"kırmızı gökyüzü"

138 78 9
                                    

Yine saraydan kovulmuştum.
Bir lider olarak bunun canımı sıkması gerekiyordu. Ancak kraliçenin -çok sevgili annemin- katı ve bir o kadar saçma olan kurallarına katlanamıyordum.

Çareyi büyülü ormana gitmekte buluyordum.
Orası huzur bulduğum tek yerdi. Aynı zamanda karışım için tekrar mimoza çiçeğine ihtiyacım vardı.

Arkamdan duyduğum tatlı sesle bir anda durdum.

"Ben de gelebilir miyim abicim?"

'Hayır ufaklık. Senin dinlenmen gerek.'

Yüzü düştü.

Sıkıldığını biliyordum. Ancak hastalığı çok ileri seviyedeydi ve biz kalıcı bir çözüm bulana kadar dinlenmeliydi.

'Hadi bakalım doğru odana.'

Başını öne eğerek arkasını dönüp sarayın bahçesine yöneldi.

Ben de büyülü ormana güçlerimi kullanarak gittim.

Mimoza çiçeğinin her zaman olduğu yere yöneldim ancak hiç mimoza çiçeğinin olmaması kaşlarımı çatmama sebep olmuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Mimoza çiçeğinin her zaman olduğu yere yöneldim ancak hiç mimoza çiçeğinin olmaması kaşlarımı çatmama sebep olmuştu.

Daha dün milyon tane mimoza çiçeği vardı. Nasıl olurdu? Astropoldeki insanlar mimoza çiçeğini toplayamazdı. Bunun yasak olduğunu biliyorlardı.

Burada başka bir canlı vardı.

Yürümeye devam ettim.

Arkamdaki ağaçtan gelen yarasalar âdeta bana hücum etmeye başlayınca burada bir cadının olduğunu anlamıştım.

Kılıcımı çıkardım.

'Karşıma çık cadı.'

Ağacın arkasından kahkaha atarak çıktı.

"Sevgili liderimiz de buradaymış."

Ekselansları diyerek sahte bir nezaketle reverans yaptı.

"Sanırım yarasalarım sizi rahatsız etmiş.Onların kusuruna bakmayın. Sadece çok açlar."

Kadının vurdumduymaz tavrı sinirimi bozmaya başlamıştı.

Âdeta dalga geçiyordu benimle.

'Mimoza çiçeklerini sen mi topladın?'

"Sanırım yarasalarım onları yiyecek zannetmiş." diyerek büyük bir keyifle konuştu.

Kılıcımı cadıya doğru savurdum.

Fakat elini şıklatmasıyla elimdeki kılıç kayboldu.

Cadıların böyle güçleri olduğunu bilmiyordum.
Annem bana onlar hakkında hiçbir bilgi söylememişti.
Tek bildiğim bitmek bilmeyen o sınırlar ve kurallardı.

"Yanlış hareket lider.Bir hanımefendiye böyle bir kabalık asla affedilemez." diyerek güldü.

Âniden yüzündeki gülümseme silindi ve etraftaki sarmaşıklara büyü yapmaya başladı.
Sarmaşıklar benim hareket etmemi engelleyene kadar büyüye devam etti. Ardından âsasının ucundan bir yılan oluşturdu. Ve yılanı üstüme saldı.

Gökten Düşen MelekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin