0.1

3 3 23
                                    

Uyandığımda yataktaydım. Yanımda biri yatıyordu. Yüzünü göremiyordum ama kanatlarını çok açık bi şekilde görebiliyordum.

Bana sarılıyordu. Ve bi kanatını da üstüme atmıştı, kafası ise boynumla göğsümün üstündeydi.

Biraz kıpırdandığımda daha da kendine çekip sarılmıştı. Dürttüğümde ise "Kıpırdama" demişti düz bi ses tonuyla.
"Lütfen beni bırak" demiştim çünkü korkuyordum. "Niye" demişti aynı ses tonuyla "Ben size birşey yapmadım lütfen bırak, gideyim" demiştim.

Bişey dememişti. Bende "Eğer bırakmıyorsan biraz az sık nefes alamıyorum" demiştim. Yine bişey dememişti ama kollarını biraz gevşetmişti.

"Adın Mia mı?" demişti. "Adımı nerden biliyorsunuz?" demiştim. "Ben bilirim" demişti nasıl o biliyor, nerden biliyor? Bu sorular beynimin içini yiyordu.

"Ben Kim Taehyung" demişti. Kıpırdamıyordum, sadece nefes alıp veriyordum. Burdan kurlulmak istiyordum.

"Seni buraya hangi rüzgar attı?" diye sordu. Cevap veremedim. Ne cevap vereceğimi bulamıyordum çünkü. "Ne diye sus pus oldun şimdi." dedi. Yine cevap vermedim. "İyi tamam konuşma, biraz daha böyle kalırız." dedi.

Ne dedi o!! "Niye böyle kalıyormuşuz?" diye sordum. "Birine sarılmam lazım ama bulamıyorum bende dedimki neden karşı kraliyetten birine sarılmayayım?"

"Sen benimle dalga mı geçiyorsun" deyip hızla  onu ittiğim gibi yere attım. Yatakta aya kalktım ve "Benden uzak dur!" diye bağırdım.

O kanatlarıyla ayağa kalkarken onu izlemiştim. Aslına bakarsanız baya yakışıklıydı ama karşı kraliyettendi. "Benden korkuyormusun küçük?" dedi.

"Ben küçük değilim sen anormal bi şekilde büyüksün" dedim. Boyum 1.60dı fazla kısa değildi. Ben aklımdaki boy konuşmalarını susturmadan kanatlarını belimden kendine doğru çekmişti.

Ve ben şuan titriyordum sanırım. O benim titrememi fark ettiğinde yavaşça sarılmış ve "Korkma, sana bişey yapmayacağım" demişti.

O zaman titremem durmuştu ama şuan bayılabilirdim çünkü parfümü çok güzel kokuyordu. "Mia sana zarar vermeyeceğim, kulubemde ne işin var yada vardı sana bunu soruyorum, Cygnus'ların bölgesindesin."

Sesi endişeli geliyordu. Ben buranın bizim kraliyete ait olduğunu sanıyordum. Yanlış sanıyormuşum "Ben sadece burda bi kaç saat kalıp rahatlıyordum. Kulubenin senin olduğunu bilmiyordum. Özür dilerim." demiştim bi çırpıda. "Sorun yok ama bi daha buraya gelme. Her yer de benim gibiler yani sizin deyiminizle kanatlı kişiler dolaşıyor." "Sorun yoksa tamam.

Ben artık gidebilirmiyim?" "Aa hayır, hala biraz enerjiye ihtiyacım var ve sarılarak uyuyabiliriz ha?" "Ben gidiyorum" deyip çantamı koltuktan alacaktım ki çantam koltukta yoktu.

"Çantam nerde?" dedim sakin bi ses tonuyla. "Hmm bende değil." demişti. Bu benimle oynuyormuydu? Gidip mutfağa baktım, lavaboya baktım, oturma odasına da baktım ama hiç bir yerde yoktu.

Ne olduğunu anlamadığım birşey oldu. Belime sarılan ellermi? Elleri çözmeye çalıştım ama kanatlarıyla önümü kapatıyordu, ışığı göremiyordum.

Yürüyerek yatak odasına götürdü. Sonra yatağa yatırdı ve kanatlarıyla üzerimi örttü. Ben bişey diyememiştim. Beni kendine döndürdü ve sarıldı. "Sadece biraz daha uyumak istiyorum" demişti.

"Ben istemiyorum ama" demiştim. "Sadece bir uyku başka birşey değil" demişti.
"Olmaz"
"Olur"
"Olmaz"
"Olur"
  "Olmaz"
"Olmaz"
"Olur" demiştim.

"Bak olur dedin seni zorla tutan yok" deyip kıkırdamıştı.

"Yah!!" demiştim.

"İyi uyuyalım ama sadece 15 dakika daha fazlası yok" "Ben 1 saat uyuruz diye düşünmüştüm..."

"Ciddiyim olmaz, olmaz, olmaz" kolundaki saate takılı kalır gözün ve "İşte şimdi hiç hoş şeyler olmayacak" demiştim.

"Nasıl?" "Saat 18.00 ve ben o saatten önce evde olmalıydım. Çoktan arama emri gelmiştir" "Nasıl yani"

"Diyorum ki ben kralın kızıyım."

"Ne?!?" tekrar konuştu

"Büyük sıçtık çünkü bende kraliyetin başına geçecek olan kralım"

"Ne?!?!" "Bırak beni" zaten bırakmıştı ve "Çantan orda" diye koltuğun üzerini göstermişti cidden ordaydı.

Çantamı aldım taktım ve  pelerinimi de taktım ve düğmelerini düğmeledim.

O da hazırlanıyordu. "Ahh!! Bu akşam ki kraliyetler arası yemeği unuttum" "Ben gidiyorum" "Dikkatli git" "Tamam"

Bir o kadar dikkatli bir o kadarda sessiz yürüyordum. Yukarda o vardı yani Taehyung-shii. Uzakta da bir kaç kişi vardı elinde gaz lambası sanırım sınırda devriye geziyordu. Sessiz bi şekilde yanlarından geçecektim ki "Dur!!"  "Orda biri var!" dedi devriye gezenlerden biri. "Hayır orda biri yok" dedi diğeri "Ben yanlış gördüm o zaman, tamam sorun yok devam edelim" dedi. Ve yollarına devam  ettiler.

Sonunda kraliyet şatosuna girdiğimde annem hazırlanmış bi şekilde oturma odasında oturuyordu ki şöyle dedi "Seni küçük cadı, pelerinden göremeyeceğimi mi zannettin, bu saate kadar nerdeydin? Ayrıca korumasız?" bende hemen "Ann-" "Hadi yukarı çık hazırlan kraliyetler arası yemeğe gidiyoruz ve sende geliyorsun küçük hanım" dedi.

Sesi sinirli gibi geliyordu. Sözünü ikiletmeden yukarı çıkıp üzerimi değiştirdim. Üstümde ufak minnacık bi göğüs dekoltesi olan kısa bir elbise giymiştim. Elbisenin rengi kırmızıydı. Güzeldi, dar olduğu için vücut hatlarım ortaya çıkıyordu.

Altına kırmızı topuklu giydim ve makyaj masama yöneldim. Dudaklarım kırmızı ya yakın bi tonda olmuştu. Diğer makyaj şeylerini de büyü yolula halletmiştim. Pek makyaj yapan biri değildim.

Ara sıra özel davetlere gittiğimde makyaj yapıyordum. Üzerime de ne ince ne kalın bi hırka aldım. Hırkamın rengi siyahtı. Annem aşağıdan bağırınca çantamı da alarak aşağıya indim. Annem ve babam çok güzel olduğumla ilgili bi kaç bişey söylemiş bende onlara teşekkür etmiştim.

Kraliyetler arası ortak toplanma yerine geldiğimizde içime bi korku düştü. Annem bana "Korkma burda kimse kimseye bişey yapamaz" demişti bende anneme "Tamam" demiştim. Burda benim hakkımda ne düşündüklerini bilmek istiyordum ama annem "Burda güçlerini kullanamazsın, burası özel bölge" dediğinde aklımdaki fikri hemen sildim.

Kraliyetler arası masada oturanlar ;
Cygnus'lar,
Kurtlar veya köpekler,
Vampirler,
Cadılar,
Ve benzeri bir çok kişi bulunuyordu. Biraz tırsmıştım ama belli etmedim.

Bi kız bana doğru gelip omzunu benim omzuma bilerek çarpmıştım.
"Sakin ol Mia" dediğinde sakin kalmaya çalıştım ve annemle masaya geçtik.

Kan emiciler bana yiyecekmişim gibi bakarken birinin bana seslenişini duydum. "Hey, Mia nasılsın" ses arkamdan geliyordu.

Arkama döndüğümde Sarah'ı gördüm. O benim kuzenimdi. En sevmediğim kuzenim. Bu diyardan kovulmuştu belli ki geri gelmiş.

"İyiyim sen nasılsın Sarah?"
"Ah bende iyiyim, dünya güzel yerdi, bir sürü kişiyle sex yapmak ahh"
Tam ben bişey diyecekken en yakın arkadaşım Hana
"Her yerde sürtüklüğünü göstermesen mi Sarah?" demişti.
"Sende sex yap sende göster sürtüklüğünü kıskanma canım"
"Sarah, senin neyini kıskanacağız? Sex yapabilişini mi?"
Hana haykıra haykıra gülerken bende gülmeye başladım.
Biz best frienddik.
"Of Mia seninlede konuşulmuyor ha"
"Sexden başka konuşduğun yokki konuşalım" dediğimde yüzü beş karış olmuştu.

Tabi Sarah gelmeden önce annem diğer kraliyet kraliçeleriyle konuşmaya gitmişti. O yüzden burda yoktu. Sarah gittiğinde bizde Hana'yla muhabbet içerisine girmiştik.

Ta ki annem gelene kadar...

👉SATIR ARASI YORUMLARINIZI ESİRGEMEYİN!!!👈

Sizi seviyorum meleklerim...

God & GoddesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin