"... Sana pek bir şey söyleyemem. Geçmişteki birine geleceği anlatmak gelceği bozmaz mı bu bilimkurgularda çok bilinen bir şeydir.""Sanırım haklısın." Dream iç çekti, "En azından taşındığımı biliyorum, sonuçta benim evimde yaşıyorsun"
"Peki, Sap kim?" George sordu
"Arkadaşım Nick. Biz ona Spanap diyoruz, ve tahminlerime göre onun telefonuna sahipsin ama o teleofnun benim evime nasıl geldiğini bilmiyorum."
"Gerçekten mi? Kafanın karıştığı kısım bu mu? 'Başka bir zamandan biriyle konuşma' kısmına ne oldu?"
"Tabi ki onu da anlayamadım" George göz devirişini duyabiliyordu "Peki kaç yaşındasın?"
"24" George neden bir yabancıya bunu söylediğini bilmiyordu, ama yanlızlığı ve depresyonu onu en iyi şekilde kaplamıştı.
"21 yaşındayım" Dream hiç tereddüt etmeden cevap verdi, ve George onun kendine güvenen bir adam olduğunu anlamıştı.
"Gün içinde ne yaparsın?" George merakının sihirli telefonla birlikte kaygılarının yerini almasına izin verdi.
Dream kıkırdadı,"Çocuklara beyzbol öğretiyorum. Beyzbolu seviyorum. Peki sen?"
"Beyzbolu sever miyim? Yoksa gün içinde ne mi yapıyorum?"
"Neden ikisine de cevap vermiyorsun, zamanım var."
George yatağına uzanıp tavana baktı. "Sporlarla o kadar ilgilenmiyorum. Gün içinde ise video oyunları programlıyorum."
"O nasıl bir şey?"
George gülümsedi, "Unutmuşum sen onların ne olduğunu daha bilmiyorsundur."
"Oh Merhaba?! Ben geçmişteyim!" Dream dalga geçti.
George güldü, "Peki benim şu an gitmem gerekiyor, uyumalıyım."
"Boo" Dream telefona sızlandı.
Ne kadar Dream'le konuşmak eğlenceli olsada, saat geç oluyordu ve George'un bitirmesi gereken projeler vardı
"Görüşürüz, yanlış numara." Dream ona veda etti.
"Görüşürüz yaşlı adam."
"Hey ben daha yaşlanmadım." Dream kapatmadan önce güldü.
******
George ve Dream'in ilk konuşmasından beri 1 hafta geçmişti, söylemeye gerek yok gerçekten iyi arkadaş olmuştular.
George öğle yemeklerini odasında yemeye başlamıştı, her zaman aynı saatlerde bir telefon araması bekliyordu. Ve aynı şey akşam yemekleri için de geçerliydi.
Çocukluklarından tut kendi zamanlardaki en sevdiği şeylere kadar her şey hakkında konuşmuştular.
Dream, George'a onu 2020'de Google'da aratmayacağına söz verdirtti.("O herneyse")
Bu yüzden George sözünü tuttu ve aralarındaki mesafe sanki zaman değil de kilometrelermiş gibi konuşmaya başladılar.
"Bu garip, fiziksel olarak iletişim kuramıyoruz. Yani yapabiliriz ama şu anda yaşlı olduğunu varsayıyorum." George güldü.
"Bir fikrim var." Dream bir süre sonra konuştu. George'a geri geleceğini söyleyip telefonu şifonyerin üstüne koydu.
George, telefondam boğuk bir ses gelene kadar sabırla bekleyip duvar kağıdındaki çiçekleri saydı.
"Aklına gelen fikir nedir?" George sordu, yastıkta kendi tarafına dönerken.
"Pencerenin olduğu duvara git." Dream George'a söyledi.
George yorgunluğunu göstererek sızlandı, ama Dream gitmesi için ısrar etti.
İsteksizce Dream'in söylediği gibi pencerenin yanındaki duvara gitti. "Şimdi ne?"
Dream pencerenin önünde durdu. (Onun zamandaki) Duvarlar George'unkinden daha yeni ve bozulmamıştı.
Gelirken kulübeden çim yeşili boya getirmişti. Telefonu yanağı ile omzu arasına koyup boya kutusunun kapağını açtı.
"Dream? Ne yapıyorsun?" George'un sorusunu duydu.
"Sadece duvara bak." dedi Dream, bir fırça alıp eline bir kat boya sürerken.
"Hazır mısın?" Dream telefondan söyledi.
George iç çekti,"Hazırım. Tam olarak neye hazır olduğumu bilmesemde."
George duvarın önünde ıslık çalarak bekliyordu. Aniden duvarda çim yeşili boya belirmeye başlamıştı. Yıpranmış ve kırgınlaşmıştı ama genede oradaydı.
"George? Orada mısın? Umarım ben taşındıktan sonra kimse bunu silmemiştir ve görüyorsundur." Dream telefona konuştu.
Bu bir el iziydi. Eskiden kalmış çim rengi bir el izi(Bu zamanda daha koyu ve soluktu).
George sessiz kaldı ve dalgınlıkla elini el izinin üzerine koydu. Dream'in eli biraz daha uzun parmaklarıyla kendisininkinden büyüktü.
"George?" Dream'in seslenmesi ile George elini hızlıca geri çekti.
"Ben-Evet evet gördüm." George kıkırdadı.
"Elimi tuttun mu?" Dream sordu.
"N-Be-Na-" George takılınkaldı ama Dream gülmeye başladı.
"Sakin ol, sadece şaka yapıyordum." George sesindeki gülümsemeyi duyabiliyordu.
George yatağına oturdu ama hala el izine bakıyordu. "Beni neden şu ana kadar ziyaret etmediğini merak ediyorum."
"Ne?" Dream sordu.
"Neden gelecekteki sen konuşmaya başladığımızdan beri beni hala ziyaret etmedi. 29 haziranda gelip konuştuğum kişinin sen olduğunu söylemek gibi." George meraklı bir şekilde düşündü.
"Belki de ölmüşümdür." dedi şaka yapar gibi Dream.
George bu fikirden nefret etmişti. Bu mümkündü, onu Google'da arama ve Dream hakkında her şeyi bulma isteğine karşı savaştı. Tek bildiği eskiden burada yaşadığıydı ve Dream George'un onu araştırmasını istemiyordu.
Birbirlerine iyi geceler dedikten sonra George duvardaki yeşil el izine bakarak uyuya kaldı.
/////// \\\\\\\
Bir bölümün daha sonuna hoş geldiniz. Normalde sabah atıcaktım ama gece çeviri yapamadım. Bu yüzden şimdiye kaldı qwq. Umarım beğenmişsinizdir.
Yayın Tarihi: 25/04/2021
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Flowers From 1970~
Romance"1970'ten Çiçekler Genç ve yalnız George Davidson eski bir telefonu kullanarak 50 yıl önce yaşayan bir çocuk ile konuşabileceğini fark ediyor." Bu kitap bana ait değildir sadece çeviri bana aittir. Eğer asıl yazar kaldırmamı isterse kaldırırım. Ası...