şerefe sevgilim, sana ve senin aşık adamına.

215 28 266
                                    

***

Birbirine vuran kesilmiş tırnaklarını izliyordu bir denizin derinliğini anımsatan gözleri. Ne dediğini asla anlamadığı ispanyol bir parça, küme halinde toplanmış insanlar ve içki bardaklarının birbirine çarparak çıkardıkları o güzel ses vardı kulaklarının içinde. Ama aklı burda değildi, uzun zamandan beri olduğu gibi. Gözleri parmaklarında olduğu için de, yanında kız arkadaşı ile flörtleşen en yakın arkadaşının ne yaptığı hakkında bile küçücük bir fikri yoktu. Gerçi bu umrunda da değildi. Kafasına izinsizce sokulmuş ve oraya kendisi gibi güzel bir yuva kurmuş olan bir adet Jisoo ile yaşıyordu çünkü üç haftadır. Başka bir şey düşünmek saçmaydı onun için. Onun dışında neye kafa yorsa zaman kaybı olurdu diye düşünüyordu. Ki zaten düşünmeye çalışsa da izin vermiyordu onun duru güzelliği. Sonuçta onun gibi bir kadını kafasının içinden silip atmak kimin gücüne yetebilirdi ki?

Ve yine silik, güzel bir gülümseme kondu ince dudaklarının üzerine. Çünkü filmin en güzel yeri oynuyordu şimdi zihninin içinde. Kadının ona olan naif gülümsemesi.. başını hafifçe kaldırıyor şimdi, büyük siyah gözlerinin çerçevelediği kirpikleri kırpılıyor birkaç kere ve ince, şekilli dudakları bir kalbi andırıyor zalimce. Ve Taehyung düşünüyor. Bir insan nasıl sadece gülümseyerek defalarca can verebilir başka birine? Nasıl hem can verip hemde içinde defalarca büyük yıkımlara sebep olabilir? Daha sonra duruyor ve kaşlarını çatıyor. 'Tanımadığım bir kadına nasıl bu kadar büyük duygular besleyebiliyorum?' diyor. 'İlk görüşte aşk mı deniniyor buna?' Merakla yukarı kalkmış kaşlarına alaycıl bir gülümseme eşlik ediyor daha sonra. Onunla karşılaşmadan önce şu durmadan dalga geçtiği şeyi mi yaşıyor şimdi?İlk görüşte aşk?

Ve Taehyung'un gülüşü büyüdükçe büyüyor. Bu tebessüm küçük bir kıkırtıya dönüştüğünde dikkatini çekiyor arkadaşının ve sonrasında garip bakışlara maruz kalıyor. Ama için sorun olmuyor. Ellerine bakarak aklında konuştuğu kendisine gülümsemesinin dışardan garip görünmesi bir anlık bile umrunda olmuyor. Çünkü o, onun hakkında bir şey düşünürken bütün dış dünyadan soyutlanıyor.

"Taehyung, iyice deliliğe vurmaya başladın."

Omzuna atılan şakacı bir yumruk ve düşüncelerinin ortasına bir bıçak gibi inip onları ikiye bölen tanıdık ses, Taehyung'un Jisoo'nun yanından ayrılıp tanımadığı insanların yanında tekrar yer edinmesine neden oldu. Dalgınlığından dolayı beklemediği bu hareket karşısında şaşkınca arkadaşı, Jungkook'a dönerken dudakları kendiliğinden aralanmıştı. Saçlarını kurutmakla uğraşmaya üşendiğinden birkaç kere havlu ile suyunu alıp geriye taradığı nemli saçları mekanın loş ışıkları altında hiç fena değil -hatta çok, çok iyi görünüyordu. Deri ceketinin sarmaladığı sağ kolu, Taehyung'un hiç hoşlanmadığı, kız arkadaşının omzunda duruyor, parmaklarının arasında tuttuğu viski bardağındaki içkisi de içinde hafifçe sallanıyordu. Yaklaşık bir buçuk aydır çıktığı şu kız ne onun ne de Jennie'nin hoşuna gidiyordu. Evet, Jungkook iyi kızlardan hoşlanmazdı fakat bu kız bugüne kadar ki en arızaları arasında tartışmasız başı çekiyordu. Ve Taehyung'un düşüncesine göre de gram güzel değildi de fakat yatakta iyi olabilirdi. Çünkü Jungkook'un onu yanında tutmasına sebep olacak birkaç bir şeyden sadece buna sahip gibi görünüyordu bu kız.

Hâlâ tek kelime laf etmemiş olan Taehyung Jungkook'un kız arkadaşına öylesine bir bakış atıp sırıtarak onu izleyen Jungkook'a dönerek gözlerini devirdi ve kambur tuttuğu sırtını kırmızı deri koltuğa yaslayarak gözlerini mekandaki insanların üzerine çevirdi. Umursamazca ve sırf zaman harcamak için gözlerini etrafta dolaştırırken Jungkook'un belli bir süre susmayacağını da anlamıştı.

üç izmarit, bir sen Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin