09

5.1K 125 91
                                    

Yıl dönümünüz için hazırlık yapmışlardır ama sen unutmuşsundur;

Eren: Sen gelmeden önce heyecanlı bir şekilde salonu hazırlamaya başlamıştı. Birlikte izleyebileceğiniz filmler, içine girip sarılarak oturabileceğiniz battaniyeler...
Her şey neredeyse tamamlanmıştı. Şimdi geriye seni beklemek kalıyordu. Kapıdan içeri girdiğini görünce ayaklanarak yanına geldi. Onun bu hâlini görünce bir şeyler olduğunu anlaman zor olmamıştı.

- “Eren, benim kaçırdığım bir durum mu var?”

Senin bugünü unutmuş olman keyfinin kaçmasına yetmişti. Üstelik memnuniyetsizliğini saklama gereğinde de bulunmuyordu.

“Gerçekten unuttuğuna inanamıyorum.”

O az önceki mutlu ve heyecanlı hâli yok olmuştu. Yanından uzaklaşarak hazırladıklarını toplamaya başladı.

Mikasa: İkiniz için kendi elleriyle bir sürü yiyecek hazırlamıştı. Normalde sakin olan o her an gelebilme ihtimaline karşı oldukça sabırsız ve telaşlıydı. Eve girdiğin zaman onun bu hâline karşı ağzını kapatmakta zorlandın. Mikasa bu kadar şaşırmana bir anlam verememişti.

“Eee oturmayacak mısın?”

Hâlâ ne olduğunu anlayamamıştın.

- “Ne bu hazırlık?”

Bunu sorduğun an düşüncelerinde haklı olduğunu anladı. En özel anlarınızdan birini unutmuştun. Gözlerini senden kaçırarak ekledi:

“Sen ye, ben içeride olacağım.”

Armin: O her şeyin mükemmel olması için bütün gün hazırlık yapmıştı. Yeri beyaz mumlarla donatmış, oturabilmeniz için minderler hazırlamış ve okyanus kenarındaymış gibi hissetmeniz için de odayı kokularla kaplamıştı.  Hazırlıklarını gördüğün an Armin'e şaşırmadan edemedin.

- “Vayy ne için bunca hazırlık?”

Sorun karşısında afalladı ve hiç istemese de unutmuş olma ihtimalin aklına geldi. Gözlerinin dolmasını senden gizleyebilmek için başını eğerek konuşuyordu.

“Yoğun olduğundan dolayı unutabileceğini anlıyorum ama bugün benim için özel bir gündü. Senin için de özel olmasını isterdim.”

Üzgün yüzünü saklaması gerektiğini unutarak minderlere çöktü.

Ymir: O daha çok rahat biriydi ama şu an kendini oldukça heyecanlı hissediyordu. Üstüne yakıştığını düşündüğü bir elbise giymiş, kutlama yapmak için seni bekliyordu. Kendi kendine volta atarken biraz sakinleşmesi gerektiğini kendine durmadan hatırlatıyordu. Nihayet kapı kapanma sesini duymuştu. Hızlı adımlarla yanına geldi.

“Ahh nihayet geldin.”

Hareketlerinden hiçbir şey anlamamıştın.

- “Neden böyle giyindin, yoksa özel bir gün mü?”

Duyduğunun doğru olduğunu anladığında kendine kızmaktan başka çaresi yoktu. Bu tarihe fazla anlam yüklemişti. Suçun sende değil de bunu çok ciddiye alan kendisinde olduğunu düşünüyordu.

Levi: Hoş bir takım elbise giymiş senin bir an önce gelmeni bekliyordu. Zaman geçtikçe bu velet nerede kaldı diye düşünmekten kendini alıkoyamadı.
Sonunda içeri girdiğin an konuşmaya başlamıştı.

“Hemen hazırlan. Rezervasyon yaptığım yere geç kalmak istemiyorum.”

Bir şeyler kaçırdığını fark ederek onun yüzüne anlamıyormuş gibi baktın.

- “Neden yaptırdın?”

Sorunla birlikte gülümsemesi, hafif de olsa, solup gitti. Sessizliğini bir müddet daha korumuştu. Sonra daha fazla beklemeyerek ceketini koltuğun üzerine bıraktı.

“Saçma bir düşünceydi. Unut gitsin.”

Sana bugünü asla hatırlatma zahmetine bile girmedi. Günün sonunda anca aklına geldiğinde ise Levi seni pek ciddiye almamıştı.

Jean:  Elinden geldiğince yemek hazırlamaya çalışmıştı. Ama eğer beğenmezsen dışarıdan da söylemeyi planlıyordu. Masaya son bir göz attıktan sonra seni beklemeye koyuldu. Kapı açılma sesini duyduğunda derin bir nefes alıp seninle yüzleşmek için kendini hazırladı.
Masayı görünce şoka girdin çünkü Jean bu tip şeyleri genellikle özel günlerde yapıyordu. Yani bugünün normal bir tarih olmadığını anlayabilmiştin. Çekinerek konuşmaya başladın:

- “Sevgilim, çok çok özür dilerim ama bugün tam olarak neyi kutluyoruz?”

Şaşırmasını atlatıp sorunu görmezden gelerek masaya oturdu. Yüzünü ellerinin arasına alıp oflayıp pufluyordu.
Bir süre sonra neyi unuttuğunu hatırlamıştın. Günün geri kalanında Jean'nin gönlünü almak için çok uğraştın.

Hange: O da senin gelmeni bekliyordu. Bugün için dışarı çıkmanızı planlamıştı. Kendisini fazla heyecanlı hissediyordu ve yerinde duramıyordu. Kapıyı açtığın zaman Hange'nin çığlığı seni bir an afallattı.

“Y/N!! Sonunda geldin. Burada seni beklerken neredeyse ölüyordum.”

- “Neden ki?”

Sorunla birlikte sana inanamıyormuş gibi baktı.

“Haa hadi ama bana unuttuğunu söyleme.”

Neşeli havası uçup gitmiş yerini depresif bir ruh hâline bırakmıştı. Onun bu durumuna alışık olmadığın için bir şeyleri batırdığını anlaman zor olmadı. -_-

Erwin: Geç kalmanızı istemediği için işinden erken ayrılmıştı. Sürekli saatini kontrol ediyor ve gelmeni bekliyordu. Eve teşrif ettiğinde ayaklanarak yanına geldi. 

“Hadi hazırlan da çıkalım.”

Ne için dışarı çıkacağınız hakkında en ufak bir düşüncen bile yoktu. Hatırlamak için hafızanı zorluyordun ama bir türlü aklına gelmiyordu. Erwin de tereddütünü fark etmişti.

“Sanırım hatırlayamadın. Yıldönümümüz için bir organizasyon yapmıştım.”

İçinden kendine lanetler yağdırırken ne kadar düşüncesiz olduğuna dair Erwin'den özür diliyordun. O ise önemli değil cevabını vermişti. Fakat bu tarihi unutman onu üzmüştü de.
Gecenizin tadını kaçırmamak için daha fazla bir şey söylememeyi tercih ediyordu.

 ࣪˖﹅𝐀𝐭𝐭𝐚𝐜𝐤 𝐨𝐧 𝐓𝐢𝐭𝐚𝐧 𝐭𝐞𝐩𝐤𝐢𝐥𝐞𝐫Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin