Bölüm 13.

925 155 107
                                    

Seni çok özlüyorum, Ranpo.

Elimi tut.

Kurtar beni burdan.

Dayanamıyorum artık.

Biliyorum, sen de iyi hissetmiyorsun.

Poe intihar edecek.

Eğer o intihar ederse ben de yok olacağım.

Sonsuz bir sessizlik.

Bunu kaldırabilecek misin, Ranpo?

Ranpo uykusundan soluk soluğa bir şekilde uyandı. Tüm vücudu ter içindeydi ve nefes almakta güçlük çekiyordu. Rüyasında kapkaranlık bir odadaydı ve odanın her yerinde Edgar'ın daha önce hiç işitmediği hüzünlü sesi yankılanıyordu. Çaresiz gibiydi.

" Rüya, sadece rüya.. "

Rüya olduğunu söyleyerek kendisini avutsa da fazla gerçekçiydi sanki. Poe'nun intihar edeceğini söylüyordu. Bu gerçek olabilir miydi?

" Hayır, hayır gerçek olamaz. Poe bunu yapmaz kendine. "

Yutkundu. Kendini kandırmaya çalışıyordu. En son görüşmelerinin üzerine 3 gün geçmişti ve Poe berbat haldeydi. Benzi atmış, zayıflamıştı. Aklına Poe'nun bu hâli geldiğinde Ranpo'nun tüm bedeni korkuyla titredi. Ardından böyle olmayacağını sayıklayarak yataktan hışımla kalkıp odasından çıktı. Saatin kaç olduğunu bilmiyordu, umrunda da değildi. Gecenin bir yarısı olduğunu biliyordu sadece.

Poe'nun evine doğru sürmeye başladı arabasını. O an arabanın saati gözüne ilişmişti. Gece 3:54.

Arabayı büyük evin bahçesine gelişigüzel park ettikten sonra kapıyı açarak indi. Kapıya doğru hızlı adımlarla ilerlerken ne yapacağı hakkında hiçbir fikri yoktu aslında. Poe'nun iyi olup olmadığını kontrol etmek için geldiğini söylese, gecenin bu yarısı aptal olduğunu düşünecekti ebeveynleri. Gecenin bu saatinde gelmesinin hiçbir mantıklı sebebi olamazdı gerçi. Bu yüzden doğaçlama davranmaya karar vererek kapıya yöneldi. Tam zili çalacağı sırada, kulaklarına ilişen çığlık sesiyle tüm bedeni donakaldı.

Bir kadının acı dolu çığlığıydı bu. Evin sağ tarafındaki bahçeden geliyordu. Öylesine içten bir çığlıktı ki, bir süre parmağını dâhi oynatmadı. Ardından yeniden bir çığlık, ardından da bir feryat duydu.

" Poe! Bizi nasıl bırakırsın oğlum! "

Ranpo koşar adımlarla bahçeye giderken göreceği manzara karşısında titremeye başlamıştı bile. Kulaklarında dehşet bir uğultu vardı, gözlerini kırpamıyordu bile.

Yerde kanlar içinde yatan beden Poe'dan başkası değildi. Annesi de başına adeta yığılmış, çığlık çığlığa ağlıyordu.

Ranpo sessizce mırıldandı.

" Yetişemedim.. "

Ve gözünden ardı ardına yaşlar düşmeye başladı. Artık dizlerinin bağı çözülmüştü, ayakta duramadı ve yerle bir bütün oldu. Ardından yeniden sayıkladı.

" Özür dilerim, Poe.. "

Nefesinin kesildiğini hissediyordu. Her şeyin sorumlusu oydu.
Her şey bitmişti işte.
Her şey buraya kadardı.

.
.
.

------------

y/n: finale son bir 🥺

Rubin [ ranpoe ] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin