Lucy, hissettiği parfüm kokusuyla gözlerini açtı. Hissettiği sadece bu değildi; Beline dolanmış ve onu sıkıca saran bir çift kol, alnına değen yumuşacık dudaklar, ellerini koymuş olduğu pürüzsüz bir ten ve kaslı, sıcak bir vücut.. Aslında her şeyiyle çok iyi bir insan. Diye düşündü Lucy. Ama bu düşünceyi hemen kafasından attı. Bu pislik, ona sahip olmaya çalışıyordu. Fakat bir yandan da onu koruyordu. Lucy ne yapacağını bilemedi. Biraz kıpırdandı. Baktı ki Taemin uyanacak gibi değil, kaslı kolları arasından sıyrılıp, oturur vaziyete geldi. Sonra masum görünümlü psikopat sapığına baktı. Uyurken çok masum görünüyor. Diye düşünmekten alıkoyamadı kendini. Kalkıp, kapıya yöneldi. Açmaya çalıştı ama kitliydi. Tekrar yatağa dönüp, oturdu. Sıkılınca, Taemin'in uzun saçlarını tek tek örmeye başladı. Taemin;
"Ah, Suzy," diye inledi. Lucy, Suzy ismini duyunca şok olmuştu. Onun adını değilde, Suzy'nin adını mı söylemişti? Lucy, Taemin'in saçlarıyla oynamayı bırakıp, dizinin üzerinde duran kafasını sertçe itti. Taemin gülerek gözlerini açtı ve halâ sinirli olan Lucy'e baktı.
"Günaydın bebeğim," dedi ve sırıttı, "İyi uyuyabildin mi?"
"Sen rüyanda neler görüyorsun Taemin? Ne tür bi sapıksın?"
"Ne görüyormuşum?" dedi Taemin şaşkınca.
"Resmen Suzy için inliyorsun, öyleyse gidip onunla birlikte olsana, beni neden burada tutuyorsun?"
"Kıskandın mı küçük cadı?" Lucy bu soruya cevap vermedi. Onun yerine göz devirdi. "O zaman sana açıklama yapayım, kıpırdamaya başladığın an uyanmıştım." Lucy gözlerini Taemin'e dikti. Şaka mı yapmıştı yani? Kıskandırmak için hemde..
"Vay canına, uykun çok hafif, vampir gibisin." dedi Lucy şaşkınca. Cidden bir insan nasıl bu kadar kolay uyanabilirdi?
"Senin kanının tadına bakmak için deliren bir vampir." dedi Taemin ve Lucy'nin dudaklarına kısa ve minik bir öpücük kondurdu. Sonra kalkıp üzerine bir tişört geçirdi. Lucy kandan kastının bedeni olduğunu anlamıştı.
"Aklında bulunsun, bu kapıyı her gece sırf sen kaçamayasın diye kitleyeceğim."
"Biliyorum." Dedi Lucy sıkıntıyla. Ne yani? Buradamı kalacağım? Ölene, daha doğrusu öldürülene kadar.. Ah, hayır! Düşüncesi bile kötü. Buradan kaçmalıyım.
"Ayrıca, kaçma fikrini aklından sil. Buradan hiç bir şekilde kaçamayacağının farkına varmalısın bir an önce.."
"Tabi.." Dedi Lucy yine aynı ses tonuyla. Bu ses tonu ve uysallık Taemin'i rahatsız etmişti. Lucy'nin Taemin'e bağırıp çağırması gerekmiyor muydu?
"Söylediğin kelimeler hiç inandırıcı değil."
"İnanma o zaman."
"Sana inanmazsam, sana güvenemem."
"Senden bana güvenmeni istemedim ki."
"Ve, sana güvenmezsem, benim için bir anlam ifade etmezsin."
"Bu ne anlama geliyor şimdi?"
"Şu anlama geliyor küçük cadı, seni Key'in ellerine teslim etmemem için hiç bir sebep kalmaz ortada.. Key'i hatırlıyorsun değil mi?" Deyip alayla güldü. Lucy'nin gözleri korkuyla büyüdü.
"S-sen.. ciddi olamazsın!"
"Algı problemin olabilir."
"T-taemin! Yapmazsın değil mi?"
"Hmm.." dedi ve düşünüyormuş gibi yaptı, "Bu birazda sana bağlı cadı. Hadi, gidelim. Ben acıktım."
Lucy uysal davranıp Taemin'in yanına gitti ve koluna sıkıca tutundu.