5| Bir Sen Miydin Yoksa Bana Her Şeyi Veren

1.6K 201 393
                                    

Adım sesleri, yüreği kafesini döven bir adamın aceleci adım sesleri; Dört yaşında bir çocuğun babasının adım sesleri hastane koridorunda dolaşıp duruyordu.

Kaybetme korkusuyla çırpınan bir ruhun tutunduğu tek dalı elinden kayıp gidecek diye içinde verdiği savaşlarla sessiz koridorda bir sağa bir sola gidip ayakkabılarıyla yerleri döverek düşüncelerini dağıtmaya çalışıyordu ancak işe yaramamıştı. Zihninde dönüp duran korkunç düşünceler kendisini kovalar gibi adımları yeniden parkelerde yankılandığında, bileğinde hissettiği el ile öylece durdu.

Zihnini darmadağın eden, yüreğini kasıp kavuran sesler susmuştu. Artık her yer sessizdi. Bunu tek bir dokunuşla yapan o kişiye döndüğünde, genç adam karşısında duran kahve irisler ile karşılaştı ve orada, Zhan'ın göz bebeklerinde kendi gergin yüzünü gördü.

"Sakin ol Yibo."

Tınısı yumuşak, kendisine göre oldukça sakin olan ezbere bildiği sesi tam da yanında bulduğunda hayret etti. Her şey gerçekti. Zhan geri dönmüştü ve yıllardır duyduğu bu duru sesi üç yıldan sonra yeniden duyuyordu. Yuan'ın alerjisi yüzünden her ölümden dönüşünde yalnız bir baba olan Yibo oğluyla beraber her seferinde yıkıldığında enkazına bakacak kimseyi bulamamıştı üç yıl boyunca. Hastanede oğlunu yalnız başına beklemekten başka bir şey yapmamıştı.

Fakat şimdi enkazın altından otlar yetiştiren, çiçekler açtıran bu adam da kimdi? Xiao Zhan kimdi?

İçinden alışma dedi, Zhan'a alışma Yibo. Nasıl bir anda gittiyse, yine gider. Yaslama sırtını!

Fakat Yibo'nun kalbi atmaktan o kadar yorulmuştu ki bileğini tutan eli diğer eliyle tuttu ve Zhan'ın parmaklarının arasına kendi parmaklarını yerleştirip ellerini birbirine kenetledi. Karşısında duran adamın yüzündeki endişe dolu ifade artarken o an Yibo'nun beklemediği bir şey oldu.

Zhan, Yibo'nun ensesinden hafifçe tutup başını kendi omzuna yaslayarak sarıldı.

Sebebini ise birkaç dakika sonra anladı. İçinde sakladığı hüzün ortaya çıkmış, Yibo'nun ifadesiz gözlerinden akmakta olan yaşlar yanaklarını ıslatmaya başlamıştı. Yibo'yu herkesten iyi tanıyan beden ise göğsünü ona vermişti. Yibo'nun gözyaşlarını oraya saklamıştı.

'Gözlerimin içine bakarak ağlamasın. Yibo duygularını göstermekten korkar, sonra pişman olur. Olmasın. Bana bakarken pişman olmasın.'

Ancak Zhan, Yibo'nun Yuan'a olan endişesinden dolayı ağladığını zannediyordu, oysa diğer adam oğlunun yanında beklerken yalnız başına olmadığı için içine sakladığı her bir göz yaşını dökmek için üç yıl boyunca nişanlısını bıkmadan usanmadan beklemiş ve en sonunda ona sarılır bir halde bulmuştu kendisini. Söyleyecek sözü yoktu, bu yüzden gözlerinden düşen yaşlar cümleleri yerine konuştu.

Boş koridorda Yibo, Zhan'ın omzuna başını yaslamış, elleri hâlâ birbirine kenetliyken Zhan yavaşça sarıldığı bedenin ensesindeki siyah saç tutamlarını okşuyordu. Yalnız olmamak böyle bir histi. İlk kez hastane koridorunda ondan uzakta olan nişanlısını sessizce anmamıştı Yibo. İlk kez yüreğine kilitlediği o ismi sesli bir şekilde söylemişti.

"Zhan."

Zhan boğukça ona seslenen bedeni görmek için başını hafifçe öne çevirip göğsünde yıkılmış olan bedene baktı. Çocukluğundan beri tanıdığı Wang Yibo'yu ilk kez böyle görüyordu. Başına gelen en kötü olayda bile güçlü duran, kendisinden ödün vermeyen o genç Yibo şu anda gördüğü Wang Yibo muydu?

Zhan'ın o an yüreğinde akmakta olan sözcükler durdu. Gözleri dolmaya başlamıştı.

Yoksa kendisi de ardına bakmadan gittiğinde Yibo bu kadar yıkılmış mıydı?

Bu Yüzden, | Yizhan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin