Boynuna dolanan ve nefes almasını bir hayli zorlaştıran kulaklığın verdiği rahatsızlıkla gözlerini açtı.Kalkmaya çalıştı ama kafası o kadar ağır geliyordu ki artık kaldıramayacağını düşündü.Son bir denemeyle yatakta doğruldu.Etrafına baktı,etraf karanlıktı ve her yer toprak kokuyordu.''İğrenç'' dedi kaşlarını çatarken.Toprak kokusundan nefret ediyordu.Hele ki yağmur yağdıktan sonra soluduğu toprak kokusu,ona sanki ateşte yanan vücutları kokluyor gibi his verirdi.Herkes bu kokuya bayılabilirdi ama Chanyeol kesinlikle nefret ediyordu.Kesinlikle.
Camı kapayarak kokunun daha fazla burun deliklerine nüfuz etmesini engellemeye çalıştı ama pek de işe yaramadı.Tüm gece boyunca o koku odaya sinmişti bir kere.Yüzünü buruşturdu.Şu an bu aptal toprak kokusu yerine Baekhyun'un kokusunu içine çekmeyi ne kadar çok istediği geldi birden aklına.Duraksadı.Onu düşündüğü zaman hep duruyordu.Sanki hareket ettiği zaman yüzüde,hayali de gözünün önünden gidecek,hafızasından silinecek gibi hissediyordu.Yüzünü buruk bir gülümseme sardı.Baekhyun kadar gerçekti hissettikleri,ama rüyaları kadar da saçma.Nasıl olurda okulda o kadar güzel kız varken gidip Baekhyun'u bulmuştu ? Ya da nasıl olurda o kadar genç erkekeler rüyalarında güzel kadınları görürken o sadece 2 ay boyunca aynı adamın yüzünü,gülümseyişini görmüştü ?
Bunlara ne verecek cevabı ne de anlayacak kapasitesi vardı.O Chanyeol'du.Her şeyi tuhaf ve saçmaydı.Bu duruma alışması gerekirdi ama alışamıyordu.Zihninde ki düşüncelerden kurtulmak ister gibi kafasını salladı.Sanki işe yarayacak gibi..Camın önünden ayrılıp banyoya doğru kendini sürüdü.Ayaklarından çıkan ses o kadar rahatsız ediciydi ki alt katta annesinin uyandığına emindi.Yüzünü yıkayıp,dişlerini de fırçaladıktan sonra,dolabın önüne doğru gitti.Okul kıyafetlerini gördü.Yine yüzüne bir tebbesüm yerleşti.
''Sadece bir gömleksin'' dedi elindeki gömleğe bakarak,sonra elindeki gömleği yatağa bırakıp,tekrar dolaptan bir şey almak için elini uzattı ''Ve sen de sadece bir kravat'' diyerek ekledi kravatı da gömleğin yanına bırakırken. ''Nasıl olurda Baekhyun'a bu kadar çok yakışırsınız ?'' diye sordu kendi kendine hayretle.Gülümseyerek üniformasını üzerine geçirdi.Aşağıya inip ailesiyle kahvaltı etmek şu an en son istediği şeydi.Neden olduğunu bilmiyordu ama onlara bakınca gözleri doluyordu.Sağ tarafında ki cama baktı.''Umarım canımı yakmazsın'' dedi,yerde duran çantasını alırken.Gürültü çıkarmamaya dikkat ederek duvarlardaki çıkıntılara basarak aşağı inmeyi başardı.Ellerini ve üzerini silkeledikten sonra hiç bir şey olmamış gibi okula doğru yürümeye başladı.
Nihayet okulda kaybolmadan sınıfını bulduğu için kendiyle gurur duydu.Omuzlarını geri atıp,sırtını dikleştirdi.Sınıfa girdiğinde oturacağı sıraya bakmamaya özen gösterdi.Baksaydı,dayanamazdı çünkü.Sabahları nasıl olduğunu görmeye dayanamazdı.Ne kadar güzel ve masum olduğunu görmeye...
Sırasına geçip,çantasını sırasının yanına koydu.Sınıfınta ki bazı kızlar gelip 'günaydın' demişlerdi ama Chanyeol sadece soğuk bir 'günaydın'la onları geri gönderdi.Kafasını,soluna çevirmeden ''Günaydın.'' dedi yanında olduğunu bildiği ama bakamadığı Baekhyun'a.
''Sana da günaydın.'' buz kadar soğuk bir ses.Ama Chanyeol bunu aldırmadı.Sadece onun sesiyle eriyip bittiğini fark etti.Kalp atışında ki hızlanmayı,göğüs kafesinin hızla inip kalkmasını ve miğdesinde oluşan ağrıyı hissetti.O an orada çığlık atıp Baekhyun'un köprücüklerine gömülmemek için kendisini zor tuttu.
''Chanyeol,şey eğer istersen,biz...kızlarla çıkışta bir buluşma yapacağız,seninde gelmeni isteriz..tabii sen de istersen''
Chanyeol,kızın sesiyle daldığı düşüncelerden ve hayal dünyasından ayrıldı.Gerçekliğe dönmüştü. ''Gerizekalı kız'' diye geçirdi içinden.Zaten sadece hayallerinde birliktelerdi,kimsenin bunu bozmaya hakkı yoktu.
''Teşekkür ederim ama sanırım teklifinizi geri çevirmek zorundayım.'' dedi en kibar haliyle.Halbu ki gerçekte söylemek istedikleri apayrıydı.
''Aaa,ama kabul etmiyoruz.Lütfen hem ne işin var ki,gel işte yaa '' dedi Chanyeol'un karşısında,vucüdunu göstermeye çalışarak.Chanyeol artık bu tür şeylere alışıktı ama sinirini bozmaya başlamıştı.Aslında siniri bu konuşmanın Baekhyun'un yanında geçiyor olmasınaydı.
''Dediğim gibi,teşekkürler.'' dedi kendini kalkıp kıza yumruk atmamak için zor tutarken.Kız daha fazla üsteleyecek oldu ama Chanyeol izin vermedi.Kız uzaklaşınca,Baekhyun konuşmaya başladı;
''Aslında o erkeklerin peşinde koştuğu bir kız.''
''Bunu bana neden söylüyorsun ? '' Chanyeol heyacanını bastırıyordu,ama tabii ki tam olarak değil.Baekhyun onula konuşuyordu.Bugünün tarihi kesinlikle atılmalıydı.
''Sadece yeni geldiğin için seni bilgilendiriyorum.Okulla ve okuldakilerle ilgili pek bir bilgin yok.'' dedi Baekhyun olağanca sevimliliğiyle.Ya da Chanyeol'a sevimli geliyordu,bilmiyordu ve kesinlikle umursamıyordu da.Sadece şu an kendisiyle konuşuyordu.Ve bu his dünyanın en güzel hissi olmalıydı.
''T-Teşekkür ederim,ama onun arzulanan birisi olması,gitmem için bir sebep değil.'' Aslında chanyeol ona bir şekilde hemcinslerinden hoşlandığını söylemeye çalışmıştı ama tabii ki bunu açık açık söyleyemezdi.
''Ah,gerçekten tuhafsın'' Chanyeol gülmemek için kendisini zor tuttu.Çünkü eğer gerçek hislerini ve söylemek istediklerini,tüm süre zarfı boyunca gördüğü rüyaları ve vizyonları öğrense şu an 'tuhafsın'demesi ona da gülünç gelirdi.Bu daha neydi ki.
''Öyle olduğumu umuyorum.Peki sen gidiyor musun ?'' dedi hala onunla konuşuyor olmanın verdiği mutluluk,sesinin verdiği huzurla.Karşısındaki çocuk esneyerek kollarını geri açtı.Chanyeol,bunu kasıtlı olarak yaptığını düşündü.O haliyle ona sıkıca sarılıp,bir daha bırakmamayı,kemiklerine kadar hissetmeyi o kadar çok istedi ki,karşısında ki manzaraya daha fazla dayanamayacağını bildiği için gözlerini kaçırdı.Nihayet esnemesi sona ermişti ve eski pozisyonuna geri döndü.
''Ben davet edilmiyorum.Edilsem ben de gitmezdim,bu yüzden beni yormuyorlar.'' dedi.Yüzündeki hafif buruk hali Chanyeol görebiliyordu.Hissediyordu ne kadar umursamıyor gibi görünse de bu durumdan hoşnut olmadığını anlıyordu.
''Daha biraz önce o kızın arzulanan birisi olduğunu söyledin,sen neden gitmezdin o zaman ? O kadar arzulanıyor mağdem.'' dedi Chanyeol.Sesinde ki hafif kıskançlığı sadece onun seziyor olmasını umdu.Aksi halde gülünç duruma düşmek istemezdi.
''Erkeklerin peşinden koşuyor olması,benimde aynısını yapma zorunluluğum olduğu anlamına gelmez,değil mi? Sadece sen de diğerleri gibisindir diye düşünmüştüm ama farklı bir bakış açın varmış.Buna sevindim.''
Chanyeol ne diyeceğini,ne yapacağını bilemiyordu.O kızı beğenmediğini öğrendiği için içinde ki kıskançlık az da olsa yatışmıştı.Ve de kendisinin diğerleri gibi olmadığını söylemişti...Bu büyük bir şey miydi ? Evet büyük bir şeydi.Sonuçta söyleyen kişi Baekhyun.Kesinlikle büyük ve önemli bir şeydi.
''Teşekkürler'' diyebildi sadece.Ve hemen sınıftan çıkıp okulun en ücra köşesine kaçtı.Bağırabildiği kadar bağırıp,zıplayabildiği kadar zıpladı.Ama bu sevincini bastırmaya hiç mi hiç yeterli olmuyordu.En sonunda ayakları bu darbelere dayanamayıp yorulduğunda çimenlerin üzerine yattıp derin derin nefes aldı.Bulutları seyre koyuldu.Sanki gökyüzünde ki tüm bulutlar Baekhyun,gökyüzüde Cahnyeol'du.Her yeri Baekhyun'la dolup taşmıştı.Ve gökyüzü bu halinden hiç olmayacağı kadar memnundu.
''Hepiniz bir araya gelip,birleşseniz keşke'' dedi Chanyeol tüm kalbiyle.
''Ne kadar büyük bulut,o kadar çok Baekhyun'' diyerek gülümsedi gökyüzüne.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'LL WAİT YOU (EXO-BAEKYEOL)
Romance''Rüyalarım her zaman güzeldi,gerçeklik bize göre değil.''