[Jungkook]
Ayağa kalkıp ceketimin önünü düzelttikten sonra masanın üzerinde duran kırmızı dosyayı elime alıp odadan çıktım. Attığım aceleci adımların sesi koridorda yankılanıyordu.
Asansörün önüne geldiğimde tuşa basıp beklemeye başladım. Tanrım! Aklım neredeydi ki? Toplantıya sekiz dakika kalmıştı.
"Bay Jeon."
Başımı sağa doğru çevirip omzumun üzerinden bana seslenen kadına baktım.
"Asansörler bakımda efendim. Bir kaç saatliğine kullanım dışı durumdalar."
Kaşlarım istemsizce çatılmıştı.
"Mesai saatlerinde yapmak zorundalar mıymış?"
Hiddetle konuştuğumda karşımda duran genç kadın şaşırmış ve bir adım gerilemişti.
Ah! Bazen hareketlerimi yönetemiyordum. Kadının bir suçu yoktu ki.
Bu sefer vücudumu da ona doğru döndürerek konuştum.
"Kusura bakma. Sana bağırmak istememiştim."
Anında yüz ifadesini düzelterek gülümsedi.
"Sorun değil efendim." dedikten hemen sonra hafifçe eğilip yanımdan ayrılmıştı.
Derin bir nefes verip kafamı iki yana salladım. Resmen beş kat aşağıdaki toplantıya geç kalmıştım.
Olabildiğince büyük ve hızlı attığım adımlarımı merdivenlere yönlendirdim. Toplantı odasına girdiğimde babamın yüzünde oluşacak o ifade şimdiden gözümün önüne geliyordu.
Merdivenleri olabildiğince hızlı bir şekilde inmeye çalıştım. Tek adımda iki-üç basamak birden iniyordum. Kimse beni görmediği için şanslıydım. Eminim ki merdivenlerden tavşan gibi zıplaya zıplaya inmek bir patron olarak duruşumu zedelerdi.
Son kata geldiğimde trabzana koyduğum elimden destek alarak hızlı bir donüş yapmıştım ki bir şeye çarptım, bir bedene.
Çarpışmanın etkisiyle ikimizin de elindeki dosyalar yere dağılmıştı. Eğilip kırmızı dosyayı aldıktan sonra hışımla doğruldum.
"Biraz daha dikkat etsene!" diye gürledim. Toplantı başlamış olmalıydı.
"Kusura bakmayın. Acelem vardı, önüme bakmadan yürüyordum. Benim hatam."
Sinirlendiğim için çatılan kaşlarım gevşemişti. Bu ses bana neden bu kadar tanıdık geliyordu?
Bakışlarımı yere dağılan dosyaları aceleyle toplamaya çalışan genç kadına çevirdim. Eğildiği için önüne düşen saçları yüzünü görmemi engelliyordu.
"Tanışıyor muyuz?"
Yerdeki son dosyayı da alıp doğrulduğunda yaşadığım şoku dışarı yansıtmamak adına mimiklerimi kontrol etmeye çalıştım. Ne derece başarılı olduğum meçhuldü tabi.
"Merhaba efendim. İsmim MinSeo. Finans departmanının yeni müdürüyüm."
Hafifçe eğildiğinde kendimi toparlayıp bende başımı eğerek karşılık verdim.
"Çarpışma için tekrardan özür dilerim. Dediğim gibi acelem vardı."
Boğazımı temizleyerek sesimi bulmaya çalıştım. Ne oluyordu bana böyle?
"Benim de."
Anlamaz bakışlarını yüzümde hissettiğimde devam ettim.
"Benim de acelem vardı. Siz de kusura bakmayın."
Açıklamama karşılık gülümsediğinde kalp atışlarımın hızlandığını hissettim. Gülüşü de hiç değişmemişti. Hala çok güzel gülüyordu.
"O halde iyi günler Bay Jeon."
Tekrar eğildikten sonra bir cevap vermeme fırsat dahi vermeden arkasını dönüp hızlı adımlarla uzaklaştı. Sanırım gerçekten de çok acelesi vardı.
Boş boş duvara gülümseyerek baktığım birkaç saniyenin ardından kendime geldim.
Toplantıya gerçekten çok geç kalmıştım ve babam bu durumdan kesinlikle hiç memnun olmayacaktı.
•
•
•
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝗺𝘆 𝘁𝗶𝗺𝗲 | 𝗷𝗷𝗸
Fanfiction[ 𝘛𝘦𝘹𝘵𝘪𝘯𝘨 & 𝘛𝘦𝘹𝘵 ] MinSeo: Telefon sapığı? handsomee: Eski bir arkadaş. 𝘣𝘺 @𝘢𝘭𝘷𝘪𝘯𝘢_𝘭𝘦𝘷𝘪𝘢