Birgün uzak mı uzak bir diyar da Yıldız adında güzeller güzeli bir prenses dünyaya gelmiş. O günden itibaren tüm krallıkta bir mutluluk hakimdi. Çünkü prensesin bereketiyle geleceğine inanılıyordu. Ve de öyle oldu. Tüm krallıkta refah ve bolluk artmaya, meyve ve hayvanların sayısı artmaya başlamıştı. O kadar çok mutluydu ki herkes ömür boyu böyle süreceğine inanıyorlardı. Ta ki o mor geceye kadar. Prenses insanlara yardım ediyor onların her türlü sorununu çözmek için uğraşıp duruyordu. Ta bi prensesin güzelliği ve ünü bütün krallıklara yayılmıştı. Diğer krallıklarda ki krallar, prensler, vezirler, tüccarlar, komutanlar gibi birçok kişi prensesle tanışmak ve evlenmek için Prensesin babası Kral Barış'ın huzuruna çıkıp isteklerini dile getiriyordu. Kral Barış ta kızına soruyordu ister misin diye evlenmek. Ama prenses Yıldız evlenmeyi düşünmüyordu hiç biri ile. O ona gerçek sevgiyi, saflığı ve tabi saygıyı gösterecek kişiyi arıyordu. Ama kimse onun aradığı gibi değildi. O nedenle hep taliplerini geri çeviriyordu.
Ama en son gelen talibi bir büyücüydü; Büyücü Hayrettin. O da prensesin ününü duymuş ve sihirli küresinden merak edip bakmış. Baktığı gibi nefesi kesilircesine bir şekilde olduğu yerde kalakalmış. Büyücüler aşkına bu ne muhteşem saf bir güzellik diyerek krallığın yolunu tutmuş. Kralın huzuruna çıkmış ve prensesi istemiş. Ama prenses onu da istememiş.
Red cevabını alan Büyücü çılgına dönmüş ve madem beni istemiyor bundan sonra da kimse prensesi istemeyecek diyerek sinirli bir şekilde oradan ayrılır. Şatosuna gelen Hayrettin; En etkili ve güçlü büyülerin yer aldığı Destansı büyüler kitabını alarak güzellik laneti büyüsünü hazırlamaya başladı. Bütün malzemeleri toplayarak büyüyü bitiren Hayrettin büyüyü uygulamak için doğru zamanı kollamaya başladı.
Sonra 4 gün sonra Prenses Yıldız'ın 19 yaşına girmesinin Sarayda ve tüm krallıkta kutlanacağını öğrendi. Prensese en güzel gösterilerin düzenleneceği bir gün olacaktı. Bunu duyan Hayrettin hemen kılığını değiştirerek Saraya girip büyüyü kullanmayı planladı. Ve o büyük gün geldi. Krallıkta büyük kutlamalar başlamıştı. Sarayda ki kutlamalara katılmayı başaran Hayrettin Prensese yavaş yavaş yaklaşmaya başladı. Öyle muhteşem büyüler yapıyordu ki prenses hayretle bakıyordu. İyice yaklaşınca Prensesin üzerine bir anda iksiri döktü. Bütün krallığı mor bir sis bulutu kapladı ve kısa süre sonra dağılan bulut ile herkes şaşkına dönmüştü. Güzeller güzeli prenses bir çok çirkin biri olmuştu. Prenses ne olduğuna anlam verememişti. Çünkü kendisini daha görememişti. Şaşkın bakışlar içinde aynaya doğru yöneldi ve kendisine baktı. Bir anda prenses ağlamaya ve çığlık atmaya başladı. Tüm krallıkta sesi yankılandı.
Büyücü Hayrettine ne yaptın sen bana diye sinirli bir şekilde üzerine yürüyen prenses beni eski halime döndür diye bağırıyordu. Hayrettin prensese sen beni reddettin ve bunu hak ettin. Ben seni sevdim saf bir şekilde ama sen beni yinede reddettin. O yüzden seni bu helinle sevecek, saygı duyacak saf bir kişi bulana kadar asla eski haline dönemeyeceksin diyerek bir anda ortadan kayboldu.
Daha sonra...