Giriş.

56 8 26
                                    


🍷🍷

Ayyaş, ruhum sayıklıyor...🍷

Sırt çantamı takıp vestiyerden anahtarımı ve kabanımı aldım. Kirlenmekten sararmış vestiyer aynasına baktım, solgun ve bitkin yüzüm silmeye üşendiğim kirli, sararmış aynadan bile belli oluyordu. Sonra aklıma girmem gereken lanet olasıca bir ders geliyor ve oyalanmadan çıkıyorum evden. En sevdiğim karakterlerinden biri olan arfin de dediği gibi; 'çıkarken bir şeylerin eksik olduğunu, eksik olan şeyin ruhum olduğunu fark ettim. Önemsemedim.'

Önemsedim...

Gösterişli ve bana büyük gelen apartmandan çıkarken, karşı apartmanın en alt dairesinde oturan simmon amcanın yine her sabah yaptığı gibi pencereden insanları izlediğini gördüm.

Tuhaf bir şekilde bundan hoşlanıyor olmalıydı...

Ben bir harabeye dönüşmüş çantamdan kulaklıklarımı ararken, simmon amca yine her zaman ki gibi fransız aksanıyla bana selam veriyor, Hiç beklemeden yüzümde her insanın yaptığı gibi sahte bir gülümseme takınıp başımla selam verip, insanların çirkin konuşmalarından daha güzel olan müziğin güzel ritmiyle ayrılıyorum oradan.

Müzik güzel şey...

Kulağımda çalan şarkı bana huzur verirken, neredeyse bir yıldır enkaza dönüşmüş ruhumun ahenkle dans etme isteğine itiyor fakat yine doğduğum şehirde olmadığımı, yaşananların bir rüya, hayır hayır rüya değil, bir kabus olmadığını hatırlıyor ve bu isteği geri tepiyordum.

Evimden sonra uğradığım tek yer olan fakültenin önüne gelince yine her zaman yaptığım gibi kabanımı avuç içlerime doğru çekiştirip ayaklarımı yerde sürükleye sürükleye büyük binaya girdim.

Her seferinde yanaklarını sıkma isteğiyle dolup taştığım temizlikçi teyzeyi görünce son bir yıldır hiç içtenlikle yapmadığım yalancı gülümsememi takınıp selam verdim.

Selam verdiğimi görünce gülümsüyor, gülümsediğinde pembe yanakları daha hoş bir hâl alıyor ve benim o yanakları sıkma isteğim daha da artıyordu.

İsmini bile bilmediğim sadece her sabah selam verdiğim temizlikçi teyzenin yanaklarını sıkma arzusunu kafamdan atıyor dersimin olduğu bölüme doğru yine hayattan bıkmış paytak adımlarıyla yürüyordum.

Sınıfa girince en çok gıcık olduğum hocanın bana; "sürekli geç kalıp şu dersi bölmeyin!" demesini umursamıyor ve yerime geçiyorum.

Ve yine aklımda o soru... Niye yaşıyorum?

1 yıldır kendimi öldürme isteğiyle dolup taşarken, her intihar girişimim korkak bir başarısızlıkla son buluyor, her başarısız intihar sonrası kendime o soruyu yeniliyorum.

Niye yaşıyorum?

Yine, yeni bir intihar girişimi ense köküme fısıldarken, başaramıyacağımı biliyor ve bu fikri de geri tepiyordum.

Ölüm benim için kurtuluş gibiydi, çözüm gibiydi, yaşayamadığım hayat gibiydi.
Fakat ölümü arzuluyorum diye o da olmuyordu.

Ölümü arzulamak...

Tuhaf değil mi?

Bence de...

Derslerim bittikten sonra fakülteden çıkıyor, oturduğum sokakta konuştuğum tek insan olan simmon amca ve kendim için paket paket çiğköfte alıyor, eve gidene kadar kokusunu alabilecekmiş gibi poşetin üzerinden kokluyordum.

Simmon amcanın oturduğu apartmanın önüne gelince yine poşeti burnumun ucuna getirip kokladım. Bildiğiniz poşet kokusu...

Kapının önüne gelince simmon amcanın beni bekleteceğini bildiğimden zile basmıyor bana yaptırdığı anahtarı kullanıp içeri geçiyorum.

Bulunduğu büyük dairede yine her zaman oturma odasında dışarıyı gören pencerenin yanında kahverengi özel yapımlı koltuğunda oturan simmon amcanın hemen yanındaki koltuğa kendimi bırakıyorum.

Bana bakıp gülümsüyor, hâlimi hatrımı soruyor, bende aynı şekilde tolerans gösterip, hiç beklemeden yaşama sebeplerimden biri olan çiğköfteleri çıkarıp havadan sudan bahsederek simmon amcayla bir güzel gömüyorum.

Simmon amcayla yaptığımız kısa sohbetten sonra kibar bir şekilde müsaademi isteyip eve geçiyorum.

Kıyafetlerimi değiştirip balkona geçiyor dertlerimi almayan ama yine de dertli olduğum için içtiğim sigaradan bir dal alıp dudaklarımın arasına koyup usulca içiyorum.

sigara denilen şey bi bok değil...

Dertlerimi alamayan aksine çiğerlerime zarar veren sigaradan sonra biraz kitap okuyor demli bir çay içiyor ve yarın aynı şeyleri yapmak üzere uymak için yatağıma geçiyorum.

Yine ense köküme fısıldayan o soru...

Her günüm birbirinin aynısıysa ben niye yaşıyorum?

🎬🍷

Bu da böyle işte;)

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 09, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GÖLGEDEKİ PİSLİK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin