Yağmur yağıyordu. Sanki kovadan boşalırmışcasına. Ama umurumda değildi. Üstümde sadece hırkam vardı ama üşümüyordum bile. O yanımdayken ben iyiydim. Mutluydum. Çok mutluydum.
Bana birden baktı. Tam gözlerimin içine. Bana her öyle bakışında karnımda kelebeklerin uçuştuğunu hissediyordum sanki. Bir insan bu kadar mı kusursuz olabilirdi?
" Güneş! Zatüre olucan!"
"Umurumda değil!"
Koşarak altında saklandığımız tentenin altından çıktım ve yağmurda dans etmeye başladım.
"Hadi şapşal, katıl bana!'
"Delisin sen!' diyerek bana katıldı.
Yağmur şimdi daha fazla yağmaya başlamıştı. Elimi tuttu ve dans ettik. Ne kadar uzun dans ettik bilmiyorum ama o an sonsuzmuş gibi hissediyordum. Sanki hiç bitmeyecekmiş gibi. İstemiyordum da.
"Seni çok seviyorum, herşeyden, herkesden çok." dedi fısıldayarak.
"Beni hiç bırakma. Ne olursa olsun. Beni asla bırakma."
"Hiçbir zaman bırakmıcam seni."
"Söz mü?"
"Söz." diyerek alnıma minik bir öpücük kondurdu.
Onla olmak bana doğru geliyordu. O beni değiştirmişti, beni daha iyi biri yapmıştı.
Ben ona aşıktım.
O gün anlamıştım işte. Birbirmiz olmadan yapamıyorduk. Sanki birbirimizi tamamlıyorduk. Aynı Ay'ın Güneş'i tamamladığı gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay ve Güneş
RomanceGüneş Polat'la tanışın. 16 yaşında, müzik aşığı bir kız. 3 arkadaşla yetinebilen tür insanlardan. Ancak annesi 3 yıl önce vefat ettikten sonra hayatında bir boşluk hissetmeye başlıyor. Lise'de ki 2. yılının ilk günü okula yeni biri geliyor. Mert Ay...