi ama tecrübemin olmaması beni fazlasıyla geriyordu. kısık bir sesle cevap verebildim.

"efendim?"

"yanıma gelsene sannie~

ellerini bana doğru uzattığında duvardan uzaklaşıp küvete doğru birkaç adım attım. wooyoung bana yardımcı olabilirdi ve beni zorlamazdı, biliyordum. gerginliğim uçup gitmişti. uzattığı ellerini tutmak için uzandığımda wooyoung bacak bacak üstüne atmak için bir ayağını kaldırdı.

işte her şey tam o anda oldu.

"san! popom!"

banyoya girdiğimden beri gözüme takılan ahşap küvet desteği kırılmıştı ve wooyoung kırılan küvetle beraber banyo zeminine düşmüştü. acıyla söylenip duran wooyoung'u hızlıca kucakladıktan sonra yere dökülen sularda kaymamaya çalışarak banyodan çıktım. o ise salondaki koltuklardan birine yüz üstü uzanana kadar susmadı.

"seonghwa yaptı kesin!"

"sevgilim seonghwa ne yapmış olabilir sizin evin küvetine?"

"yeosang'ın videolarını izlemiştir. kırılması için aura yollamıştır küvete!"

"aura mı yollamıştır?"

"her ne deniyorsa işte! hep yeosang yüzünden!"

"yeosang ne yaptı?"

"ben dedim kaç defa küveti değiştirelim diye! çok pahalı dedi. işte bak!"

derin bir nefes verdiğinde saçlarını okşadım. herkese sırayla suç atması bitmişti ve biraz rahatlamıştı. dudakları büzülüp gözleri dolduğunda ellerimi saçlarından yanaklarına indirdim. canı acıyor olmalıydı.

"san."

"efendim sevgilim?"

"ben hep seninle dalga geçiyordum ya... popon yok diye."

"evet."

"yoksa artık benim de mi popom olmayacak?"

kahkahamı zorlukla tutarken wooyoung'a baktım. sorusunda ciddiydi.

"olacak tabi."

"olacak mı?"

"olacak."

"san."

"efendim sevgilim?"

"eğer popom olmazsa sen sakın benimle dalga geçme tamam mı? döverim bak seni, çok kızarım biliyorsun."

"tamam, geçmem."

"söz mü?"

"söz."

gözlerini silip burnunu çektiğinde gülümsedim. koltuğun ucundaki yorganı örterek yanına yerleştiğimde kollarını hızlıca belime sardı.

"böyle uyuyalım mı? ister misin?"

başını olumlu anlamda salladığında kollarımı wooyoung'a sardım. o gün iki sevgili, birbirimize sıkıca sarılarak uyuduk.

youtube ıı ▸ woosan ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin