George elindeki anahtarlar ve yüzündeki karanlık ifade ile, merdivenlerden yukarı çıktı.Mahalle, izolasyon ve yalnızlıkla devam eden savaşına yardımcı olmayan ara sıra geçen araba dışında sessizdi.
Ne kadar sessiz olursa, düşüncelerinin sesi o kadar yükseliyordu, ve yere iğne attığında sesini duyabileceğin kadar boş evine girdiğinde, aklı düşünceler ile doldu.
Ceketini elinde taşıyarak odasına gitti, anahtarlarını masaya attı ve kendini yatağa bıraktı.
Bir süre bekledi, aklı ona eşlik eden tek şeydi ve bu pek iyi bir şey sayılmazdı. Tek düşündüğü pişmanlıklar ve geçmişte daha iyi seçimler yapıp daha parlak bir geleceğe sahip olabileceğiydi.
Aniden odanın diğer tarafından gelen telefon sesini duydu. Cep telefonundan gelmiyordu, eve ilk taşındığında bulduğu eski telefondan geliyordu.
Onu tamir etmek için haftalarını harcamıştı ve sonunda vazgeçmişti fakat şu an gayet normal gözüküyordu.
Telefona koştu ve cevap verdi, "Merhaba?"
"Hey Sap, Vali Schlatt'ın bugün kalp krizi geçirip öldüğüne inanabiliyor musun? Bu çılgınca."Telefonun diğer tarafındaki adam telefona mırıldandı.
"Üzgünüm sanırım yanlış numarayı ara- Bugün mü?" George kafası karışmış bir şekilde sordu.
"Oh özür dilerim o zaman, ama evet bugün. Bütün gazetelerde var." Adam cevap verdi, yanlış numara olmasına rağmen kapatmadan.
George kaşlarını kaldırdı, " Biz Florida'nın Valisi olan Schlatt hakkında mı konuşuyoruz?
"Evet, başka kim olabilir ki?" Adam cevap verdi, ses tonunda bir omuz silkme vardı.
"Schlatt 50 yıl önce öldü ama?" George karşı taraftakinin ya çok cahil ya da tam bir deli olduğuna ikna olmuştu.
Adam seslice güldü,"Seni bilmem ama, ben 1920 de ölen bir Schlatt hatırlamıyorum.
George bu adamın matematikte berbat olduğunu anlamıştı. 50 yıl öncesi 1920 değildi.
"Herkes onun 1970 de yaşandığını biliyor. Sonra onun sağ kolu Tubbo az kalsın ertesi gün öldürülüyordu." dedi George adama.
Yabancı birine gerçeği söylemeye neden bu kadar hevesli olduğunu bilmiyordu, fakat her şeye rağmen yapmıştı.
"Tubbo mu? Herkes Tubbo'yu seviyor. O iyi hatta şu an bir konuşma yapıyor." Telefondan hareket etme sesleri geliyordu, ve aniden bir radyo sesi geldi.
Radyo pek anlaşılamıyordu, ama George bazı kelimeleri anlayabildi, "Bu trajik bir kayıp" böyleydi. Kesinlikle ses Tubbo'ya aitti.
George deli biri ile konuştuğunu anlayıp telefonu kapattı. Yatağına gitti ve uyumadan önceki 3 dakikasında bu telefon görüşmesini düşündü.
******
Ertesi gündü. George yemek için odasına bir kap gevrek götürdü. Cep telefonuna bakar gibi oldu, aramalar ve "nasılsın" gibi hiç olmayacak şeyler bekliyordu insanlardan.
Bir kaç video izlemek için bilgisayarına geçtiği anda, eski telefon çalmaya başladı.
George telefonu açmakta tereddüt etti. Gerçekten o deli adamla bir daha konuşmak istiyor muydu? Fakat sonra onunla konuşacak kimse var gibi değildi.
İç çekerek telefonu açtı."Merha-""Nerden bildin?" Telefondaki aynı adam sordu.
"Ne?"
"Tubbo hakkında. Birinin onu bugün öldürmeye çalışacağını nereden bildin?" Ciddi bir şekilde sordu.
George gözlerini devirdi."Söyledim sana, buradaki herkes biliyor, bunları ve diğer şeyleri hepimiz okulda öğrendik. Sen öğrenmedin mi? Birde niye habire 'bugün' deyip duruyorsun."
"Senin için bugünün tarihi ne?" Adam George'a sordu
"Uh..." George tarihe bakmak için cep telefonuna baktı,"28 Haziran, 2020"
Cavap yoktu. Dıyduğu tek şey aşırı derecede ağır nefes alıp vermeydi.
Bir zaman sonra adam yumuşakça konuştu gene,"Burada 28 Haziran, 1970"
Bu George'un konuştuğu her kimse, onun deli olduğunun kanıtıydı."Bak, eğer bu bir çeşit şakaysa ben sadece telefonu kapayacağım. Bu telefon benim değil ve 'sap' ya da o her kimse o ben değilim.
"BEKLE." Adam bağırdı, "82. Manburg caddesinde mi oturuyorsun?"
George korkmaya başlamıştı. Adam onun adresini bilmişti. Telefonu kapatıp polisi arıyacaktı veya- veya-
"Korkmana gerek yok!" Adam aklını okumuştu, "O benim eski evim. Daha doğrusu senin için benim 'eski evim' ama ben şu an orada yaşıyorum. Üst kattaki yatak odasında hala o korkunç çiçekli duvar kağıdı var mı?"
"Evet" George tereddütle cevap verdi.
"Demek oluyor ki ben orada yaşadığımdan beri hiç değiştirmemişler! Bana 1 saniye ver" Adam bir süreliğine sessizliğe büründü. George bir tık sesi duydu. Bu bir kalemin kapağını açma sesiydi.
"Ne yapıyorsun?" George sordu.
"Pencerenin yanındaki duvarın kenarına bak." Adam böyle dedi.
"Neden-"
"Sadece yap şunu" George telefonun diğer tarafında sertçe yazı yazma sesleri duyuyordu.
George tereddüt etti, ama gene de odanın kenarına gitti,"Neye bakmam gerekiyor-"
Aniden, duvarda yavaşça eski ve yıpranmış kalem izleri belirmeye başladı, yavaşça yanan oduna benziyordu.
"Selam" diyordu.
"Bunu görüyor musun?" Telefonun öbür tarafındaki adam kalemini duyalabilir bir şekilde kapatmadan önce sordu.
"E-evet" George nefes alıp verirken göğsünü tutuyordu. Bu kesinlike mümkün olamazdı.
"Sen kimsin?"
"Sen kimsin?"
İkisi aynı anda sordu ama adam ilk cevap veren oldu,"Adım Cl- Dream"
"Dream?" George bir kaşını kaldırdı.
"Bu bir takma ad. Sana gerçek adımı vermek istemiyorum sonuçta sen bir ülkenin casusu ya da öyle bir şeyler olabilirsin."
George kıkırdadı,"Peki ben de George."
"Peki George söyle bana, gelecek yılın Dünya Serilerini kim yeniyor? Bir arkadaş için lazımda." Dream yarım şaka ile sordu.
"Korkarım sana bunu söyleyemem" Cevap verdi George, "Aslında söyleyebilirim ama bu ahlaki olarak çok yanlış."
"Hadi ya, bir anlığına işe yaracağını düşünmüştüm." Dream cıkladı(tsk) "Peki bana gelecekten söz etsene. Bi saniye bir inek gibi mi sordum?Hm bana 2020'yi anlat"
"Aslında.."
/////// \\\\\\\
Bu kitabı ben 1 günde bitirmiştim. Gerçekten çok hoştu. Umarım sizde beğenirsiniz.
Yayın tarihi: 24/04/2021
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Flowers From 1970~
Roman d'amour"1970'ten Çiçekler Genç ve yalnız George Davidson eski bir telefonu kullanarak 50 yıl önce yaşayan bir çocuk ile konuşabileceğini fark ediyor." Bu kitap bana ait değildir sadece çeviri bana aittir. Eğer asıl yazar kaldırmamı isterse kaldırırım. Ası...