yirmi iki

10.2K 1.1K 302
                                    

lana del rey, love song

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

lana del rey, love song

🖼️

•Jeongguk•

Gözlerimi boş bir eve açmaktan nefret ediyordum.

Ayaklarımı sürüyerek girdiğim salonda Taehyung'a ait hiçbir iz yoktu; dün gece etrafa saçtığımız cips paketleri, kaseden dökülen patlamış mısır taneleri, bitmiş bira kutuları dahil her şey toplanmış, dün geceyi hatırlatan hiçbir detay yoktu.

Açık mutfağa girdiğimde dolabı açarak cam süt şişesini çıkardım, üst dolapların birinde bulunan Slytherin armasının bulunduğu siyah kupayı alarak kalan sütü boşalttım ve kafama diktim.

Kitaplığın hemen yanında bulunan yatağında uyumakta olan Yeontan seslerin ardından yanıma gelmiş, ayaklarımın etrafında dolanırken kupayı masanın üzerine bıraktım, eğilerek artık minik olmayan köpeği kollarımın arasına aldım.

Taehyung'un onu ilk sahiplendiği günü net bir şekilde hatırlıyordum, heyecanla beni aramış ve Yeontan'ı saatlerce anlatmıştı. O zaman dizi çekimi için Japonya'da olduğumdan minik köpek ile tanışmam neredeyse bir ay sonrasını bulmuştu ama babasına teşekkür etmem gerek, her gün elli tane fotoğraf ve videolar ile zaten onu görmeden tanımamı sağlamıştı.

Yeontan'ın mama ve su kabını kontrol ettiğimde hepsinin sabah doldurulmuş olduğunu gördüm, Taehyung tüm işleri hallederek evden çıkmış ve beni silik anılarla başbaşa bırakmıştı.

Bir süreye kadar zihnimin içinde her şey netti, The Notebook izlerken kanepeye yayılmış haldeydik ve ben ağlarken, Taehyung sadece bana bakarak gülüyordu.

Sonra hatırladıklarım değişiyordu, Taehyung'un dizlerine uzanıyordum ve o saçlarımı okşuyordu. Sakin anlardı ama şimdi düşünmek bile kalbimi yerinden çıkaracakmış gibi atmasına sebep oluyordu.

Yerimden doğrularak Yeontan'ın kollarımdan kaçmasına izin vererek banyoya ilerledim, elimi yüzümü yıkamam gerekiyordu.

"Seni hiç sevmesem de beni sevmeye devam eder misin?"

Dün gece Taehyung'a sorduğum sorunun anları zihnime düşerken parmaklarım tutunduğu levyeyi sıktı, o kadar aptaldım ki, nasıl ona böyle bir soru sorabilmiştim?

Taehyung sadece yüzüme bakarak omuz silkmiş ve bunları düşünmemem gerektiğini söylemişti. Bana karşı her zaman nazik, tatlı ve sevecen yaklaşırken ben nasıl hiçbir zaman ona aynı bu şekilde yaklaşamıyordum ve dudaklarımın arasından dökülenlerin onun kalbini kırmasına izin veriyordum?

Başıma giren ağrı gözlerimin kararmasına sebep olduğunda duraksadım, banyodan çıkarak ayaklarımı yeniden sürüyerek salona girdiğimde Taehyung'u mutfak tezgahının orada, poşetleri boşaltırken gördüm.

"Günaydın uykucu."

Ona ilerlerken söylediği gülmeme sebep oldu, "Günaydın." diyerek kollarımı arkadan ona doladım, karnında birleştirirken "İş yapmaya çabalıyorum, Jeongguk." dedi sitemle, buna aldırmayarak alnımı onun sırtına yasladım. Her gün spor salonuna giderek çalışıyor olmasının etkileri belirmeye başlamıştı, önceden yumuşak olan teni şimdi daha sıkıydı.

Ben ona sarılı haldeyken işini yapmaya çalışmanın zor olduğunun farkındaydım ama ondan bir an bile uzak kalmak, kalbimin acımasına sebep oluyordu. "Bir sorun mu var?" diye sordu kollarımın arasında dönerken, şimdi yüzü tam karşımdaydı.

Taehyung her zaman ikimiz içinde en dikkat çeken oluyordu; lisedeyken bile insanlar onun güzelliği hakkında konuşurlardı ve tam olarak ekranda olması gerektiğini söylerlerdi. İki cinsiyetteki insanları da kendine hayran bırakacak kadar güzeldi Taehyung, çift gözkapağı, esmer teni, burnundaki beni, bakışları ve gülümsediğinde yüzünde oluşan sıcaklık.

Ben insanlar için her zaman normaldim, bunu yüzüme söyleyen çok fazla insan da olmuştu ve biliyordum, kollarımın arasındaki bedenin sahip olduğu hiçbir şeye sahip olamayacaktım.

"Jeongguk."

Taehyung'un beni dürtüyor olduğunu artık canımı yakmasından anlayarak daldığım düşüncelerimden uzaklaştım, "İyi misin?" diye sordu, başımı sallarken kollarımı onun bedeninden çözerek uzaklaştım, "Çok açım, haydi bir şeyler hazırla!" diye bağırarak salona kaçtım, kendimi koltuğa bıraktım.

Kısa geçen sürenin ardından poşet seslerini duymam rahatlamamı sağladı, koltuğa uzanarak kendimi düşüncelerden uzaklaştırmaya çabaladım ama bu zordu. Taehyung'un beni sevdiğini kabullenmek her zaman çok zor olmuştu benim için, en yakın arkadaşken bile insanların Taehyung'un neden benim gibi biri ile arkadaş olduğuna dair sorgulamaları çok duymuştum.

İnsanlara göre asla nerede ne konuşmasını bilmeyen, haylaz, hiçbir şeyi umursamayan biri olarak, dünyanın en naif insanı ile yan yana olmam tuhaf görünebilirdi ama biz buyduk, zıtlıklarımız bizim için hiçbir zaman bir sorun oluşturmamıştı.

Taehyung aldığı çörekleri koyduğu tabakları orta sehpaya bırakmanın ardından mutfağa geri dönerken doğruldum, "Taehyung?" diye seslendim arkasından, kafası karımış bir yüz ifadesi ile bana bakarken gülümsedim. "Teşekkür ederim." diye mırıldandım, "Çörekler içinse canım çekti." dedi gülerek, omuz silkerek önüme döndüm ve bir tanesini alarak kocaman ısırdım.

Hamurun tadı çilek marmelatı ile dağılırken benim kahvemi ve kendisinin meyve suyunu da getirmenin ardından yanıma oturdu, bir tane çörek alarak kocaman ısırdı ve gülümsedi. Sıcak kahve boğazımı yaktı. Onun yanına taşındığımdan beri olduğum kişiden farklı hissediyordum, Taehyung her zaman bana iyi geliyordu.

Gece uyanmaları yoktu, birden gelen endişeler yoktu, ağlamalar yoktu.

Onun sadece başka odada uykuda olduğunu bilmek bile beni huzurlu biri haline getiriyordu.

Üçüncü çöreği ikiye ayırarak büyük kısmını ona verdim, kalan parçayı ağzıma atarak kahvemi bitirdim ve arkama yaslandım. Taehyung hala ilk çöreğini yemeye devam ederken "Biliyor musun?" diye sordum ona, gözlerini devirerek bana bakarken meyve suyu dolu kupayı ağzına götürdü.

"Sanırım sana aşık oluyorum."

🖼️🌈

kötü bir çeviri kitabı izlemeni veren düz yazım ile size iyi göz kanamaları diyorum sadece ama arada yazmam gerekiyor işte.

sweeter than fiction' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin