4.Bölüm 💙

670 70 43
                                    

İyi okumalar 💙

Önceki bölümü atlamayın lütfen...

Okyanus
Bilgisayarımın başında, çenemi avucumun içine dayamış wattpadde yazdığım kitaba yeni bölüm için ilham gelmesini bekliyordum. Kafam çok doluydu. Özellikle son bir haftadır.

Bilmediğim biri, bana sürekli yazıyordu. Hesabının ismi bile bana bazı şeyleri çağrıştırdığından, ona; 'Nickin neden böyle?' diye soramıyordum. Ya biri benimle dalga geçiyordu yada ortada gerçekten beni seven biri vardı. İki ucu çoklu denklem.

Bu aralar çok düşünüyordum. Düşünmek için fazla vaktim vardı çünkü ve ben düşünmekten sıyıracaktım. Bu yüzden daha fazla düşünmemek için, dışarı çıktım. Akşam yürüyüşü yapmayı severdim.

Eve yakın olan bir kafe vardı. Önce oraya uğrayıp kahve alacaktım. Oradan da sahile giderdim artık. Kafe küçük, sevimli bir yerdi. Sahibi de genç bir çocuktu. Aral... Sanırım benim yaşlarımdaydı. Yani görünüş olarak öyle gibi görünüyordu. Biraz da değişik, kendine özgü bir imajı vardı. Saçları maviydi mesela. Çok tatlı bir mavi. Gözleri de bir değişikti. Puslu griydi. Bebeklerde oluyordu genelde bu göz rengi, ilk doğdukları zaman. Ama Aral'ın gözleri değişmemişti demek.

Kafeden içeri girince, kapının üstündeki zil sallandı ve Aral'ın bakışları beni buldu. Hemen gülümsedi. Ben de gülümsedim ve yanına doğru ilerledim. Oturmayacaktım. Niyetim kahve alıp gitmekti.

"Selam hoşgeldin Okyanus." dedi. Iyice yaklaşırken cevapladım.

"Hoş buldum." dedim ve gözlerim mavi saçlarına takıldı. Bu saçlar aklıma Mavi'yi getirmişti. Hani bana mesaj atan Mavi... Tam karşısında durduğumda, bakışları beni buldu ve gülümseyerek konuştu.

"Geç otursana şöyle. Ayakta kalma." dedi. Elindeki sıkma tüpüyle, krem şanti sıkıyordu önündeki pastanın üstüne.

"Yok ben oturmayacağım. Kahve alacağım sadece." dedim. Kafede toplamda üç çalışan vardı. Aral ve iki kişi daha vardı. Çalışanlardan biri bana doğru seslendi.

"Ne alırdınız efendim?" diye sordu. Daha ben ağzımı açamadan, Aral benim yerime cevap verdi.

"Frappe." dedi. Çalışan ve ben şaşkın bir şekilde baktık Aral'a. Frappe içeceğimi nasıl biliyordu? Aral, üstündeki bakışları farkedince aceleci bir tavırla konuşmaya başladı. Bu sırada pastayla ilgilenmeyi bırakmıştı. "Şey... Genelde akşamları frappe içiyorsun. Aklımda öyle kalmış." dedi. Eleman, kahveyi yapmaya geçince, Aral yüzü kızarmış bir şekilde, pastaya son dokunuşları yapıp dolaba bıraktı.

O sırada çalışan, kahvemi getirdi. Sahte bir şekilde öksürerek Aral'ın dikkatini çektim. Bir şey konuşmadan ödemeyi yapıp çıktım ve sahile doğru yürümeye başladım.

Sahil, diğer günlere nazaran biraz az kalabalıktı. Boş olan banklar vardı ama hepsini es geçmeyi düşünüyordum çünkü bu akşam yürümek istiyordum.

Kenardaki ışıklandırmaların yansımasını vurduğu denize bakarken yürüyordum. Bir yandan da düşünüyordum. Birden aklıma kafedeki ilginç an geldi. Aral'ın, benim yerime cevap vermesi. Nedensiz şekilde aklıma takılmıştı bu. Bir süre daha yürüyerek düşündüm.

Epeyce yürüdüğümü düşünüp, ilerideki banka oturdum. Normalde çok fazla sigara içmem, nadir içerim ama şu an acayip şekilde içmek istiyordum. Cebimdeki paketten bir tane çıkarıp yaktım ve dumanı içime çektim. O sırada telefonumdan gelen sesle, sigarayı dudaklarımın arasında bırakıp telefonu çıkardım.

İnstagram bildirimi vardı. Büyük ihtimalle, Mavi mesaj atmıştı. Bugünlerde sürekli yazıştığım tek o vardı. Bildirime tıkladım ve mesajı açtım. Masajı görünce, kalbim hızla atmaya başladı. Mavi şu an beni görüyordu! Mesajı tekrar mırıldanarak okuduğumda, aslında kalbimi hızlandıran şeyin, mesaj olduğunun farkındaydım.

kalbimdekiokyanus: Dudaklarındaki sigara çok sakin. Ben olsam tutuşmuştum.

Düştük Mavi bey 🤭

Nasıl gidiyor?

Yorumlarınızı bekliyorum

Sizleri seviyorum 💜

OKYANUS MAVİSİ (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin