En Değerlim

504 17 15
                                    

En Değerlim

Kaçıyordum. Duygularımdan,ihanetimden,sevdiğimden,en değerlimden... Neden mi kaçıyorum? Cevap basit. Çünkü en yakın arkadaşımın sevgilisine aşıktım. Asıl ironik olan onları benim tanıştırmış olmamdı.

3 AY ÖNCE

Alarmın sesiyle tatlı uykumdan uyandım. Alarmı kapatıp tekrar yatmayı düşünsemde tatilde ve sabahın köründe olmamıza rağmen yetişmem gereken bir antrenmanım vardı. Sabahki bütün işlerimi hallettim ve spor çantamı da alarak evden çıktım. Yolda yürürken telefondan gelen mesaj sesiyle irkildim. Mesajın kimden geldiğini anlamak zor değildi. Çantadan telefonu çıkarıp gelen mesaja baktım ve tahminimde yanılmadığımı bir kez daha anlamış oldum.

"Bugün kesin olarak beni de antrenmana götürüyorsun değil mi?" diye mesaj atmıştı Çisem.

Elimi hızla alnıma çarptım. Yine aklımdan çıkmıştı. Her zaman olduğu gibi evdeki sorunlardan dolayı en yakın arkadaşıma verdiğim sözü bile unutmuştum. Ama bunu belli etmeye niyetim yoktu. Tek yakın arkadaşımı kaybedemezdim. Hızla mesajına cevap verdim.

"On dakika içinde sizin evin önünde olurum."

Ona böyle soğuk davranmak istemesemde elimde değildi. Her zaman yakın davranmak isteyen bir tarafım oluyordu fakat babamın anlattıkları bana engel oluyordu. Hayat zordu. Kimine mutlu yüzünü gösterirken kimine de en acımasız yüzünü gösteriyordu. Ve bana anlatılanlar en acımasız tarafıydı. Bu da beni gülümsemekten ve sıcak davranmaktan uzaklaştırıyordu. İkinci mesaj sesiyle düşüncelerimden ayrıldım ve telefona baktım.

"Soğuk kızımız iş başında. Bekle,hemen geliyorum :)"

Mesaj beni gülümsetmişti. Böyle davranması hoşuma gidiyordu fakat benim aksime bu kadar eğlenceli olması doğru muydu?

Evine vardığımda o da apartmanın kapısından çıkıyordu. Saatime baktığımda kahvaltı yapmak için vaktimin olduğunu fark ettim ve bir kafeye doğru yürümeye başladık.

Kafeye vardığımızda köşedeki boş masaya geçtik, garson siparişlerimizi aldı ve beklemeye başladık. Çisem heyecanla;

"Dün yeni biriyle karşılaştım. Çocuk çok sevimliydi!" dedi.

Sözlerini duymamla göz devirmem bir oldu. Ne zaman bir çocuğu yakışıklı ya da sevimli bulmamıştı ki! Mırıltıyla "Ya..." diye cevap verdim. Benim ilgisizliğimi fark etmiş olacak ki her zaman gülen güzel yüzü asıldı ve "Neler oluyor Derin? Son zamanlarda suratın asık." dedi. Çisemden hiçbir zaman bir şeyler saklamamıştım. Daha doğrusu saklayamamıştım çünkü her zaman ters giden bir şeyler olduğunu anlardı.

"Her zaman ki gibi evdekilerin tartışmalarını dinledim. Babam psikolog olmasına rağmen bir tek bizim sorunumuza çözüm bulamıyor sanırım."

Garsonun siparişlerimizi getirmesiyle biraz bekledim ve o sırada sert çıkan sesimi bastırmaya çalıştım.

"Dün yine artık sıradanlaşmış olan kavgalarından birini yapıyorlardı. Babam annemin oyuncu başrol arkadaşıyla olan yakınlığına, annem de babamın işine olan düşkünlüğüne kızıyordu. Bence ikisi de birbirlerini kıskandıkları için tartışıyorlar. Onların kıskançlıkları yüzünden üzülen her zamanki gibi ben oluyorum."

Çisem uzanıp elimi destek olurcasına sıktı.

"Üzülme be kızım. Evlilikte olağan şeyler bunlar. Çetin amca ve Güzin teyzenin aralarında hep böyle kavgalar olurdu zaten. Bunu en iyi sen bilirsin."

Hızla tuttuğu elimi çektim.

"Tabi senin için demesi kolay. Mutlu bir ailen var. Benimkiler ise mutlu gibi görünen fakat içinde fırtınalar kopan bir aile!"

"Ben sana destek olmak istemiştim ama senin bu asi tavırların farkında olmasan bile çevrendekileri çok yıpratıyor."

Çantasını alıp sinirle sandalyesini geri itti ve "En çok da beni!" dedi.

Masadan hızlı adımlarla uzaklaşırken uzun süre arkasından baktım. Gerçekten asi tavırlar mı sergiliyordum? Benim nasıl biri olduğumu bilmiyor muydu? Ben hep böyle asi, ağzından çıkanı kulağı duymayan biri olmuştum. Fakat o farkında değil miydi böyle olmama rağmen sevdiklerime ne kadar değer verdiğimin?

Hayır,farkındaydı! Ama sanırım bu sefer üzerine çok gitmiştim.

Masaya bir miktar para bırakıp çantamla birlikte hızla masadan kalktım. Kafenin büyük kapısından çıkıp sağıma ve soluma bakındığımda Çisem'in iki yüz metre kadar ileri de kollarını göğsünde bağlamış -sinirli olduğunda böyle yapar- yürüdüğünü görmemle peşinden koşmaya başladım. Ona yetiştiğimde sağ kolumu boynuna doladım. Çisem kolumu itmeye çalışsada inatla bende kolumu daha çok bastırdım. Yüzüne bakmak için uzandığımda sol elinin parmaklarıyla çenemden hafifçe ittirdi. Yüzünü bana doğru çevirdiğinde dudağının sol tarafındaki gamzesi belirginleşmişti. Karşımda masum bir şekilde dururken daha fazla dayanamadan kafamı sağ omzuna koydum ve kulağına "Özür dilerim." diye fısıldadım. Çok geçmeden kollarını sırtımda dolamıştı. Bir müddet sokağın ortasında geri çekilene kadar öylece kaldık. Ayrıldığımızda Bayan Sulugöz'ün yine ağladığını fark ettim. Konuşmaya ilk başlayan bendim.

"Seni kırmak istemezdim. Çünkü sen benim 'en değerlim'sin."

"Tamam aptal. Biliyorum senin en değerlin olduğumu." Küçük bir kahkaha attı. Ardından derin bir nefes alıp devam etti.

"Sende benim 'en değerlim'sin. Seni düşünmeden konuştuğum için bende hatalıyım. Özür dilerim." deyip sevmediğimi bildiği halde yanağıma sulu bir öpücük kondurdu.

Öpülmekten nefret ederim!

Yüzümü buruşturarak sağ elimin ayasıyla öptüğü yeri sildim ve bir daha kalbini kırmak istemesemde bunu bir daha yapma bakışlarımı atmaktan geri kalmadım.

Kolumdaki saati fark edince antrenman vaktini kaçırmak üzere olduğumuzu anlayınca Çisem'i kolundan tuttuğum gibi sürüklemeye başladım.

Çisem'in adımları arkamda beni takip ederken o ince sesiyle "Ne yapıyorsun sen ya? Düşeceğiz!" diye ciyakladı.

Onun bu tavrına içten içe gülsemde kaşlarımı çatıp "Kusura bakmayın hanımefendi, sizi düşürmek istemem fakat madem o antrenmana bu kadar çok gelmek istiyorsunuz o zaman benimle birlikte şimdi koşuyorsunuz."

Çisem bir şeyler söylemek için ağzını açtı fakat ona söz hakkı tanımadan koşmaya başladım.

Spor salonuna geldiğimizde olduğumuz yerde durup ellerimizi dizlerimize koyup soluklanmaya başladık.

Bir çift beyaz spor ayakkabı gördüğümde başımı kaldırdım ve geniş omuzlu, terlemiş siyah saçlarıyla karşımda duran uzun boylu adama baktım. 23-24 yaşlarında durmasına rağmen yaşına zıt düşen sert yüz hatları onu olduğundan daha olgun gösteriyordu.

Hızla sağ dirseğimle Çisem'i dürttüm ve o da sarı saçlarını savurarak doğruldu.

İkimizde göz göze gelene kadar karşımızdaki adamdan gözlerimizi alamıyorduk.

Herkese merhaba! Bu bizim ilk hikayemiz ve çok heyecanlıyız. Bizim diye bahsediyoruz çünkü iki yakın arkadaş birlikte yazıyoruz. Sizin yardımınızla çok eğlenceli, heyecanlı vakit geçirmek istiyoruz. Bizim hakkımızda daha çok şey öğrenmek için 'Hakkımda' kısmına bakabilirsiniz.

Başlangıç için yorumlarınızı bekliyoruz.

Multimedia Derin.

Geçmişin AdaletiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin