2. Bölüm

73 5 0
                                    


Koltukta rahatça oturan adamın bakışları, yerdeki kadının çektiği acıdan zevk alırcasına gülümseyişi gerçek dışıydı. Dahası ona verdiği çayı içtikten sonra Ellenia'nın yere yığıldığını görünce şaşırmamıştı bile.

"Gaius, neden...?"

"Zavallı Ellenia."

Adam oturduğu yerden kalktı ve kadına doğru yaklaştı. Kibirli bakışları ve yavaş adımları Ellenia'nın onun kalbinde aslında ne kadar önemsiz olduğunun göstergesiydi. Artık karısı hakkındaki gerçek hislerini ölüm döşeğindeki karısından saklamaya gerek duymuyordu. Büyük bir karar veriyormuşcasına içini çekti ardından yavaşça yere çömelerek Ellenia'nın kafasını sertçe kendine çevirdi. Bu haralet Ellenia'nın acı içinde inlemesine neden oldu.

"Sana her şeyimi verdim... Beni sevdiğini söylemiştin! Paris'i kendi oğlum gibi yetiştirdim ve onu prens yaptım, yani neden...?"

"Evet haklısın. Çok iyi bir anneydin. Paris senin çocuğun olsaydı çok iyi yetiştirirdin."

Gaius sırıttı.

"Ben imparator olacağım prens değil. Paris 'benim' oğlum. Benim ve azizenin çocuğu."

10 yıldır adından bahsedilmeyen, kocasının eski sevgilisinin adını kocasının ağzından duymanın şoku Ellenia'nın vücudunun buz kesmesine neden oldu.

"Azize Arietta...?"

Azize Arietta kimsenin bilmediği, Paris'in biyolojik annesiydi. Ellenia Gaius ile tanıştığı zaman, Gaius annesini hastalıktan kaybeden bir çocuğa bakan bekar bir adam olduğunu söyleyerek Ellenia'dan büyük bir sır saklamıştı.

Ellenia Gaius'u o kadar çok aşıktı ki Paris'i kabul ederek onu bir prens gibi yetiştirdi. Gaius ile bir çocukları olduğu zaman, Paris'in bir gün İmparatoriçe olacak kız kardeşine yardım edeceğine inanıyordu.

"Senin beni sevdiğine inanmıştım..."

"Sevmek mi...?"

Gaius ansızın sırıttı.

"Aptal. Bir çocuk ve güzel bir yüz dışında hiçbir şeyi olmayan beni seçmek senin aptallığındı."

"Sen nasıl yapabi... yapabilir-"

"Sırf biraz uyuşuyoruz diye bu kadar aşk sarhoşu olduğuna inanamıyorum... Aşk gözünü o kadar kör etmiş ki imparatorluk sarayına kanından olmayan bir çocuğu aldın."

Gaius zaten yerdeki karısını ittirdi.

"Eğer birini suçlamak istiyorsan kendi babanı suçla. Azize baban yüzünden öldü. Vatana ihanetten bütün ailem yok edildi."

Tükürürcesine söylediği sözler öfke doluydu, kanlı gözleriyle Ellenia'ya baktı.

"Ve şimdi de baban oğlumun elinden imparatorluğu almaya çalışıyor. Sen de bunun haksızlık olduğunu düşünmüyor musun?"

Ellenia'nın dünyası bir anda altüst olmuştu. Gözlerinden yaşlar akıyordu.

Gaius aniden ses tonunu nazikleştirdi ve Ellenia'nın yanağını okşamak için elini uzattı. Gaius'un eli yanağına dokununca ona şefkatle bakan altın sarısı gözler Ellenia'nın içinde boş bir umudu yeşertmişti.

"Lütfen, bana bunun bir yalan olduğunu söyle Gaius... Bana tüm bunların bir şaka olduğunu söyle lütfen!"

Dan-!

Ama birkaç saniye sonra Gaius Ellenia'nın kafasını yere doğru itti. Ağzından kan akmaya devam eden Ellenia'nın kafası soğuk mermer zemire çarptı.

"Hahahaha! Ne olmasını bekliyordun ki? En sonunda bile tam bir aptalsın."

Gaius yerde yaşam mücadelesi veren prensesin çenesini zorla kavradı ve kendine çevirdi ardından da kulağına yaklaşarak fısıldadı.

"Seni.Biraz.Bile.Sevmiyorum."

İyice güçten düşen Ellenia dudaklarını yaladı. Kan bir kez daha dudaklarından döküldü. Gaius sanki normal bir işi bitirmişcesine ayağa kalkarak omuzlarını ve dizlerini silkeledi.

"Çocuğumu kendi çocuğun gibi yetiştirdiğin için sana ne kadar minnettar olduğumu bilemezsin. Bu yaptığın babanın işlediği binlerce günahı temizler. Ama tabiki de babanın ve kızının ölümü kaçınılmaz."

"...Sen...Ah-"

"Ne var?"

"Apol... Apollonia, kızım..."

Prenses Ellenia'nın gözleri yavaş yavaş bulanıklaşırken ağzından bu isim çıkmıştı. Ellenia'nın ne dediğini zar zor anlayan Gaius alçakça güldü.

"Nia aynı zamanda benim de kızım bu yüzden olabildiğince onu öldürmemeye çalışacağım. Siyasi meselelerde iyi bir koz olabilmesi için sessizce büyümesine izin vereceğim. Ama benim için sadece imparatorluk ve Paris önemli."

(Ç.N.: Nia Apollonia'nın isminin kısaltılması.)

Gaius konuşmayı bitirir bitirmez prensesin vücudu yavaş yavaş sarsılmaya başladı. Ellania telaşla odanın köşesine baktı ve bir şeyler mırıldandı fakat söylelmeye çalıştığı şey bir türlü dudaklarından dökülmedi.

Ellenia'nın çaresizce mücadele ettiğini gören Gaius sadece sıkılmış bir ifade ile kaşını kaldırdı. Çok geçmeden son nefesini veren Ellenia'nın vücudu yavaşca yere serildi.

"Sonunda bitti."

İki Yüzlü Prenses Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin