Yaklaşık bir saattir bunu kimin yapmış olma olasılığı üzerinde duruyorduk. Herkesten birden fazla isim çıkmıştı ancak hiçbirinde karar kılamamıştık. Çünkü hiçbiri bunu yapacak cesarete sahip değildi.
Herkes bir köşeye dağılmış hal çare ararken ben koltukta oturmuş sigara içiyordum. Ozan babasının masasına geçmiş son zamanlardaki evraklarda sorun teşkil edebilecek bir şey var mı onu kontrol ediyordu. Nesli ve Kenan hararetli bir şekilde orta masada tartışırken Miray telefonda konuşuyordu.
10 dakika geçmesine rağmen herkes aynı durumdaydı. Bense duvarla bakışıp kara kara düşünüyordum. Dikkatimi dağıtan şey önümdeki masanın üzerinde duran telefonun titremesiydi. Benim değil Ozanın telefonuydu. Kilit ekranında belki de son 3 yıldır kaldırmadığı ikimizin fotoğrafı vardı. Ben Ozanın arkasında uyurken o telefonu biraz yukarı kaldırmış ve ikimizinde fotoğrafta gözükmesini sağlamıştı.
Sms'den gelen mesaja gözüm kaymıştı. Bilinmeyen bir numaradandı.
0536***:Madem ki bütün sırlar ortaya çıkıyor. Cemil Beyimiz öyle istiyor öyleyse ortaya çıkaralım. Ozan,hiç Cemil'in neden Leyan'a daha fazla güvendiğini düşündün mü? Bizce düşünmelisin. İyi günler Kenanın oğlu.
Okuduğum mesajla telefonu hemen elime aldım. Ozan bunu okursa her şey daha kötü olabilirdi. Mesajı silip numarayı hemen kendi telefonuma geçirdim. Ozanın görmemisine dikkat ederek telefonu tekrar geri yerine koyup numaraya mesaj attım.
Siz:Kim olduğunu bilmiyorum ama Araf'ı bildiğini varsayıyorum. 20 dakika sonra Arafta buluşalım.
Buluşma mesajı atmıştım ve kimsenin haberi yoktu. Çünkü özellikle Ozanın haberi olsa beni asla yollamazdı. Zaten gelip gelmeyeceği bile belli değildi. Telefonumu cebime hızlı bir şekilde koyduktan sonra koltuktan kalktım.
"Ben çıkıyorum. Bir gelişme olursa ararsınız." Dedim kapıya yönelirken.
"Nereye Leyan." Diye sordu Ozan gecikmeden.
"Eve gidip duşa gireceğim. Bunun için de mi hesap vereyim." Kısa bir süre gözlerime baktı anlamsız bir şekilde.
"İyi tamam Dağhan'ı yanına al."
Kafamı sallayıp odadan çıktım. Dağhan uzun süredir benimle olan korumaydı. Benden sorumluydu kısacası,o olmadan bir yere gidemiyordum.
Evden dışarı çıkarken Dağhan'ı aradım.
"Efendim Leyan Hanım."
"Dağhan Cemil'in evinin önünde bekliyorum. Hemen gel buraya."
Dağhan onaylayıp telefonu kapattıktan bir 10 dakika sonra şoförle beraber sedan tarzı siyah bir arabayla beraber geldi. Vakit kaybetmeden arabaya bindim.
"Benim eve gidiyoruz." Dedim kısaca.
Eve vardığımızda Dağhan benimle beraber içeri girdi. Daha doğrusu ben teklif etmiştim. Mutfağa gitmesini söyleyip ben yatak odama geçtim.
Cemil kadar büyük bir evim yoktu. Tek katlı müstakil, gösterişsiz bir evdi. Gösterişsiz olmasının yanı sıra oldukça güvenliydi. Güvenli olmak zorundaydık da zaten.
Duştan çıktıktan sonra üzerime siyah bir tişört altımada siyah bir jean pantolon giymiştim. Annemin çocukken aldığı kedili kolyeyide boynuma takıp nemli saçlarımla mutfağa geçtim.
Yaklaşık 5 dakikam olduğunu gördükten sonra Dağhanı alıp yola koyulduk.
"Dağhan son kez söylüyorum bak Ozanın ya da bir başkasının Araf'a gittiğimden haberi olmayacak." Dedim uyarırcasına.
"Fakat Leyan Hanım nasıl olacak o iş? Size bir şey olursa Ozan Beye nasıl hesap veririm. Duyarsa öldürür beni."
"Saçmalama Dağhan,Cemil'e sormadan bir bok yapamaz. Şuan Cemil'de ortalıkta olmadığına göre bir sorun yok diye düşünüyorum." Dağhan bir süre düşündü söylediklerimin üstüne.
"Tamam ama ben de geleceğim seninle."
"Bana şart mı koşuyorsun?"
"Benim hayatım tehlikedeyse ki kendimi siktir ediyorum senin hayatın tehlikedeyse elbette ki şart koşuyorum. Ha dersen ki kabul etmiyorum Ozanı arayabilirim." Dedi telefonu göstererek.
"Bir de tehdit ediyorsun." Bir süre düşünür gibi yaptım. Aslında biraz haklılık payı vardı o yüzden benimle gelmesi problem olmayacak gibiydi.
"Tamam istediğin gibi olsun. Ama orada yaptığım hiçbir şeye karışmıyorsun." Diye uyardıktan sonra yalnızca kafasını sallamakla yetindi.
Araf,pek çok kişinin bilmediği ancak bilenlerin ise Türkiye'nin ekonomisinin ellerinde olan insanlarla doluydu. Hepsi iş insanı aynı zamanda bunun arkasına sığınan yeraltının en önemli insanlarıydı. Arafın iki tarafı vardı. Bir tarafı Cehennemdi; ciddi meselelerin görüşüldüğü,durumların analiz edildiği ve yalnızca önemli kişilerin girebildiği şifreli bir yerdi. Diğer tarafsa Cennetti; Cehennemdeki işlerin üstünü örtmek istercesine yapılan clup kısmıydı. Ben elbette ki clup tarafına gidecektim çünkü gelecek kişiler Cehenneme gidecek kadar yetkin değillerdi muhtemelen.
Dağhan ile birlikte clup'ın bar kısmına geçip kendimize birer viski söyleyip beklemeye başlamıştık. Bilinmeyen numaradan ne bir mesaj gelmişti ne de 10 dakikadır yanımıza birisi gelmişti. Beklemekten vazgeçmek üzereyken kapıdan 4 kişi girdi. Dikkatimi çekmişti çünkü içeri girdikleri anda herkes onlar hakkında konuşmaya başlamıştı.
"Yeraltında önemli bir insandan bahsediyorlar son zamanlarda. Kod adı Ateşmiş. 48 yaşında olduğunu biliyorum. Ama hakkında o kadar az şey biliniyor ki adam nasıl bu kadar gizli kaldı anlamıyorum." Dağhan bana bunları anlatırken içeri giren 3 kız 1 erkek bize doğru gelemeye başlamıştı.
Bakışlarından onlar olduğunu anlamıştım. Yanımıza gelip hemen sağ tarafımdaki bar sandalyelerine dizilmişlerdi. Erkek olan kirli sakallı simsiyah saçları ve gözleri olan birisiydi. Ve oldukça yakışıklıydı. Bakışlarım yüzünde gezinirken o da aynı şekil bana bakıyordu.
"Anlatın bakalım,Cemil nerde? Sabahtan beri bu kadar saçmalamanız neden? Kısacası karın ağrınızın sebebi ne?" Diye sakince sordum.
"Önce bir tanışsaydık ya ne bu acele?" Dedikten sonra güldü sarışın kız. Saçları sapsarı ve kıvır kıvırdı. Beline kadar gelen saçları dikkat çekiyordu. Yanındaki kızlar onun aksine kısa saçlı, omuzlarında kesmişlerdi. Birisi kızıl saçlı birisi ise siyah saçlıydı.
"Murat misafirlerime de birer viski ver bakalım. Nasılsa daha burdayız." Dedim sinirli sayılabilecek bir tonda.
"Elbette burdayız. Adım Akif Ali bu arada. Memnun oldum Leyan hanım." Dedi ses tonunu belli etmek istercesine.
"Güneş." Dedi sarı saçlı kızı işaret edip.
"Gece." Siyah saçlarından belliydi zaten Gece gibi olduğu.
"Bu da Alara." Herkes memnun olduğunu belli edercesine kafasını salladı.
"Ben pek memnun olmadım. Cemil'i en kısa sürede bize teslim etmenizi istiyorum. Aksi halde olacak şeyler hiç hoş olmaz." Dedim sakince. Dediklerimden sonra kafasına viskiyi diken Akif Ali simsiyah gözleriyle uzunca baktı gözlerime.
"Üzgünüm Leyan Hanım ama siz şuanda olmanız gereken tarafı tehdit ediyorsunuz. Gerçekleri öğrendikten sonra yine bizi tehdit edecekmisiniz acaba çok merak ediyorum." Dedi Akif Ali.
"Bakın Akif Bey. Sabahtan beri saçma sapan şeyler söyleyip duruyorsunuz. Ozan zaten yazdığınız mesajı görmedi ben sildim mesajları. Size söylüyorum işleri zorlaştırmadan Cemil'i bize teslim edin."
"Baban yangında ölmüştü değil mi Leyan?" Dedi Akif.
"Sormak istiyorum da neden sürekli babamdan bahsediyorsunuz." Dedim sert bir şekilde.
"Şuan da babanızın emirlerine karşı çıktığınız için olabilir mi?" Dedi Akif. Ve son duyduğum söz buydu.