Louisa Johnson - So Good
I said I'm 'bout five minutes away.
One more stop and I will be off this train.
•••
14.11.2015
Avustralya, Canberra[Kim Jennie]
"Evan." Siyah saçları ve beyaz pürüzsüz cildi onu incelememe sebep olabilirdi. Dediğim gibi, olabilirdi. Eğer sırtımdaki bakışlar diken üzerinde hissetmeme sebep olmasaydı.
"İsmimi hatırlıyorsun demek, buna sevindim." Yüzüne yayılan gülüşüyle birlikte bende hafifçe tebessüm ettim.
Her gün yeni biriyle tanışıp bana sadece ismini söyleyip yanımdan ayrılmasını sağlamıyordum. Evet, bu yüzden seni hatırlamam normal.
Belki de gülüşün için bu düşüncemi kendime saklamalıyım?
''Beklemiyordum. Yani yanıma gelmeni.'' Ellerini cebinden çıkarmadan başını yana eğip arkama bakmış, ardından tekrar bana dönmüştü. Nedenini anlamak zor değildi.
''Eğer arkadaşların garip garip bizi izliyor olmasaydı birlikte bir şeyler yapalım mı diyecektim. Ama eğer kabul edersen yine de teklifim geçerliliğini sürdürüyor.''
Aslında fena durmuyorsun Evan. Ama tercihim değilsin. Ama iyi bir arkadaş olabilirsin?
Belki bunu da şimdilik kendime saklamalıyım.
Esen rüzgarla birlikte kollarımı bedenime sarıp kısa süreliğine bizimkilere döndüm. Chaeyoung normal bir şekilde bizi izlerken Johnny ve Felix konuşarak gözlerini üzerimizde tutuyordu. Mark da dönmemle birlikte onlara katılırken geriye sadece kaşları çatık bir şekilde duran Chris kalmıştı.
Sanki saklayacak bir şeyim varmış davranması sinirimi bozmuştu. Evet, özel hayatıma saygı göstermesi oldukça hoştu fakat bir hoşlandığım ya da ilgi duyduğum birisi olsa bilecek kadar yakınlaşmıştık en azından. Ya da ben öyle düşünüyordum.
''Arkadaşlarım... Biraz korumacıdır.'' Tekrar ona dönüp bu defa içten bir gülümseme sundum. Memnun olmuş gibi duruyordu. ''Teklifin için de teşekkür ederim fakat sanırım maçı bitirmelerini izleyeceğim. Yarına ne dersin?'' Gözlerinden geçen ışıltıyı yakaladığımda çoktan ne yaptığımı sorgulamaya başlamıştım.
Onu tanımıyordum fakat kendini tanıtmasına izin veriyordum. Buna sadece dış görünüşüne bakarak ani bir şekilde karar vermiştim. Bu mantıksızdı.
Dahası hayatımda birini istediğimden emin değildim. Yine de bunlara rağmen yüzündeki gülümsemeyi bozmak istemedim. Belki gerçekten iyi anlaşabilirdik.
Chris gibi- Chris ve Felix kadar olmasa da iyi anlaşma şansımız olabilirdi.
''Öyleyse, yarın okul çıkışı görüşürüz?''
''Görüşürüz.'' Emin çıkan sesimle birlikte başını eğerek gülüşünü gizlemeye çalışırken eli ensesine gitmişti.