0.1

37 4 8
                                    


zil sesinin ardından sınıftaki sessizliğin kaybolması gözlerimi aralamam için geçerli bir sebep olmuştu. başımın geçmek bilmeyen ağrısından dolayı yine uyumuştum, bu seferki diğer uykularıma kıyasla kısa sürmüştü.

yerimde doğrulup gözlerimi ovuşturduğum sırada masama bırakılan sütle gözlerimi önümdeki sıraya oturarak konuşmaya başlayan hyunjae'ye çevirdim.

"yine mi ilaçlarını unuttun?"

"hayır, bu sefer içtim ama etki etmedi. birazdan geçer zaten."

anladığını belli edercesine kafasını salladı ve kollarını sırama koyarak bana yaklaştı. anlamaz şekilde bakıp geri çekildiğim sırada iyice kulağıma yaklaştı.

"herkes yoon'un hoşlandığı biri olduğunu konuşup duruyor. sanırım yine yakın arkadaşlarından biriyle kavga etti, bunu koz olarak kullanıyor."

derin bir nefes alarak omuz silktim. gerçekten bunun konuşmaya, hatta dinlemeye değer bir konu olduğunu düşünmüyordum. üstümü düzelterek yerimden kalktım ve benimle birlikte koridora ilerleyen hyunjae'ye cevap verdim.

"peki ya bunun nesi önemli? yoon her zaman birinden hoşlanmıyor mu zaten?"

"ama bu sefer son eric olabilir."

kısık sesle söylediği bu cümle yerimde duraksamamı sağladı. şaşkınlıkla hyunjae'ye bakarken bu dedikodudan zevk aldığını yüzünden anlayabiliyordum.

baş ağrımı bile unutturan bu haberin bendeki etkisini sebebini bilmiyor olsa bile anlamış olmalı ki elini omzuma koyarak bana baktı.

"iyi misin yuna?"

"iyiyim, sorun yok. sadece revire gitsem iyi olacak. bir anda başım döndü."

yanından ayrılıp geride bıraktığım hyunjae'nin seslerini duyuyordum ama bakacak veya cevap verecek durumda değildim. hızlı adımlarım beni revire getirdiğinde kapıyı tıklattım.

herhangi bir cevap gelmeyince içeri girdim ve odanın boş olmasına şükrederek kendimi odanın sonundaki yatağa bıraktım.

uzun zaman önce kendime onunla alakalı hiçbir şeyi umursamayacağımı söyleyip içimdeki her şeyi yok etmemin aslında kendimi kandırmak için söylediğim bir yalan olduğunu bununla birlikte anlamıştım. ama hayır, bu da başka bir yalan olmalıydı. en kötü ihtimalle duygularım ve düşüncelerim benimle oyun oynuyordu.

birkaç dakikanın ardından dersin başlayacağını söyleyen zil sesi düşüncelerimden kurtulmamı sağladı fakat derse girecek gibi hissetmiyordum. bu dersi bahçede geçirmenin iyi geleceğini düşünerek zor da olsa yerimden kalktım.

sessizleşen koridorda kimseye gözükmeden bahçe kapısına ilerledim. başarıyla kendimi dışarı atabildiğime sevinerek oturma alanına ilerlerken gördüğüm manzara bugünün güzel bir gün olmadığının altını bir kez daha çizdi.

"hayır... bunu unutacak kadar salak olamam..."

çarşamba günü, 7. ders saati. eric ve sınıfının beden dersi. adımlarım kendiliğinden geldiğim yolun tersi istikametinde ilerlemeye başlarken ayağıma sekerek gelen ve bana çarpan topla duraksadım. ıslık sesleri ve topu geri istediklerini belli eden seslere karşılık kararsızlığımın önüne geçerek topu elime aldım.

atışımı yapacağım sırada arkamda bana seslenen ryujin'in sesini duyduğumda topu hızlıca atarak yüzümdeki gülümsemeyle arkamı döneceğim sırada gelen sesi anlamlandırmak için etrafa bakındım. sanırım topu farkında olmadan yanlış tarafa fırlatmıştım. kafasına isabet eden top yüzünden hızlıca ve sinirli suratıyla arkasına dönen kişi tüm bu olanların rüya olmasını ummamı sağladı.

sonradan aklıma hücum eden düşüncelerim aslında topu gayet güzel isabet ettirdiğimi düşündürtürken gülmemek için dudaklarımı sıkıca birbirine bastırdım. sohn eric, sen gerçekten mükemmel bir hedefsin.

merhabaa, istikrarlı bir şekilde devam ettireceğim bu kurguyu arkadaşım için yazmaya başladığımı söylemek istiyorum. umarım ilerleyen zamanlarda okunan ve sevilen bir kurgu hâline de gelebilir. 🥺

again ㇵ yuricHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin