Cursed Forest, Bangtanpink.

0.1

"Jennie, duydun mu? Şu lanetli ormana geziye gidiyormuşuz."

Jennie burnunun dibindeki Jisoo'ya bezgin bakışlar atıp dirseğiyle onu itti ve kendinden uzaklaşmasını sağladı. "Biliyorum Jisoo, bu tam olarak yirmi birinci söyleyişin." Jisoo Jennie'ye "İşsiz misin?" bakışları attıktan sonra "Oha, saydın mı?" diye sordu gözlerini pörtleterek. Jennie de omuz silkerek günlüğünü yazmaya devam etmeye koyuldu.

Jisoo önündeki günlüğü birden alıp koşmaya başlayınca afalladı ve Jisoo'nun günlüğünde yazanları dört bir yana duyuracağını anlaması için birkaç saniye geçmesi gerekti. Hemen Jisoo'nun peşine takılıp "Jisoo, ver o günlüğü hemen!" dedi ama tabii ki de bu sözler hiçbir fayda etmedi. Jennie koşarak köşeyi dönünce Jisoo'nun gözden kaybolduğunu gördü.

Artık yapacak bir şey kalmamıştı, içinden sessizce küfredip olacakları beklemeye başladı. Koridorun duvarına yaslanıp beklemeye başladı. Daha bir dakika bile geçmemişti ki Rosé'nin koşarak ona doğru geldiğini gördü. "Nasılsın Jennie?" dedi Rosé soluk soluğa. Jennie de ona "İyiyim Roseanne, sen nasılsın?" diye cevap verdi. Rosé Jennie'nin duvara yaslanmış beklemesine şaşırmış gibiydi. "Neden duvara yaslanmış öylece duruyorsun Jennie?" diye sorunca Jennie de "Jisoo'nun yapacaklarını bekliyorum." cevabını yapıştırdı.

Tam da o anda Jennie'nin yaslandığı duvarın üstündeki megafondan kulak kanatan bir ses geldi: "JENNIEEEE!" Jennie bu sesi hemen tanımıştı tabii ki. Demek Jisoo okul mikrofonunu ele geçirmiş, günlüğündekileri tüm okula duyurmayı planlıyordu. Rosé tenis maçı izler gibi bir Jennie'ye, bir megafona bakıyordu, hiçbir şey anlamadığı yüzünden belliydi. Jennie iç çekip her şeyi Rosé'ye anlattı. Jennie anlatmayı bitirince Rosé resmen afallamıştı. "İyi de böyle bir şey yaparsa disipline gider." Jennie omuz silkerek "Jisoo'nun umrunda mı sanki?" dedi. 

Rosé'nin en büyük korkusuydu disipline gitmek. Öğretmenden azar yiyebilirdi, ebeveynleri okula çağırılabilirdi, müdürden nutuk işitebilirdi ancak disipline asla ama asla gidemezdi. Kimse Rosé'nin bu disiplin korkusunun neyden kaynaklandığını çözememişti.

Onlar uzun uzun konuşurken megafonlardan kâğıt hışırtıları geliyordu. Anlaşılan Jisoo günlükteki en can alıcı noktayı bulmaya çalışıyordu. Kâğıt hışırtıları biraz daha geldikten sonra bir anda kesildi ve kısık bir kıkırdama duyuldu. Jennie bir anda ne olduğunu anladı ve adeta başından aşağı buzlu sular döküldü. Hızla müdürün odasına doğru koşmaya başladı ve sonunda vardığında kapının kilitli olduğunu gördü. Bu sefer yüksek sesle küfretti ve kapıya asıldı. İçeriden gelen kıkırdamaları duyabiliyordu.

Ancak tam o anda aklına harikulade bir fikir geldi, saatine göre müdürün şimdi gelmiş olması gerekiyordu. Hemen en üst kattaki pencereden bakıp müdürün gelip gelmediğini kontrol etti. İşte müdürün arabası oradaydı! Jennie jet hızıyla merdivenlerden inmeye başladı. Bahçe kapısını ulaştığında nefes nefese kalmıştı, ancak biraz daha beklerse Jisoo bütün sırlarını ifşa edecekti. Nefes nefese, arabasından inen müdürün yanına gitti ve "Öğretmenim, Jisoo okul mikrofonunu ele geçirdi." dedi bir solukta. Müdür bunu duyunca gözleri kocaman açıldı ve ondan beklenmeyecek bir hızda okula doğru koşmaya başladı.

Müdürün odasına vardıklarında müdür yanında taşıdığı yedek anahtarıyla kapıyı açtı ve sonunda Jisoo... Ancak durun bir dakika, odada kimse yoktu. Jennie'nin ağzı bir karış açılırken müdür de sinirden köpürüyordu. "Jennie!" diye bağırdı ona dönerek. "Öğle teneffüsünde ilk iş odama geliyorsun, anlaşıldı mı?" Jennie utançtan başını aşağı eğerek "Peki öğretmenim." dedi ve koşarak oradan uzaklaştı.

Jisoo'dan kesinlikle intikamını alacaktı, ancak önce müdüre bir açıklama yapması gerekiyordu. İçinden Jisoo'ya söverek yavaş yavaş sınıfa doğru yürüdü. Sınıftan içeri girer girmez en ön sırada oturan ve sessizce kıkırdayan Lisa ve jisoo'yu gördü. Onların önünden geçerken Jisoo'ya kızgın bir bakış attı, Jisoo ise ona dilini çıkararak cevap verdi.