Cumartesi gecesiydi ve Kris ve Tao'nun düğününü kutlandığı mekanın dışı arabalarla doluydu.
''Keşke çocukları da getirseydin. Zavallılar sıkılmışlardır.'' derken Kyungsoo'ya biraz çilek suyu uzattı Tao.
''Sadece Jongin onların etrafındayken rahat hissetmiyorum , babalarını görmelerinden değil ama-''
Kyungsoo içeri Kris ile birlikte kimin girdiğini gördüğünde konuşmayı kesti. Kai elindeki bir şişe şarap ile birlikte yürüdü ve gülümseyerek şarabı Kris'e uzattı. Kyungsoo hızlı bir şekilde mutfaktan çıktı ve evdeki boş yatak odalarından birisine girdi.
Kris Jongin'in sırtını okşadı.
''Burda olduğun için memnunum.''
''Eşimi gördün mü?''
''Her zaman ki gibi Tao ile birlikte,'' Kris gülümserken birisi Jongin'i yanından çekti.
''Seni iğrenç bok parçası-''
'' Tao bebeği incitmeden önce sakinleş, şimdi'' Kris hamile olan Tao'yu alıp taşırken söyledi.
Kai evin her tarafını dolaşmıştı ama hala Kyungsoo'yu bulamamıştı. Boş yatak odalarından birinde onu telefonla oğullarıyla konuşurken bulmuştu. ''Söz veriyorum babana senin için bir öpücük vereceğim.'', derken telefona doğru gülümsedi Kyungsoo. ''İkinize de iyi geceler. Büyükannenizi dinleyin.'' dedi sonlandırma tuşuna basarken. Kapının arkasından kapatıldığını duydu ama kim olduğunu gördüğünde ifadesi değişti(oğullarıyla konuşurken gülümsüyordu.)
''Bana söylediğin gibi geldim.'' Kai konuşmaya başladı ama yüzüne atılan tokat onu şoka uğrattı. Kyungsoo telefonunu ona fırlattı.
''Ben hamileyken seni hasta piç kurusu!''
Kai Kyungsoo'nun telefonunu aldı ve kırıldığını gördü. ''Bunu tamir ettirmeliyiz yada yenisini almalıyız.''
''Bilmem gereken başka bir şey var mı Jongin?! Başka çocuğun var mı!? Başka birisiyle daha evlendin mi?!'' Kai iç çekerken telefonu yatağın üzerine fırlattı.
''Bak, bu yaptığımın yanlış olduğunu biliyorum ve bunun için hayatımın geri kalanını telefi edeceğim, ama lütfen çocuklarımızın iyiliği için-''
''Düzüşürken çocuklarımı düşünmüyordun bile, şimdi mi düşünüyorsun?'' Kai Kyungsoo'nun elini yakaladı ama Kyungsoo elini çekerek uzaklaştı. ''Evrakları bugün aldın değil mi? Pazartesi gelip alacağım'' dedi Kyungsoo kapıya doğru yürürken. Kai onu yakaladı ve etrafında döndürdü. ''Beni öldürüyorsun! Görmüyor musun?''
''Sen beni çoktan öldürdün Jongin. Artık ben biri ölüyüm.'' dedi ve odadan çıktı.
Kyungsoo dışarı koştu ve arabasının içine girdi. ''Sadece annemle kalacağım.'' diye düşünürken arabasını garajdan çıkardı ve sürmeye devam etti. Kyungsoo kara yoluna girdiğinde sağanak yağmur yağmaya başladı. O yüzden yavaş gitmeye karar verdi ama yapamadı. Araç sürerken hız uyarılarına uymazsa Kyungsoo çizgiden çıkıp çarpacağını biliyordu.
Araba yolda kayarken Kyungsoo kendisine sarılarak korundu. Araba durduktan sonra, Kyungsoo iyiydi. Ama büyük parlak ışıkları gördüğünde onlara çarpmıştı. Kyungsoo'nun araba havada dönerken hatırladığı son şey kendinin ve gülümseyen Kai'nin karnını ovuşturduğu resimdi.(Hani hamile olanların eşleri karınlarını ovalar ya ondan ;-;) Araba yola ters bir şekilde düşerken Kyungsoo'nun kolu yola sekti.(Kopmadı korkmayın,dışarı çıkmış yani)
Kai evin her yerine bakmıştı ama Kyungsoo'yu bulamamıştı. O sırada telefonu çaldı.
''Alo?''
''Mr.Kim ile mi görüşüyorum?'' dedi bir kadın sesi.
''Evet''
''Korkarım Mrs.Kim kaza yaptı ve yoğun bakında anne-'' kadın cümlesini bitirmeden Kai telefonu kapatmış ve kapıya doğru koşmaya başlamıştı.
''Sorun ne?'' Kris sorduğunda Tao Kai'ye bakıyordu. '' K-kyungsoo. Yoğun bakımdaymış!''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm Sorry || Çeviri
FanfictionYazar:orangebear88 Mükkemmel bir hayatımız vardı.İki sevimli oğlumuz,düzenli bir işim vardı, bunu neden yaptın?" Kyungsoo Kai'ye sordu. "B-ben bilmiyorum ama bana bir şans daha verirsen..B-ben.." "Başka bir şansın yok Jongin.." Kyungsoo çantasını ka...