Tamam.Mavi gözlü biraz uzun boylu ve kumralım.Erkeklerin dibi düşeceği o kızlar kadar güzel değilim kabul ediyorum.
Burcu. Ah Burcu tam bir hayvan. Onunla gezmeye korkar insan. Çünkü en az yirmi kişi laf atar yada sarkar.
***
Ve işte son zil sesi. Kafamı sıradan kaldırıp eşyalarımı toplamaya başladığım da Bora gözlerini bana dikmiş alaylı ifadeler takınıyordu.
Ah hadi ama benim onun gibilerle ne işi m olur ki. İstediği kadar sırıtsın, istediği kadar baksın umrumda değil. Pis işlerine beni alet etmesin yeter. Tehlikeyi sevmem. Çünkü tehlike sonunda uçurum olduğunu bildigin halde son sürat koşmaktır. Koşmayı sevmem. Çünkü koşmak zamanla yarış yapmaktır.
Elimi başıma koyduğum da ağrıdığını hissettim. Tüm gün boyunca onu düşünmüştüm. O siyah adamı. Sayi kimdi gerçekten o. Ne istiyordu benden. Kalbimin hızlandığını farkettim. Burcu çok sessizdi. Tam ne olduğunu soracakken bir ses tüylerimi diken diken etti.
"Çıkın dışarı. Burcu sende dışarı! Yıldız bana lazım."
Şimdi boku yemişmiydim? Evet. Hemde fazlasıyla. Gözlerimi pörtletmiş Burcuya bakarken "üzgünüm" diye fısıldadı ve gitti. Kapının kapanma sesiyle daldığım yerden irkildim. Bora bana doğru yaklaşıyordu. Korkmalımıydım? Kormamalımıydım? Kafamı yavaşça kaldırdığımda burnu burnuma sürtüyordu. Pis herif! Ne yaptığını sanıyordu bu. İçimden dua ederken bi yandan korktuğumu belli etmeyen yüz ifadesi takındım. Yani umarım öyle olmuştur.
Fısıldadı " Şimdi sen burdan çıkıp evine gideceksin ya. Beni yanlız bırakacaksın ya. Ben yine çok içiçem. Çok pis sarhoş olucam. Ve ben yine sadistlesicem. Çünkü neden biliyormusun? " kafamı hayır demek istercesine sağa sola salladım. Tekrar fısıldaya başladı " Yokluğunda kayboluyorum. Senin o bakışların, saçların, kokun, bedenin beni ben yapıyor. Açıkçası" sırıttı "insan olduğumu anlıyorum. Anneni, babanı , Burcu yu hatta saçlarına dokunan yastığını seni saran yorganını bile kıskanıyorum. Anladınmı beni cadı?"
2 dakika sessizlik
3dakika sessizlik
5 dakika sessizlik. Of dayanamıyorum. Ne yapmalıyım ki. Onu kırmaya hakkım yok. Ona platonik olmadığını da soyleyemem. Ne diyebilirdim. Ben bunları düşünürken dudaklarında bir sıcaklık hissettim. Anlayamadım. Hey ne bir saniye noluyor ya. Yapıyor bu gerizekali. Ellerini göğsüne koyup ittirdim. Avazım çıktığı kadar bağırdım.
"Ne yapıyorsun sen aptal. Çekil üstümden gerizekali. Seni adam yerine koyanda kabahat. Kimsin be sen? Hiçbirşeyim. Kalkmış birde beni öpüyorsun. Seni sevmiyorum Bora. Bunu o küçük beynine sok." çantamı alır almaz kendimi dışarı attım. Eve yürümeye başladım.
Kendini ne sanıyordu ki. Artık çok daha sinir olmaya başladım. Tamam her insan birine karşı birşeyler hissedebilir buna birşey diyemem ama beni öpmeye hakkı yoktu. Yada fazlamı ileri gittimki?Çok üzülmüş olabilir. Geri dönmeyi düşündüm ama nasıl konuşacaktım ki. Hem utanırdım hemde çok sinirliydim. Sus Yıldız bu durumda bile onun üzülüp üzülmedigini düşünüyorsun.
Ben aşkı dorukta yaşamayı isterdim. Onu gördüğümde bile heyecanlanmayı, bütün ömrümü ona adamayı, gözlerinde kaybolup kollarında huzur bulmayı... O adamı bir gün bulucam inşallah derken aklıma O geldi. Siyahlı adam. Bütün soğuk hava vücuduma işledi adete. Ah kaç dakikadır yürüyorum ben? Eve gelmişim bile. Zile bastım vee biricik aşkıma sarıldım. Tabikide yorganıma..
***
Bu telefonumun sesiydi. Kim beni bu saatte uyandırmaya cesaret eder bilmiyorum ama önemli birşey yoksa onu boğup öldüreceğimden emindim.
"Hm. Ne var."
"Kızım" açılmayan gözlerimi birden pörtlettim ve telefondaki sese odaklandım
" Anne! Ne oluyor? Neredesin sen? Evde degilmisiniz? Babam nerde? Kaç saattir uyuyorum ben ? Hey cevap versene anne? Bir dakka s-sen n-neden ağlıyorsun ?!!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözlerime Bakma
RomanceÖmür boyu tatmadığım bir duyguydu gözlerime öyle bakması. Çok varlıklı sayılmayan bir ailenin tek çocuğuydum ben. Annemin biriciği, babamın herşeyiydim. Taki o gidene kadar. Babam. Herşey kararmıştı benim içim. Ölmemeliydi. Annem beni ayakta tutma...