James gözlerini hastane kanadında açtı. Neden burada olduğunu anlayamazken baş ağrısı ona her şeyi hatırlattı.
Yanındaki sandalyede oturan, korkudan perişan olmuş annesine ve babasına baktı. Bakışlarını çevirdiğinde kardeşlerini gördü. Lily'nin gözleri ağlamaktan kıpkırmızı hale gelmişti. Albus ise korkudan bembeyaz kesilmişti. Bir yandan da, sakin kalmaya çalışarak kardeşini teselli ediyordu.
Rose, Hugo, Hermione, ve Ron'da oradaydı. Harry'nin haberi ile hemen gelmişlerdi. Hufflepuff kaptanı ve vurucusu Robertson, en arkada durmuş, James'i izliyordu. Madam Pomfrey çekildikten sonra Scorpius'un yanında Draco Malfoy'u gördüğünde gözlerini kıstı.
"Parmağımı takip et." dedi Madam Pomfrey. James bakışlarını Pomfrey'nin parmağına çevirdi, aynı anda sordu. "Bana ne oldu?"
Ginny elini tuttu. "Düştün." dedi alçak sesle. James cevap vermeyince Albus araya girerek devam etti.
3 saat önce;
Harry, James'in süpürgeden düşüşünü adeta ağır çekimde izledi. Oğlunun korku dolu bağırışını duyduğu an, etrafındaki her ses gerçekliğini kaybetmişti. Sanki bir sandalyeye bağlıymış gibi öylece izliyordu.
Arkasından gelen tanıdık bir ses onu gerçekliğe döndürdü. "ARESTO MOMENTUM!" kelimeleri Draco Malfoy'un ağzından döküldüğünde James havada aniden yavaşladı ve süzüllürcesine yere düştü.
Harry arkasına döndüğünde Draco'yu gördü. Harry ona minnettarca baktığında Draco "Önemli değil." dedi.
XXX
James gözlerini Draco'ya çevirdi. Güçsüz bir sesle "Teşekkür ederim." dedi. Draco, hafifçe başını sallayarak konuştu. "İyi olmana sevindim."
Madam Pomfrey beklendiği gibi sinirle konuşmaya başladı. "Eğer hikayeleriniz sona erdiyse hastamı yalnız bırakın. Metrelerce yukarıdan İKİNCİ KEZ düşen birisinin dinlenmesi lazım. Potterlar; ikinizde dışarı."
Cümlesinin sonunda Lily ve Albus'a kaşlarını çatarak bakmış ve herkesi hastane kanadından göndermişti. Sonunda James'e uyku iksirini içirdikten sonra uykuya dalışını izledi. İsmini aldığı kişilerin kopyasıydı.
XXX
"Korkunçtu, bunun bir daha olacağı aklıma bile gelmezdi." dedi Rose kardeşinin yanına otururken. Albus sakince konuştu. "En azından bu sefer yüzüne gelmedi. Ayrıca Scorpius'un babası oradaydı."
Rose önce Albus'a, sonra boşluğa doğru bakan Lily'e, asasının ucu ile toprağı eşeleyen Hugo'ya ve sessizce oturan Scorpius'a baktı. Tekrardan bakışlarını Albus'a çevirdikten sonra konuştu.
"Nasıl bu kadar sakin olabiliyorsun? Abin ikinci kez ölümden döndü ve sen umurunda değilmiş gibi davranıyorsun! Sana inanamıyorum."
Bunun üzerine Albus başını Rose'a çevirdi. Hugo ablasına bakarken Lily ve Scorpius aynı anda Albus'a döndü. Gerginlik artarken Hugo hafifçe Rose'un koluna dokununca Rose omuzunu silkerek kardeşinden kurtuldu. Albus sakin kalmaya çalışarak derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.
"Üzüldüğümü göstermek zorunda değilim. Ayrıca sen umurumda olmadığını mı söylüyorsun? Gerçekten ne yaşadığını iyi biliyormuş gibi konuşma, anlatmamı da bekleme. Birilerine bir şey yaptırmak için o kibirli dilini kullanıyor olabilirsin ama bana karşı işe yaramaz. Sakın tek kelime daha etme, o zaman hiçbir şey düzelmez."
Albus konuşmasının sonunda arkasını dönerek uzaklaştı. Scorpius yanına gitmek için ayağa kalktığında Lily onu elinden tutarak durdurdu. Scorpius Lily'e döndüğünde, Lily "Yalnız bırak." dercesine başını salladı. Scorpius onaylarcasına hafifçe başını salladığında elleri ayrıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Scorily - Yıllar Sonra
FanfictionHarry Hermione ve Ron, yeni hayatlarında huzurlu bir şekilde yaşamaktaydı. Ta ki, çocukları geçmişin intikamını almak için geri dönen birisiyle yüzleşmek zorunda kalana kadar...