Harry, Louis'nin numarasını aldığını söylediğinde, Liam resmen mutluluktan kendinden geçmişti."Dostum, bu harika!" Sırıtarak söyledi. "Ve Niall, Louis'yi ortaya çıkardı."
"Ne?" Harry başını eğdi, kafası karışmıştı. "Dinle. Niall bilerek Louis'nin sana numarasını vermesini sağladı. Niall'ın çılgın gibi güldüğünü söylüyordun, değil mi? Ve Louis kızarıyordu. Bu da demek ki Louis senden hoşlanıyor ve Niall bunu biliyordu, bunu da Louis'nin numarasını vermek için bir fırsat olarak gördü." Liam açıkladı.
"Saçmalama," Harry kalp atışları hızlanırken söyledi. "Louis benden hoşlanıyor olamaz."
"Neden olmasın? Harry, sen popüler bir çocuksun ve gayet de yakışıklısın. Eğer Louis senden hoşlanıyorsa çok da büyük bir sürpriz olmaz, çünkü okulda senden hoşlanan bir sürü insan var." Liam sırıttı. "Bunlara ve Niall'ın davranışlarına bakarak, Louis büyük ihtimalle senden hoşlanıyor."
Harry kızardı. "A-ama o çok mükemmel. Eğer bir gün birisinden hoşlanacak olsaydı, benden çok daha iyi birilerinden hoşlanırdı."
Liam gözlerini devirdi. "Senin kendine güvenin nerede? Her neyse, sana söylüyorum, Louis Tomlinson senden hoşlanıyor."
*****
Günün geri kalanında, Harry, Louis'nin ona karşı bir şeyler hissedip hissetmediği hakkında içinde tartışıp durdu. Eğer hissediyorsa, neden sürekli kızarıp utandığını, Harry'nin gözlerine bakamadığını açıklardı. Ama yine de - Louis aşırı utangaç bir insandı ve belki tanımadığı herkesle göz göze gelince utanıyordu.
Ve Niall - belki de Niall sadece Louis'nin daha sosyal biri olmasını istiyordu ve Harry'nin numarasını almasının iyi bir başlangıç olacağını düşünmüştü. Ne de olsa -Harry'nin, okulun sosyal ve altın çocuğu olmak gibi bir ünü vardı.
Ama -ya eğer? Ya eğer Louis gerçekten Harry'den hoşlanıyorsa? Harry bu düşüncenin altında eridi. Hayallerinin gerçek olması demekti -Harry'ye Louis ile çıkmak için bir fırsatın olması.
Louis'yle sevgili olmak. Harry koridorda yürürken, bu düşünceye kızarıp sersem sersem gülüyordu.
Sonra Louis ve Chris'i konuşurlarken gördü.
Harry aşırı sinirlendi. Chris Daxter kimdi ki Louis'yle konuşuyordu? Ama Louis'nin yüzünü gördüğünde, kalbinin içine battığını hissetti.
Louis kızarıyordu. Aynı utanmış tatlı suratıyla, Harry'le göz göze geldiği ifadeyle bakıyordu.
En kötüsü ise, Louis, Chris'le konuşurken kızarıyordu. Yani Louis, kesinlikle Harry'den hoşlanmıyordu -büyük ihtimalle Chris'ten hoşlanıyordu.
Harry, karşı konulamaz bir hayalkırıklığıyla vurulduğunu hissetti. Dolabına doğru zorlanarak yürüdü ve dolabını açtı, kitaplarını içeri ittirdikten sonra iç çekti ve çarparak kapağı kapattı. Yani, Louis'nin ondan hoşlanmasını beklediği için değil de... Ama -işte- Harry sadece gerçek olmasını istemişti. Şimdi ise olmadığı aşırı belliydi, Liam'ın en başta aklına böyle bir fikir sokmamış olmasını diledi.
Liam, Harry'nin huysuz suratını gördüğünde, sordu. "Sorun ne?"
Harry koridorda gördüklerini anlattı, Liam dudağını ısırdı. Hala Louis'nin Harry'den hoşlandığını düşünüyordu ama Louis'nin Chris'e kızarmasının nedenini açıklayamadı.
"Umudunu kaybetme, Harry." Liam söyledi. "Gerçekten, bilemezsin."
Ama Harry çoktan bütün umudunu kaybetmişti. Louis; mükemmel, güzel, zeki çocuk, ondan asla hoşlanmayacaktı, arkadaş veya başka bir şey olarak...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love me, please? (Türkçe Çeviri)
FanfictionKıvırcık çocuk okulda popüler, herkes tarafından sevilen ve hayatından keyif alan biriydi. Mavi gözlü çocuk ise sessiz, utangaç ama bir o kadar da mükemmeldi ki kıvırcık çocuk ona çok ciddi bir şekilde aşık olmuştu. Ortada tek bir problem vardı, bu...