Annemin beni artık her sabah uyandırmaya gelmesi dışında yeni okula başladığım zamana kadar anlatılacak şaşırtıcı bir şey yaşamadım.Kum Koleji sandığım kadar da kötü değildi.Buradaki ilk haftam bitmek üzereydi.Dersler her okuldaki gibi sıkıcıydı tabii ama yine de bir çok deney ve gözlem imkanımız olduğundan biraz daha az sıkılıyordum.
Okula gidilen ilk günü bilirsiniz işte.Kendimi tanıtma,nereden geldim, neden geldim[ufacık bir yalan söylemiş olabilirim ehehe]falan.Burada herkes sıcakkanlı olduğundan arkadaş edinmem çok uzun sürmedi.Ama buraya göre fazla soğuktum.Herkes çıkışta nereye gidiyoruz diye planlar yaparken ben sadece eve gidip uyumak istiyordum.Yine de beni rahat bırakmayan ya yeni sınıf arkadaşlarım ya da Ece ve Cem oluyordu.Birde gizli bir sapığım vardı.Nedenini bilmiyorum ama bu hayata sandığımdan daha kolay alışıyordum.Sanırım.
*Yeis Sensura-Zamanı Kıskanırım* sıranın altındaki telefonuma kimin aradığını görmek için baktım.İyiki çalmıştı sessize almayı unuttuğumu derste fark etmem kötü olurdu.Gizli numara arıyordu.
İyi insan lafının üstüne mi denir,iti an çomağı hazırla mı?Çocukluğumdan beri bu laflara kafam takılır.İnsan lafının üstüne geliyorsa ya iyi olsun ya kötü neden ikisine de uygun laf söylersiniz sanki .s.s
Bu düşüncelerle boğuşmayı bıraktım ve telefonu açtım.
“Alo?”
“….”
“Alo?Kimsin sen?Artık meraktan çatlayacağım.”
“…..”
Dayanamadım ve suratına kapattım telefonu.Seninle mi uğraşacağım ben ya.Allah Allah.
Kafamı tekrar sıraya koymuş düşünmeye başlıyordum ki matematik hocasının geldiğini gördüm.Şimdi uyumaya devam etmek çok güzel olurdu ama matematik bu yıl gerçekten geçmem gereken bir dersti.Zorla kafamı kaldırdım ve ders dinlemek için ayılmaya çalıştım.
****
Eren’in ağzından..
“….”
“Lanet olsun ya.Yine sustum.Her seferinde bu sefer konuşacağım diye arıyorum ama arayınca karıştırıyorum söyleyeceklerimi.”
“Ee abicim.Ben sana demiştim.Baştan büyük atar yaptın diye.”OŞOK DOĞOLOM BON,KOS SOSONO” diyordun.”
“Kes sesini Mert.Yoksa ben keseceğim.Hem olayı biliyorsun.Aşık olduğumdan mı yanımda istiyorum sanki o aptalı.”
“Neyse ne.Bu iş gittikçe eğlenceli bir hal alıyor.”
“Ben çıkıyorum.” dedim ve Mert’in evinden çıktım.Sahile doğru gidiyordum.Okula gitmek istememiştim,ilk defa ektiğim bir yer değildi.Adının Amelya olduğunu öğrendiğim kızı tekrar mı arasam acaba diye düşünüyordum ama her arayaşımda konuşamayınca sinirlerim bozuluyordu.Bir telefon sapıklığı yapmadığım kalmıştı.
Kırmızı ışıkta durdum.Yanıma arabamı silmek için küçük bir çocuk geldi.Bu çocukları sokağa çalış diye anne babaların vicdanını s..eyim ben.Camımı silen çocuğa camı açarak bir miktar para verdim ve bunun bir kısmını eve gitmeden istediği şekilde harcamazsa gelip geri isteyeceğimi söyledim.
“Abi bulursan istersin.Allah bereket versin.” dedi ve gitti velet.İyilik yapan kafamı zaten benim.Bu sırada yeşil ışık yandı ve sahile doğru devam ettim.
****
Amelya’nın ağzından..
Allah’ım ne sıkıcı dersler bunlar böyle. Tüm fen derslerini aynı güne koymak nedir ayrıca.Öldürmeye mi çalışıyorsunuz. Dayanamayacağım herhalde buna.Kalktım hocadan izin alarak sınıftan çıktım. Küçüklüğümden beri yaptığım hastalık numaraları kendini gösteriyordu.
Müdirenin odasında da aynı şekilde davranınca izni kapmıştım.Okuldan çıktım ve babamın bana verdiği Mini Cooper’ıma doğru ilerledim.Krem rengindeydi ve üstünde siyah şeritler vardı. Zenginliğimizin en sevdiğim yanı bu arabanın benim olmasıydı.Zaten başka sevdiğim yanı yoktu.
Kırmızı ışığa denk gelince durdum.Küçük veletler cam siliyordu.Benim arabama yaklaştılar.Onlara üzülüyordum ama ne anasının gözü olduklarını da biliyordum. Aptal değildim.
“Abla sileyim mi camı?” diyen çocuğa baktım.
“İstemez ablacım.Uzaklaş yoldan yeşil ışık yanacak şimdi.” Dedim ve ışığın yanmasını bekledim.
Okuldan çıkmıştım ama eve gidesim yoktu.Evet benim eve gidesim yoktu.Ben de şaşırdım.Telefonumu çıkarttım.Son aramaları açtım.Uzunca bir süre gizli numara,gizli numara,gizli numara yazıları vardı.Sonunda değişik bir numara çıkmıştı.Cem.Aradım ve açmasını bekledim.İkinci çalışta açtı.
“Alo,güzellik bir şey mi oldu?”
“Hayır,sadece okuldan çıktım ve canım eve gitmek istemiyor.” dedim.Zaten olayı anlamıştı.
“Ee kurtarıcı olarak da bu prensi seçtin demek.” dedi eğlenircesine.
“Hata etmişim,kapatıyorum.” dedim. Tamamen blöftü ama olmadı Ece’yi arardım.
“Tamam tamam kapatma.Neredesin onu söyle bakalım.”
“Okulun önündeyim.Çıkmanı bekliyorum. Fazla bekletme.” dedim ve suratına kapattım.
Aslında devlet liseleri okuldan kaçmalara karşı fazlasıyla duyarlıydı ve cezaları da ağırdı ama Cem bunu her istediğinde rahatça yapıyordu.Ece ve beni de o alıştırmıştı.
Artık beklemekten sıkılmış gitmeye hazırlanıyordum ki arabaya nefes nefese Cem girdi.Neler oluyor diye sormaya kalmadan gaza bassana diye söylendi. Bende bekçiden kaçtığını tahmin ederek gaza bastım.
“Ne oldu prens bey,bekçiye mi yakalandınız?” diye dalga geçtim.
“Ha ha gül sen.Komik tabii.Senin için dışarı çıkarken yakalandım hatırlatırım prenses.”dedi
“Iyy Cem sus allasen.Prenses falan.Kusacağım arabama acıyorum.” diye dalga geçmeye devam ettim.
“Ee nereye gidiyoruz.Yakalanmama ve alacağım cezaya değer bir yer olsun mümkünse.”
“Açıkçası sahile diye düşünmüştüm ama yakalanmana değecek bir yer istiyorsan olmaz orası.”dedim.
“Arabayı durdur ve in.Ben süreceğim.” dedi.
Birisiyle arabamı paylaşmak mı?Dalga geçiyorsun Cem.Hayatta olmaz.
“Üzgünüm ama asla.”dedim.
“Eğer durdurmazsan seni şuan gıdıklamaya başlarım ve kaza yaparız hanımefendi.”dedi
“Peki peki dur.Durduruyorum.”
Arabadan indim ve Cemle yerlerimizi değiştirdik.Yanda oturmakta güzeldi.Cem arabayı çalıştırırken bende müzik açtım.Green Day-American Idiot’a eşlik ederek yola devam ettik.
“Nereye gidiyoruz Cem?”
“Anneannemlerin yazlığına gidiyoruz.Yolda alışveriş yapıp yüzmek için bir şeyler alsak güzel olur.” dedi.
“Yüzmeye mi? Saçmalama. Donarız. Hayatta yüzmem.”
“Donmazsın.Sitede kapalı yüzme havuzu var.”dedi.
İşte bu hoş olabilir.