ASIRLAR SONRA GÜZEL BİR GÜN

161 12 2
                                    


3 gün sonra;

Muhteşem güneşli bir sabaha uyanmıştım.     Yatakta kollarımın üzerine doğrulduğumda Vlad'ı ayna karşısında gömleğini giyerken gördüm.    Uyandığımı farkettiğinde gülümsedi "Günaydın leydim." Dedi. Yavaşça yataktan çıktım ve yanına doğru giderek kollarımı sırtından beline doğru sardım "Günaydın Drakula." Diye cevapladım.

Teni muhteşem kokuyordu. Kokuların bir şekli olsa bu kesinlikle Vlad olurdu..

"Bugün planın yok diye tahmin ediyorum. Çünkü seninle güzel bir planım var." Vlad bunu söylerken bana doğru dönmüştü ve elleriyle yanaklarımı okşamıştı.   Biraz düşünür gibi yaptım  ve  "Imm yoğun takviminden sana biraz vakit ayırabilirim." Diye cevapladım.   Bu cümlem Vlad'ı güldürmüştü  "Prenses Laya nasıl lütfederse.." diyerek dizinin üzerine çöktü ve elimi öperek tekrar ayağı kalktı.    "Herneyse Vlad.  Duş alıp hazırlanmam gerekli, kahvaltıda görüşürüz." Dedim,  odadan çıkmak için yeltendiğimde Vlad elimi tuttu beni kendine hızla çekerek dudaklarıma yapıştı.

Bir süre sessizce öptükten sonra "Kalbime şuan kazık saplasalar güzelliğin ve aşkım sayesinde yeniden dirilirim." Yanağını sevdim "Eğer seni sevmeseydim kalbine o kazığı ben çakacaktım." Dedim ve odadan çıktım.

Peşimde bıraktığım Vlad gülüyor üstüne ceketini giyiyordu...

Odama geldiğimde Katarina yatağımda oturmuş telefonu ile uğraşıyordu. İçeri girdiğimi görünce telefonu kenara fırlatırcasına attı ve "Sizi dün gece mutfakta gördüm." Diyerek boynuma atladı.   Biraz geri çekildim ve "Tanrım Katarina bizi mi izledin?  Ayrıca sadece domates doğruyorduk." Dediğimde Katarina histerik bir kahkaha patlattı.  "Evet gördüm.  Domatesi yıllardır yalnış doğruyormuşum."  Ona yaşça bir tane vurdum ve hazırlanmak için dolabın önüne geçtim.

"Vlad'ın bana bir süprizi varmış."

"Imm  Vlad kesinlikle centilmen birisi.  Ona uygun giyinmelisin."

"Biliyor musun kat 570 yıl önce de Vlad'ı tanıyordum.."  bu cümlemle Katarina ellerini suç işlemişçesine yukarı kaldırdı.  "Afedersin kızgın melez. Bazen unutabiliyorum."

"O zaman içkiyi bırakmalısın." Derken elime gelen ilk elbiseyi aldım.  Beyaz kısa incr askılı bir elbiseydi,  gittiğim heryere ayak uyduran birşeye benziyordu. "Bu nasıl?" Diye sormak için arkama döndüğümde kapıda Katarina yerine Vlad'ı gördüm. "Ah beni korkuttun." Dediğimde gülümsedi "Elbise kesinlikle muhteşem, ama sen elbiseyi daha da muhteşem göstereceksin." Dedi. "Hiç değişmemişsin Eflak prensi Vlad.."

Beni bir süre süzdü ve "Herneyse hadi giyin, sana bir hediyem var." Dedi. Ufak bir heyecan ile elbiseyi giymek için banyoya geçtim..

Çıktığımda Vlad ufak bir ıslık çaldı. Onun ıslığı ile heyecanlanıp ayna karşısında kendimi izlemeye başladım.    Vlad arkama geldi ve bedenini hafifçe bana yasladı,   İç cebinden çıkardığı siyah kadife kutuyu büyük bir başarı ile açtı ve içinden çıkardığı ince zincirli inci kolyeyi boynuma taktı.    Kolyeyi inceleyip elimde tuttuğumda  gözlerim faltaşı gibi açılmıştı  "Vlad! Ama bu annen'in kolyesi" dedim.

Eski Romanya Eflak sarayı

Vladimrov ailesinin sarayına akşam eğlencesine gelmiştik.     Herkes  dans edip eğlenirken ben bir kenarda Eflak kraliçesi ile sohbet ediyordum. 

"Harika görünüyorsun Laya..  Bu elbise ve saç modelin, seni olduğundan çok daha güzel göstermiş..."

"Teşekkür ederim Kraliçe Vladimirov. Bugün sizde de bir ışık görüyorum parlıyorsunuz resmen." Dediğim sırada Vlad yanımıza gelmişti ve bize birer içki getirmişti. "Yeni kolyem. Aslında bir aile yadigarıdır, benden sonra ki gelinin hediyesi olmasını çok isterim." Dedi Kraliçe, Konu Vlad'ın ilgisini çekmiş olucak ki bize doğru döndü ve annesinin kolyesini inceledi. "O zaman gelecek olan kişi oldukça şanslı olmalı..."

Günümüz Romanya;

"Vlad ama bu annenin kolyesi." Dediğimde Vlad kafasıyla beni onayladı. "Ve annem bunun emin ellerde olmasını isterdi." Dedi. Güldüm biraz bekledikten sonra Vlad'ın boyununa sarıldım. Vermiş olduğu kolyeyi zamanında çok beğenmiştim ve bunu ona iletmiştim. Bu güne kadar unutmamış olması beni oldukça duygulandırmıştı..

******

Kahvaltı sonrasında Vlad ile birlikte evden ayrılmış bana olan süprizi görmek için yola çıkmıştık.

Araba ile geçtiğimiz patika yollar bana oldukça tanıdık geliyordu ama asla hatırlayamıyordum. "Vlad ben buraları biliyorum ama hatırlayamıyorum.." dediğimde Vlad yoldan gözünü ufakta olsa ayırdı ve bacağımın üzerinde olan elimi tutup dudaklarına götürdü. "Sakin ol birazdan orada olacağız." Dediğinde ona cevap vermedim ve tuttuğu elimi biraz daha sıkıp yolu izlemeye koyuldum.

Sessiz geçen süreler sonunda Vlad arabayı sık ağaçların olduğu bir yere park etmişti. Bana bakıp "Senden bir kaç dakikalığına gözlerini kapatmanı ve bana güvenmeni istiyorum." Dedi. Gözlerimi kapatmak istemesemde dediğini yapıp gözlerimi kapattıp ve Vlad'ın elimi tutarak yavaş adımlarla onu takip ettim.

"Gözlerini aç lütfen." Vlad'ın komuduyla gözlerimi açtığımda dilim tutulmak üzereydi. Karşımda gördüğüm manzara gözlerimin dolmasına sebep olmuştu.

Etrafımız lale tarlasıydı ve önümüzde bütün ihtişamı ile Romanya manzarası duruyordu. Ama en önemli olan detay Vlad ile eski hayatımızda gizlice buluştuğumuz ve ilk öpüştüğümüz ağacın ve yerin burası olmasıydı. Vlad'a doğru döndüğümde elinde nerden aldığını bilmediğim lale buketi vardı ve bana şevkatle bakıyordu..

"Beğendin mi?" Diye sordğunda gözyaşlarımı tutamamıştım ve sadece başımı evet anlamında sallamıştım. Vlad ağladığımı görünce bana sıkıca sarıldı ve birlikte bizim için hazırlattığı masaya doğru yürüdük.

Hazırlattığı masada genel olarak benim sevdiğim yemekler tatlılar ve içkiler vardı.

Oturmama yardım etti ve sevdiğim içki şişesini açıp bardağıma doldurdu. Karşıma geçip oturduğunda

"Sana 570 yıl önce verdiğim sözü tutmak istiyorum Laya." Dedi...

İyi okumalar arkadaşlar.

Sizce Vlad laya'ya nasıl bir söz vermiş olmalı ve sizce bundan sonrası nasıl olacak?

DRAKULA  "Bir aşk hikayesi -2-"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin