Üçüncü Bölüm

34 8 11
                                    

Uçağın penceresinden dışarı bakan Hoseok kolumu tutup benim de dışarı bakmamı sağladı. 4 günlük deniz yolculuğu ve ardından da uçak yolculuğu beni yormuştu. "Jimin, kim bilebilirdi bu manzarada savaşlar olacağını" kafamı pencereye yönelttiğim zaman gerçekten de harika bir manzara olduğunu gördüm. Burada savaş olmayacak kadar güzeldi.

Birkaç dakika içinde uçak sarsıntılı bir şekilde yere indi. Dışarı çıkmadan önce başımızda bulunan yaşı biraz geçmiş, orta boylu bir adam hepimize seslendi "Dışarda çok fazla asker sizi bekliyor. Burada erkekler uzun zamandır kız görmediği için kendi cinslerine daha yakın davranıyorlar" neyi kastettiğini iyi anlamıştık hepimiz de. "Jimin, duydun mu? Bir sürü yeni yakışıklı erkek" Hoseok oldukça heyecanlıydı. Parmağımdaki yüzüğü sıkıca tutuyordum. Aklıma Jungkook gelmişti ve onu çok özlediğimi fark ettim. Benden daha kaslı vücudu ile beni sarmasını özledim.

Herkes yavaşça uçaktan inmeye başladı. Ben de Hoseok'un koluna girdim ve uçaktan inince adanın nemli havasını içime çektim. Başım biraz dönmüştü ama hemen kendimi toparladım. Etraftaki askerler bize bakıyor, arkadan bazılarında ıslık sesi geliyordu.

Üzerimde bacağımı saran siyah kot pantolonum ve üzerimde de bol beyaz gömleğim vardı. Hoseok ise kot bir kapri ve bol beyaz atlet giymişti. Bütün vücudu ortada ve oldukça mükemmel görünüyordu.

Sanki tatil yapmaya gelmiş gibi hissiyat vermişti bu ada bana. Sanki hiç savaş yokmuş gibi.

Etraf beni biraz boğmuştu. Tekrar aklıma Jungkook geldi. Yüzüğümle biraz oynadım. Onu gerçekten fazla özlemiştim.

Jungkook'u düşünürken bir anda Hoseok'un sessizce adımı söylemesi ile başımı ona çevirdim. Olduğu yere yavaşça bayılmıştı. Uçakta konuşan orta yaşlı hemşir Hoseok'un başına geldi. "Sadece ortama alışması lazım." Askerlerin başında duran orta yaşlı, kendisinin diğer askerlerden farklı olduğunu belli eden rütbeleri ile, Hoseok'a doğru geldi. Hoseok'un yüzünü birkaç kere okşadı. Hoseok gözlerini açınca adam Hoseok'a bakarak "eğer iyi olursan akşam partide bana bir dans ayirmani istiyorum" dedi. Bunu Hoseok için yapıyor imajı veriyordu ama öyle bir şey yoktu. Hoseok başını olumlu anlamda salladı ve yavaşça çok eski olmayan binanın 3.katındaki odalarımiza geldik. Hoseok ve ben aynı odada kalıyorduk.

"Adamdan hoşlanmadım" düşüncelerimi her zamanki gibi olduğu gibi söylemiştim. Hoseok yatağına uzandı. "Hadi ama Jimin, tatlı birisi" Hoseok'un herkese aşık olabilme özelliği vardı, ona sadece biraz ilgi göstermeniz yeterliydi. Hoseok da oldukça yakışıklı olduğu için insanları kendine anında çekebiliyordu.

"Ben sadece iyiliğini istiyorum, adam iyi birisine benzemiyor. Sana nasıl yakınlaşmaya çalıştı hemen.."

Hoseok tekrar ayağa kalktı ve yerde duran bavulunu açtı. "Jimin-ah, şimdi bunları düşünmek istemiyorum. Ayrıca yine diyorum, sevimli."

Hoseok bavulundan birkaç parça kıyafet çıkardı. "Ne yapıyorsun?" Gözlerini devirdi " Parti?"
Haklıydı. Tamamen unutmuştum ama hiç de gidesim yoktu. Hoseok kıyafetleri bırakıp yanıma oturdu ve elimi tuttu.
"Onu özlediğini biliyorum ama alışmak zorundayız. Hem belki yeni keşiflere çıkarsın" göz kırptı ve tekrar eski pozisyonuna geçti.

Bu çocuk ne saçmalıyordu? Yeni keşif .. Ben nişanlı birisiydim ve bu bana imkansızdı. Ben öyle bir şey yapamazdım..

Akşam olmaya yakındı. Hoseok üzerine tam oturan takımını giydi. Kalçaları çıkmış ve güzel görünüyordu. Açıkçası onu kıskanıyordum. Vücudu olağanüstüydü..

Ben de bavulun başına geçtim ve ne giyeceğimi düşünüyordum. Aslında şık olmak istemiyordum. Gözlerin üzerimizde de olmasını istemiyordum. Ama Hoseok yanıma geldi ve gösterişli takımımı giymem için ısrar etti. En son bunu Jungkook ile partiye giderken giymiştim..

Sonunda hazırdık ve sahil boyu yürümeye başladık. Parti küçük bir kilisede olacaktı ve kaldığımız yere de yakındı. Ayağımızın içine kum taneleri giriyordu ama çok rahatsız etmiyordu. Sonunda içeri girdiğimizde ortam çok hoş ve romantikdi. Askerler kendi aralarında konusyor ve çoğu içiyordu. Aslına bakarsanız, hiç savaş havası yoktu..

"Jimin, çok güzel değil mi?" Başımı evet anlamında salladım. Sakinbir köşeye geçerken karşıdan yine o adam geldi. Hoseok anında cilve moduna girdi. "Bana verdiğiniz sözü unutmadınız umarım" oldukça iticiydi. Hoseok'un onunla olmasını istemiyordum. Hoseok anında ona yöneldi ve ben tek kaldım.

Köşeye geçip insanlara bakıyordum, oldukça eğleniyorlardı. Gözüm birden Hoseok'u aradı, ve işte oradaydı. Adamın eli Hoseok'un kalçalarındaydı..

Daha fazla bakmayarak başımı çevirdim. Bir adam bana yaklaştı. " Dans eder misiniz?" Başımı hayır anlamında salladım. "Hayır, teşekkürler" rahatsız olduğumu belli edercesine ofladım ve yüzüğüm ile oynadım. "Lütfen, bir kere?" İnat etmesinden hiç hoşlanmamıştım. Şimdi jungkook burada olsa kimse yanıma gelemezdi.
Tekrar hayır diyecekken adam yandan bir gülüş attı ve beni ortaya çekti. Vücudu sürekli bana temas ediyordu. Sürekli onu itiyordum ama beni daha sıkı sarıyordu. Etrafımda bir anda insanlar çoğalmıştı. Herkes her yeri elliyordu. Artık basım dönüyordu. Ortada top gibi çevriliyordum.

Sonunda bir anda her şey durdu. Bağırık sesleri duydum. Fırsattan istifade bir köşeye geçip bir kaç dakika kendime gelmeye çalıştım. Ne olduğunu anlamıştım ama herkes tekrar eski haline gelmişti. Sonunda dayanamadım ve evin yolunu tuttum. Ayağıma giren kumlar umrumda değildi. Kendimi olduğu gibi dışarı atmıştım.

Kaldığımız yere yakın revirimiz vardı ve ışıklar da açıktı. Ne kadar kendimi kötü hissetsem de herkesin partide olduğunu bildiğim için merak etmiştim. Yavaşça içeriye girdim ve bir asker elini bandajlamaya çalışıyordu.

"merhaba" güzel bir gülümsemesi vardı ve benden beden olarak büyüktü.

"Merhaba"
Sessiz konuşmuştum çünkü ne yaptığını anlamamıştım. "Ne yapıyorsun?"
Adam elini gösterince derin bir yara olduğunu görmüştüm. Kanıyordu. "Görmedin mi?" Başımı hayır anlamında salladım
"Neyi?"
"Seninle oynuyorlardı ve sen de karşı gelemiyordun"
Başımı öne eğdim ve yüzüğüme baktım. "ben de rahatsız olduğunu gördüğüm için dayanamadım"
Burukca gülümsedim" teşekkür ederim"

Gözlerini yüzüğüme dikti "Kız arkadaşın var sanırım"

"Erkek arkadaşım var."

Yüzünde hiçbir şaşkınlık beliritisi yoktu. Gülümsedi ve yarayı sarmaya devam etti.

"Yardım edeyim" yanına gittim ve elinden bandajı aldım. Çok sıkı olmada sardım. "Adım Tae"
Yüzüne baktığımda yine gülümsüyordu. Ben de gülümsedim ve bir adım geriye çekildim.

"Ben de Jimin, Park Jimin"

....

Sahildeki Kulübe × VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin