~8~

330 30 18
                                    

Dazai'nin ağladığını görmek çok acı vericiydi,

Fakat o herkesten güçlüydü. Geçmişte ailesi ile yaşadığı olaylara bakarsak bunu anlayabilirdik.

Yanına tekrardan gelmişti. Yarım kalan işinize devam edecektiniz. Ama sen bunu istemiyordun.

"Ah, Dazai yeter lütfen"

"Hadi ama alt tarafı intihar edeceğiz..."

"Alt tarafı mı? Hayatımız söz konusu farkında mısın?"

"Siz kadınları hiç anlayamıyorum. Chuuya'ya bu soruyu sorsaydım anında "Olur" derdi."

"Chuuya... bence dayağı yerdin."

"Tch, o cücenin beni dövmesi imkansız. İşin içinde yeteneği bile olsa...kendi yeteneğim ile üste çıkabilirim"

"Yeteneğin olmasa ne yapacaktın acaba? Bunu fazlasıyla merak ediyorum."

"Ah, neyse intihar işini tekrar erteleyebiliriz. Sonuçta o ip kopmaz. Onun yerine terasa çıkmaya ne dersin S/a?"

"Bak o olabilir."

Zaman daralıyordu. Azda olsa korkuyordun. İçinde bir his vardı, fakat ne olduğunu bilmiyordun. En çok Mizuno'dan şüpheleniyordun. O hazır mıydı? Ugh,Bunun bir önemi yok. Mori gitmesini söylediyse mutlaka bir bildiği vardı. Belkide bu görev, gücünü göstermesi için bir fırsattı.

Zaman ilerledikçe, saniyeler... dakikalar geçtikçe bu his derinleşiyordu. Dazai ile birlikte aşağıya inerek diğer Mafya üyelerine katıldınız.

Gitmeniz gereken binaya doğru yaklaşıyordunuz hepiniz simsiyah giyinmiştiniz. Gökdelen oldukça yüksekti, anlayacağınız binaya varmıştınız.

Kapıda sizi bekleyen takım elbiseli biri vardı. Sizi görür görmez konuşmaya başladı:

"Ah,siz Liman Mafyasının üyeleri olmalısınız, bu taraftan lütfen uzun bir asansör yolculuğuna hazır olun."

Adam sizi asansöre doğru yönlendirdi. 2-3 dakika sonra Aiko'nun odasının olduğu kata vardınız. Aiko sizi karşılamıştı.

"Zaman kaybetmemeliyiz dostlar. İyi dinleyin." Bu madde çoğu mafyanın, ajansın elde etmek istediği bir şey. Fakat devlet buna izin vermiyor."

"Belkide patronunuz söylemiştir ahırda saklanıyor bunun sebebi ise maddeyi elde etmek isteyenleri savunmasız tutup tuzaklarla hazırsız yakalamak ama tabiki biz bunun farkındayız."

Herkes pür dikkat dinliyotdu sende öyle. Aiko konuşmaya devam etti, yanılmıyorsan nasıl korunduğunu anlayacaktı.

"Ahırın yakınlarında yaklaşık 100-150 asker var fakat çok iyi saklanmışlar yakalanma ihtimaliniz çok yüksek."

*Dazai Aiko'nun sözünü keserek konuşmaya başlar.* "Peki biz bu maddeyi nasıl alacağız?"

Aiko bu soruya yanıt olarak: "Siz gitmeden önce çoktan işleri hallolmuş olacaktır. " dedi ve cam fanusun içinde saklandığını belirti.

Bu belgeler, bellekler, maddeler ve fazlası...Bu kadar önemliler miydi? Evet belkide öyleydi sonuçta herkes onları istiyordu.

Düşünmeye fırsat kalmadan çoktan yola koyulmuştunuz. Yol git gide ıssızlaşıyordu , ormandan geçiyordunuz bu normaldi. Fakat içinde biriken bu his geçmiyordu.

Tch,unutsana ahıra neredeyse varmıştınız Aiko'nun da  dediği gibi işleri siz gelmeden hallolmuştu , etrafta cesetler vardı, sırf ne olduğu belli olmayan bir madde için yüzlerce insan canından olmuştu.

Arabanın ani haraketi ile kendine gelmiştin. Silah seslerini duyduğunda arkana bakınmaya başladın.

Araba durmuştu, Chuuya kırmızı ayı arkasına alarak"Hadi hay hay bellek bizi bekler"dedi

Elinizde silah İlerliyordunuz,

*Aikoya dönersek*

Sadece sen girsen daha iyi olacaktı. Belki Mori izin vermezdi, bunu biliyordu çünkü aranızdaki bağın kopmasına izin vermeyeceği çok rahat belliydi ama başka çare yoktu gitmesi gereken S/a idi, yani sen.

Telsizden karıncalanmaya benzer bir ses geldiğini fark ettin. Aiko? Telsizi  açtın Aikonuz sözlerini duyduğunda gözlerin faltaşı gibi açılmıştı.

Dazai sana bakıyordu sanırım anlamıştı. Dazai konuşmaya başladı: "S/a zaman kaybetmeye gerek yok çoktan yeni ekipler göndermişlerdir içeri gir."dedi.

Koşarak ahırın yanına gittin. Kapıyı açacaktın fakat bir gariplik yok muydu? Çok kolay açılmıştı. Derin bir nefes aldın sanki her şey tekrarlanıyor gibiydi.
Huh, elinde fırsat vardı kullanman gerekiyordu, hızlandın. İçeriye girdin. Silah sesleri yoğunlaşmıştı.

Sen içeriye girer girmez kulağında bir uğultu hissetin. Bir süre sonra uğultu yankıya dönüştü, aynen şöyle diyordu:

"İzinsiz giriş algılandı güvenlik sistemi başlatılıyor son 30 saniye."

Hızlı olman gerekiyordu 30 saniyede ne yapabilirdin ki ? Lazerlerin gelme ihtimali çok yüksekti cam fanusun içindeki belleği alman gerekiyordu.

Camın olduğu yere doğru koştun tahminlerin doğruydu lazerler gelmişti, elindeki silahla fanusu kırdın belleği aldığın anda silah sesleri daha da yükselmeye başladı.

Öbürleri yeni gelen ekipleri oyalıyordu, katliamdan farkı yoktu.

Ne yapabileceğini düşünürken sonunun geldiğini anlamıştın fakat bir anda karanlık olan oda aydınlanmıştı lazerler gitmiş, köşelerde tuzak şeklinde bulunan silahlar imha olmuştu.

Kapının ardından daha parlak bir ışık süzüldü gelen Mizuno'ydu.  Ona doğru koştun. Yere yığılmıştı Mizuno'nun yanına gittin O ölmüş müydü? Hayır bu kadar hızlı olamazdı elini uzattın, kafasını kucağına koydun.

Başına giren ağrı ile gözlerin yavaş yavaş kapanıyordu. Son duyduğun şey silah sesi ve Akutagawanın Dazai-san diyerek bağırmasıydı. Elindeki elmas yavaş yavaş kayıyordu.

Gözlerin tamamen kapandığında sende onun gibi yere yığıldın.

~~~~~~~~~~
Bu bölüm çok karışık oldu farkındayım😔😔😔...

~Memories~ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin