"Çıkıyor musun Hyung?"
"Oh,evet yetişmem gereken bir yer var"
"Sorun değil kafeyi ben kapatırım"
"Teşekkür ederim"
Önlüğünü çıkarıp üzerine montunu giyen adama baktı.Kim Seokjin,buranın sahibiydi.Genellikle iyi biriydi ancak şakaları hiç çekilmiyordu.
"Yarın görüşürüz"
"Görüşürüz"
"Eve dönerken dikkatli ol"
Kapanan kapı ardından kasa masasını silmeye devam etti.Son olarak sandalyeleri düzeltip kafeyi kilitleyecekti.Uzun ve yorucu bir gündü.Dersleri ağırlaşmaya başlamıştı.Ancak işini bırakamazdı tek geçim kaynağı burasıydı.
Kapının sesiyle kafasını kaldırmadan seslendi.
"Üzgünüm kapattık"
Elindeki bezi kenara koyup gelen kişiye baktı.Bu sefer krem rengi bir gömlek altına ise siyah bol bir pantolon giymişti.Ayağındaki terlikler kombinin şıklığını bozuyor gibiydi.
"Gelmişsin"
"Söz vermiştim.Hem lattemi içtiğimde geri geleceğimden emin olduğunu söylemiştin hmm?"
"Oh,evet ama bir hafta oldu.
Ümidimi kesmiştim"
"Her müşterinin çetelesini tutar mısın?"
"Çoğunlukla,müşterilerim
değerli insanlardır"
"Kapatıyor muydun?"
"Evet"
"Yazık oldu.Daha erken gelirdim"
"Evet,yazık oldu"
Önlüğünü çıkarırken gözlerini ona dikmişti.Beyaz teni ve küçük suratı oldukça farklıydı.Gülümserken önden çıkan dişleri ve suratı için biraz büyük olan ama yine de güzel duran burnu,yüzündeki her detay birbirini tamamlıyor gibiydi.
Kapıya doğru yönelirken arkasından onu takip edip dükkandan çıktı ve kapıyı kapatana kadar orada bekledi.
"Bayım,gitmeyecek misiniz?"
"Oh,gidiyordum"
"Peki iyi akşamlar"
"Size de"
Yol boyunca ilerleyen adamın arkasından baktı.Yine adını sormamıştı.Birdaha gelir miydi ki?Şimdi koşsa ona yetişebilir miydi?Sonuçta öylesine biriydi belki kendisiyle konuşmak bile istemiyordu.Bu akşam Jimin'i arasa iyi olucaktı.Hem yarın kafeye çalışmaya gelicekti.Bay Jin'den izin alabilirse onunla oturup sohbet edebilirdi.
"Sanırım fazla yalnız kaldım"
