kuroo ile yine aynı mekana gidiyorduk, çünkü bir ihtimal onu görerim diye,
yere dalgın bir şekilde bakıyordum aklımdan çıkmıyordu
kahkası özellikle hala inanamıyorum bir insan nasıl böyle güzel kahkaha atabilirdi ki aklım almıyor
Kuroo'nun bana seslenmesi ile kendime gelmiştim
mekana gelmiştik gözlerim direkt onu aramıştı ama yoktu bugün gelmemişti al işte boşu boşuna o kadar yalvarmıştım kuroo'ya
moralimin bozulmasıyla dışarı çıkacağımı haber verip biraz hava almaya ağaçlık alana doğru yürümüştüm
ağacın altına eğilip günlüğüme bugün burada olmadığını vs. yazmaya başladım
yazmayı bitirdikten sonra günlüğü kapatıp kafamı ağaca yaslayıp,gökyüzünü izlemeye başladım
çalılıkların arkasından müzik gelmeye başladı ah bu en sevdiğim şarkılardandır benim demek bu şarkıyı seven biri varmış diye oraya doğru yürümeye başladım
iyiki de yürümüşüm o orda telefonu ile oturmuş bu şarkıyı söylüyordu
bende katıldım ona belki bu şekilde konuşup yakınlaşabilirdik
o şaşırmış şekilde bana bakıyordu bende onunda söylemesi için işaret gönderdim ve o da söylemeye başlamıştı
Some ancient call (eski bir çağrı)
That I've answered before (daha önce cevapladığım)
It lives in my walls (duvarlarımdan taşıyor)
And it's under the floor (ve zeminin altında )
If this was meant for me, why does it hurt so much? (Bu benim için söz konusuysa, neden bu kadar acıtıyor?)
and if you're not made for me,why did we fall in love? (ve eğer benim için yaratılmadıysan, neden aşık olduk?)
A knock at my door (kapımı çaldı)
I thought I was alone (yanlız olduğumu düşündüm)
Unaware of what I thought I needed (neye ihtiyacım olduğundan habersiz)
I drop like a stone (bir taş gibi düşüyorum)
If I'm not mistaken, then I was the last to know (eğer yanılmıyorsam,o zaman bilen en son kişi bendim)
And if you return for me, I'd never want for more (ve eğer benim için geri dönersen asla daha fazlasını istemem)
You're dislocated (yerinden çıktın)
Don't be like that (öyle olma)
And you smile when you dive in (ve daldığında gülümsüyorsun)
Like you're never coming back (asla geri dönmeyecekmişsin gibi)
So hold my body (yani bendenimi tut)
Yeah, hold my breath (evet,nefesimi tut)
See your face when I black out (ben bayıldığımda yüzünü gör)
I'm never coming back (asla geri dönmeyeceğim)
şarkıyı durdurup,zümrüt yeşili gözleriyle bakıp sorusunu yöneltti bana
"bu şarkıyı dinleyen biri sonunda" gülümseyerek sormuştu
"bir şey mi oldu?" bir daha o güzel sesiyle konuşmuştu ama bilmiyordu ki ben gülüşünde hapsolmuştum şuan
"cevap vericek misiniz?" elini gözümün önüne sallamasıyla kendime gelmiştim
"pardon ne sormuştunuz?"
"sonunda bu şarkıyı dinleyen biri demiştim ama daldınız" yine gülüyordu ben kafamı eğmiştim yoksa yine hapsolucaktım gülüşünde
"ah e-evet en sevdiğim şarkılardandır bu şarkı"
"ne güzel" diyip gözlerini başka tarafa çevirmişti ki arkadaşı gelmişti galiba sarılıp bana görüşürüz diyip gitmişti
bende arkamı dönüp mekana doğru gidiyordum ki elimi sıkıp koşup omzuna dokunmuştum
"A-adını nedir acaba?" gülümsemiş ve elini uzatmıştı
"ben akaashi keiji"
adı bile her zerresi gibi çok güzeldi
"siz?" "kotarou. bokuto kotarou" diyip hala uzattığı elini tutmuştum ve bende ona gülümsemiştim
"tanıştığıma memnun oldum kotarou"
"bende tanıştığıma memnun hatta çook m-memnun oldum keiji" sesim sonlara doğru kısılmıştı
o kahkaha atmıştı bende kafa eğip utanmıştım
"tekrar görüşmek üzere görüşürüz o zaman"
"G-görüşürüz"
hiç bırakmak istemediğim elini bırakıp mekana doğru koşmaya başlamıştım
"az hava alıcam dedin gelmedin ya"
"sus be asıl şimdi havaya ihtiyacım var ha bu arada gidelim artık"
"onu geçte yanlız sarılı güzelmiş bana ayarlasana"
"kuroo gir içeri gir" isyankar bir şekilde söylenmiştim ve sırtından arabaya doğru itmiştim
kalbim ise neden böyle atıyordu hiç bir fikrim yoktu derin bir nefes alıp kendime gelip kafamı koltuğa yaslayıp onu hayal etmeye başlamıştım gerisi ise karanlık..
++++++++++++++++++++++++++++++++ 4.bölüm spoi gibi bir şey
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
