Çöp Adam

9.6K 1K 1.1K
                                    

Soraya Ksontini & Mark Kelly- Under The Jasmine Tree

Fuad'ın yavaş yavaş inip kalkan göğsü o an için bana terapi gibi gelmişti. Saatlerce bu şekilde kalabilirdim ama maalesef mantığım yavaş yavaş dümene geçiyordu. Ne yaptığımın yeni yeni farkına varıyordum. Ofladığımda Fuad'ın göğsü titredi. Gülüyordu bana.

"İyi ki şu an gözlerin kapalı."

"Abartıyorsun." dedi ama sesindeki neşe asıl onun abarttığının kanıtıydı. Kalkmak için hareketlendiğimde yeniden konuştu. "Kitabı da bu şekilde oku lütfen Âtım."

"Olmaz." Kestirip atmaktı niyetim ama izin vermedi.

"Neden olmazmış. Adam yemiyoruz ya. Hem belki şimdi de benim sana o şekilde  ihtiyacım var." Kaşlarımı çatarak yüzüne baktım.

"Bana ihtiyacın mı var?"

"Yalan söylesem yine de uzanır mısın az önceki yerine?"

"Söyleyeceğin yalana bağlı."

"Sana ihtiyacım var, lütfen." Sırıtmama engel olamadım.

"İkna oldum." dediğimde o da sırıttı. Kitap yığınımın alt kısımlarından bir kitap çekip bu defa sırt üstü göğsüne uzandım. Bu şekilde onun ve içten içe benim de istediğim pozisyonda uzanmamın birden fazla nedeni vardı. İlki, en önemlisi rahattım. Onun gözleri bağlıydı beni de gören hiç kimse yoktu. Ayrıca bunu kendi istemişti. Dayım dışında benimle kendi isteğiyle yakınlık kurmak isteyen ilk kişiydi.

Sonumuzun daha doğrusu benim sonumun ne olacağını kestiremiyordum. Böyle umutsuz zamanlarda da istediklerimi es geçmek istemiyordum. Beni de aşırı mutlu edecek bu tür tavizlerden kaçınmak aptallık gibi geliyordu. Herkes önüne bakıyordu, ben de imkansız olsada öyle yapmak istiyordum. Bir zamana saplanıp kalmak istemiyordum. Küçük küçük mutlulukları ben de kovalamak istiyordum. Bunun tam yeri ve zamanıydı işte. Tam da burada, odamda, yatağımda ne bu doğal hakkım için beni yargılayan, kınayan bakışlar vardı ne de bu mutluluğun bana ait olmadığını haykıran cümleler.

Kafamı biraz kaldırıp bulunduğum yerden görebildiğim çenesine baktım yüzümden silemediğim gülümsemeyle. Çok öpülesi gözüküyordu. Romanlara, öykülere, şiirlere konu olacak kadar öpülesi... Ama benim hayatımda yeri yoktu maalesef. Derin bir iç çekerek önüme döndüm. İnanılmaz bir şekilde huzurluydum.

Hafifçe öksürerek sesimi düzeltmeye çalışıp, okumaya başladım.

      "Liesel Meminger için dünya sona erdiğinde, Himmel Sokağı'nda yağmur yağıyordu.
      Gökyüzü sızdırıyordu.
      Tıpkı bir çocuğun var gücüyle sıktığı ama yine de gevşek kalmış bir musluk gibi. Başlangıçta damlalar serindi. Bayan Diller'in dükkanında aşağı yürürken onları ellerimde hissediyordum.
      Tepemde onları duyabiliyordum.
      Bulutlu gökyüzüne baktım ve konserve kutusuna benzeyen uçakları gördüm. Midelerinin açıldığını ve doğal bir tavırla bombaları bıraktıklarını gördüm. Elbette hedefi ıskalamışlardı. Sık sık ıskalıyorlardı zaten.
    Bombalar düştüğünde bulutlar kızardı ve soğuk yağmur damlaları küle dönüştü. Sıcak kar taneleri her yere yağdı.
    Kısacası, Himmel Sokağı dümdüz olmuştu.
    Evler sokağın bir tarafından diğerine savrulmuştu. Çok ciddi görünüşlü Führer'in çerçeveli bir fotoğrafı bozuk zeminde bir yere düşmüştü. Ama hâlâ o ciddi tarzıyla gülümsüyordu. Bizim bilmediğimiz bir şeyi biliyordu. Ne var ki ben de onun bilmediği bir şeyi biliyordum. Bütün insanlar uyurken.
     Rudy Steiner uyuyordu. Rosa ve Hans Hubermann uyuyordu. Bayan Holtzapfel, Bayan Diller, Tommy Muller. Hepsi uyuyor, hepsi ölüyordu.
     Sadece bir kişi kurtuldu."

YARALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin