BÖLÜM 1
(Günümüz...)
Işıklar ile sarmalanmış bir odada yeşiller içindeki melekler, bir insanı daha onlara bahşedilen ilmin yardımıyla kurtarmaya çalışıyorlardı. Birlikte, uyum içinde hareket eden eller dışında odaklanılan hiçbir şey yoktu. İnsan yaşamının yaratılıştan sonraki mimarları sayılan bu meleklerin tek istedikleri ellerinin yetebildiği herkesi iyileştirmekti. Ayaz da bu ekibin içindeydi. Fakülteye babasının zoru ile girmiş sonrasında mesleğe gönül vermişti. Ellerindeki eldivenleri, üzerine giydiği yeşil önlüğü, kafasına taktığı kepi onun ruhuna sarıp sarmalanmışlardı. Tek istediği zoraki yaşatılan hayatında mutlu olduğu tek şeyi yapmak ve birilerinin onun aksine mutlu tebessümlere ev sahipliği yaptığını görmekti. Ekibin lideri, Ali Bey'in sesi duyuldu genç adamın gürültülü sessizliği içinde...
"Hastayı kapatıyoruz! Dikkatinizi verin... Yorgunsunuz biliyorum ama biraz daha sabredin!"
Yapılan son işlemlerin ardından Doktor Ayaz gözlerini karşısında duran, hem hocası hem de kayınpederi olan adama çevirdi. Yıllar önce kendisine öz amca gibi yakın gördüğü ve daha sonra aralarında görünmez duvarların yükseldiği yaşlı adam ona gözleri ışıldayarak bakıyordu. Oradaki gururu görmemek mümkün değildi.
"Tebrikler Ayaz! Başarılı bir operasyondu." Ali Beyin ses tonundaki övgü Ayaz'ı gülümsetti. "Hep böyle adil olmalıydın! Bana ve kızına karşı." diye gürledi içindeki ses. Elbette dışarıya yansıttıkları çok daha farklı sözler oldu.
"Teşekkürler hocam."
Ali Beyin verdiği baş selamının ardından ameliyathaneyi terk etti. Çıkmadan önce ekibine dönüp bir şeyler söylemeyi elbette ihmal etmedi. Taşıdığı ruh gereği soğuk olan odadan çıkıp ellerini yıkamak için adımlarını hızlandırdı. Omzunda hissettiği sıcak el adımlarının durmasına neden oldu. Bu duraksamanın uzun sürmesine izin vermeyecekti. Ellerini yıkarken bir yandan da dönüp umursamaz bir ifade ile hocasına baktı.
"Bir sorun mu var, hocam?" derken bir an önce gitmek ister gibi aceleci hareket ediyordu. Bu Ali Beyin gözünden kaçmamıştı. Ayaz'ın yanında yerini alıp o da ellerini yıkamaya başladı.
"Esel ile nasıl gidiyor?"
"Bunu sormak için biraz geç kalmadınız mı?" Ayaz gergin bir şekilde ellerini kurulayıp elindeki peçeteyi çöpe attı. Ellerini beline koyup az önce saygıyla yanıtladığı şimdi ise kayınpederi konumuna geçmiş yaşlı adama baktı. "Bir dört yıl kadar mesela..." dedikten sonra kapıdan çıkıp gitti.
Arkasına bakmadı ve orada kalanların ne halde olduklarını düşünmedi. Tıpkı o bunca karmaşanın içinde yitip giderken kimsenin dönüp ona bakmadığı gibi... Bitmiş bir adam gibi... Son anlarında intikamı düşleyen bir adam gibi... Daha çok karşılık beklediği adresin yanlış olduğunu fark etmeyen bir adam gibi...
*****
Koltuğunda biraz daha geriye yaslanıp, bedenini esnetmeye çalıştı. Zor bir ameliyat olmuştu. Yorgundu genç adam ama başarılı sonlanması yorgunluğunu azaltıyordu. Hasta yakınlarını düşündü. Haberi aldıklarında yüzlerindeki korkulu bakışların nasıl bir rahatlamaya dönüşeceğini hayal etti. Kalbinde bir yerde Yaratıcının onu unuttuğunu düşünen bu genç adam hastasının kısa sürede uyanması için sessiz bir dua geçirdi dudaklarından. Bir süre sonra masadan kalkıp odasındaki iki kişilik koltuğa uzanıp dinlenmeye çalıştı ama bedeni ona itaat etmiyordu. Derin bir nefes vererek ayağa kalktı. Başını kaşıyarak odasında göz gezdirdi.
"Eve gitmek en doğru tercih olacak sanırım." diyerek üzerindeki beyaz önlüğü çıkardı. Giysilerini değiştirip masasından birkaç dosya aldı. Gece yine uykusu gelmeyecek ve Ayaz boş boş oturarak ya da televizyon izleyerek vakit geçirmek istemeyecekti. En azından dosyaları ile vakit geçirebilirdi. Sonra kitaplığa dönüp birkaç kitap aldı. Evdeki kalın ansiklopedileri bile can sıkıntısı geçsin diye okumuştu. Ayaz bu gidişle ya filozof olacaktı, olmadı aklını kaçıracaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVDA RIHTIMI
General Fiction... Aşk yolunda yokluğu seç ey dost Yüzünde varlığın izi olan, insanoğlu değildir. ...