Intro

810 69 27
                                    

Titreyen dizlerimle karşısında dururken, gözlerinin içine yalvarırcasına bakıyordum.

Jimin hiçbir duygu barındırmayan gözleriyle beni süzerken, açıklama yapmasını bekliyordum. Aslında tüm gerçekler ortaya çıkmıştı fakat aptal gibi hala ona güveniyordum. Ağzından çıkacak her cümleye, yalan dahil olsa, inanacaktım.

Göz göze geldiğimizde bana sırıttı ve elindeki silahı doğrultup alnıma yasladı.

''Diz çök.'' dedi keyifli bir şekilde. Mutluydu çünkü yeni bir cinayet daha işleyecekti. Onun yapmaktan en keyif duyduğu şey buydu ve ben bunu yıllar sonra tesadüfen öğrenmiştim.

Ve şimdi, başına bela olmamam için beni ortadan kaldıracaktı.

İkiletmeden dediğini yaptığımda gülümsemesi genişledi. Derin bir nefes alıp ''Beni öldürecek misin?'' diye fısıldadım. Gülüşü yavaş yavaş solarken, ciddiyetle bana baktı.

''Bana başka bir çare bırakmadın müstakbel eşim.''

Bakışlarımı ilk başta onun yüzüğüne, daha sonra kendi yüzüğüme çevirdim. Birkaç gün sonra evliliğimizin birinci yılımıza girecektik. Beni kendine aşık ederek girmişti hayatıma. Başlarda bu ilişkinin olmaması için çok uğraşmış, sürekli ondan kaçmıştım çünkü benden 11 yaş büyüktü. Fakat o beni hiç bırakmamış, beni en sonunda ikna etmişti. En başımdan beri peşimden koşan ve benimle evlenmek isteyen oydu.

Bunların hepsini bana aşık olduğu için yaptığını düşünmüştüm bunca zaman. Oysa o, sadece beni kullanmıştı.

"Öldür." dedim sinirden gülerek. Dolu dolu gözlerle evlilik yüzüğümüze bakıyordum. Onu çıkarıp suratına fırlatmak, beni bunca zaman kandırdığı için tüm hayal kırıklığımı ve nefretimi haykırmak istiyordum. ''Fakat önce duymak istediğim bir şey var. Beni hiç sevdin mi Jimin? Bir yıllık evliyiz ve üç yıldır tanışıyoruz. Beni, azıcık dahi olsa sevdin mi?''

Başımı kaldırıp gözlerinin tam içine baktım. Dakikalarca bir şey demedi. Arada konuşmak için ağzını açıyor, sonra vazgeçiyordu. Bakışlarını benden kaçırdığında, ağlamamak için dudaklarımı birbirine bastırdım sımsıkı.

Cevap vermek yerine silahın tetiğini çektiğinde, titrek bir nefes aldım. Kocam tüm ülke tarafından aranan ve gerçek kimliği ortaya çıkmış bir seri katildi ve ben Park Jungkook kocamın son kurbanıydım.

"Aslında seni öldürmeyeceğim Park Jungkook. İğrenç bir pislik olabilirim fakat kocamı kurbanım yapmayacağım.'' dediğinde şaşkınlıkla ona baktım. Yüzünde tuhaf bir gülümseme vardı. "Fakat biliyorsun ki polisler buraya gelmek üzere ve ben son cinayetimi burada işleyeceğim."

Elindeki silahı yavaşça kendine doğrulttuğunda, dehşetle ona baktım. Öyle şaşkınlık ve korku içerisindeydim ki, ağzımı açıp tek kelime söyleyemiyordum. Jimin dolu gözleriyle bana gülümseyerek bakarken "Seni sevdim. Seni o kadar çok sevdim ki, uğruna canımı veriyorum sevgilim." dedi ve tetiği çekti.

Saniyeler sonra silah sesi yankılanırken, gözlerimi yumdum sımsıkı. Zihnimde bana söylediği şeyler yankılanırken, yaptı diye geçirdim içimden. O bunu gerçekten yaptı.

"Öyle şeyler yapacağım ki sevgilim, herkes bilecek beni. Hiç kimse adımı ağzından düşürmeyecek. Kimse unutmayacak beni."

-----

bu kurguyu da buraya bırakayım. belki ilginizi çeker <3


Sinner | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin