i always trust you
Genç adam sinirliydi.
Hiç olmadığı kadar sinirliydi.
Mori'nin ona eve git dediği ilk günün
gecesi, hızla geri dönmek zorunda
kalmıştı. Ama siniri buna değildi. Gerçi
siniri olduğu da söylenemezdi. Kelimenin
tam anlamı ile iki belki üç duyguyu aynı
anda yaşıyordu. Kalbi yerinden fırlayacak
gibi atıyordu. Bu saatte ne otobüs ne de
metro vardı. Genç adam var gücü ile
koşuyordu. Aslında taksi çağırabilir di.
Fakat şuan taksi bekliycek kadar sabırlı
değildi. Dalgalı saçları yağmurda
ıslanmaktan anlına yapışmıştı. Hastaneye
vardığında iki haftadır gidip geldiği hatta
geceleri bazen orada geçirdiği odaya
koşmaya başladı. Gecenin üç buçuğu-
hayır saat dörde geliyordu. Asansörü
beklemek isterdi, fakat şuan ne durmak,
nede gecikmek istiyordu. Asansörün
yukarı çıkmasını beklerken hareketsiz
kalmak bile onu sinirlendiriyordu. Üçüncü
kattaki odaya merdivenleri ikili ikili
çıkarken ara sıra sendelemesini bile
önemsemiyordu. Şuan sadece onun o
melek sesini duymak, kendine has
kokusunu içine çekmek istiyordu. Genç
adam bunların hayalini kurarken çoktan
geldiğini fark etti. Uzun koridorun sonuna
doğru tanıdık yüz ile bir süredir yüz göz
oldukları doktoru gördü, fakat
görmedide. Şuan etrafta insanlar vardı
ama hepsi karanlıktı. Gözleri sadece onu
arıyordu. Kapıyı tıktıklamadan veya onu
tutmaya çalışan elleri umursamadan,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🖇️ 𝘭𝘰𝘷𝘦 𝘨𝘢𝘳𝘥𝘦𝘯/ ִֶָ ꒷꒦
Short Storyanlık gelen ilhamla yazıyorum 🪐 /ᐠ。ꞈ。ᐟ\ ꒷꒦︶꒷꒦︶꒷꒦꒷꒦꒷︶꒷꒦︶꒦꒷꒦꒷︶꒷꒦︶꒷꒦꒷︶꒷꒦︶꒷꒦