*8*

30 2 0
                                    

Sırt çantamıda alıp Batu'nun arabasına bindim. Suratına bile bakmıyordum. E nasıl kabul ettin derseniz Bora yüzünden. Resmen onla kalmam için yalvarmıştı ve sürekli 'zorunlu olarak' demişti. Birşeyler olmuştu ve geri, 2 gün sonra eve döndüğümde anlatacaktı. Hafta sonu olduğundan okulda Borayıda göremicektim. Hala neden Batuyla gittiğimide anlamamıştım. Yalıya geldiğimizde yokuşu çıktık ve arabayı park etti. Arabadan inip evlerine doğru gittik. Eski anılarım geldi aklıma. Evlerinin önündeki bahçede beni kovalamasını, yaptığımız onca kahvaltıları... özlemiştim sanırım.
Kapıdan içeri girdiğimizde evlerinin değiştini anladım. "Senin için bi oda hazırlandı Deniz." dedi. "Gel götüreyim seni oraya." deyip merdivenlere yöneldik. Odaya girdiğimde sade bir odayla karşılaştım. Sahi Bora neden hala Batuyla yan yana olmama izin veriyordu ki. O olaydan, o geceden sonra Batuyu fena benzetmişti hatta. Kesin bir şey vardır diyerek düşünmeyi bıraktım ve sırt çantamı yatağın üzerine koydum. Batu'da hala kapıda bekliyordu. Ona döndüğümde "Yan odadayım. Birşey olursa çağı." demişti. Aç değildim. Bora yanıma gelmeyince birşeyler atıştırmıştım.
Boydan boya olan camın önünde tekli koltuk vardı. Koltuğa bağdaş kurup oturduktan sonra bahçeye baktım. Şu evde, şu bahçede.. Neler yapmıştık Batuyla. Biz batuyla 3 yıl çıkmıştık. Ben Bodruma gittiğimden kışları hiç görüşemiyorduk ama yazları. Tam 2 buçuk ay beraberdik. Yapmadığımız şeyler yoktu. Ve sanırım arasında en güzeli de onunla salıncakta sallanmaktı. Yan odada olmasına rağmen birbirimize o kadar uzaktık ki. Ama dediğim gibi, bazen nefret öyle sarıyor ki bedeninizi küçücük bir sevgi kırıntısı bile bırakmıyordu. Batuyu affetmek imkansızdı. Beni aileme karşı o kadar çok küçük düşürmüştü ki.. Şimdi bir ailem bile yoktu. Annem ölmüştü, babamla abim sırf annemi benzediğimden beni de bırakmıştılar. Her ne kadar canımı acıtsada gitmeleri, sırf Bora için kaç gündür ağlayamıyodum bile. Gözümden bi yaş geldiğinde ağlama krizine girmek istemediğimi anladım. Her krizimde yanımda Bora olurdu ve bir şekilde rahatlatıyordu. Tek başıma kalkamazdım ama krize çoktan girdiğimi anladım. Deli gibi ağlıyordum arada nefes alamamaktan değişik seslerde çıkarıyordum. Yine kaybetmiştim işte kendimi. Yine bütün anılar gözümün önünden geçiyordu. Kapı açıldığını duydum ama yerimden hareket edemiyordum. Karşımda Batuyu ilk defa endişeli olarak gördüm. "Deniz. Deniz. Deniz." diye sarsıyordu beni ama ağzımı bile açamıyordum. Bi anda sımsıkı sarıldı. O sırada ağlamayı bıraktım. 2 yıldır sarılmıyoduk birbirimize, 2 yıl..
Ona karşı bitmek bilmeyen öfkem, şu an bi sarılmasıyla geçmişti sanki. Ama onu sevmiyorum biliyorum. Bora varken, Bora onu sevdiğimi bilmesede başkasıyla helde Batuyla asla başka birşey düşünmem, düşünümem.
Bora hep vardı aslında, Batu varkende. Hep vardı, köşesinde hep bekliyordu. Bora'yı ne zaman görsem içimde birşeyler yeşeriyodu. Sanki birşeyler olabilecek ya aramızda.
Batu'nun omzundan kendimi çekip gözyaşlarımı sildim. Ağlamak istemiyordum artık kimse için. Geçmiş geçmişte kalsın istiyordum. Birşeyleri tekrar hatırlatıp üzülmekten gerçekten yoruldum artık.
Düşündüklerimden beni koparan Batu'nun "Deniz biraz konuşabilir miyiz?" demesiydi. Kafamı salladığımda o da karşı koltuğa oturdu. "Konuşmaya başlayayım. Burda olma sebebin benim. Ben istedim. Bak belki sevgili gibi olmaz ama ben senin yanında olmak istiyorum. Borayıda ikna ettim 2 gün bizde kal. İstemessen zorlayamam ama, yeni başlangıçlar yapmaya ne dersin?" dedi. Ve ben amele gibi Batu'nun suratına bakmaya devam ettim. Batuyla yeni bir başlangıç yapmak mı? Batu mu? Yanımda olmasını istemesi mi? Ve bunlardan en önceki önemli mesele; "Bora abiyi nasıl ikna ettin?" dedim tek kaşımı kaldırmaya çalışarak. Ama eminim olmamıştır hatta Batunun buna kahkahlarla gülmeye başlamasıyla anladım. Gerçekten güzel gülüyordu be. "Canım ben öğretiyimi sana onu bak önce.." diye başladığında "Abimi nasıl ikna ettin." diye tekrar sordum. Onca olaydan sonra öfkem bitsede eskisi gibi olamazdık. Yüzünün asıldığından bozulduğunu anlıyordum. Yapabilecek birşeyim yok. "Bir nevi tehtit ettim." diye mırıldadığında şaşırmıştım. Batu Bora'yı bu kadar önemli birşeyle tehdit etmiştite beni Batu'nun yanına gönderebilmişti. "Neyle?" diye sorduğumda, "Bunu ben sana söylemem Deniz." cevabını almıştım. Muhteşem ya, Bora anlatıcam demişti ama bakalım anlatacak mıydı...
"Herneyse bunu aranızda konuşursunuz. Bekle beni çok sevdiğin birşeyi getiriyorum." dediğinde odadan çıkışını izledim. Ya hem sen Bora'yı tehdit ediyorsun, hem sonra konuşursunuz diyorsun, hemde elinde jelibon dolu kaseyle... Oha jelibon mu? Hemde şirinli mirinli. Allaa of ya bu çocuk bunu nasıl unutmamııışş? Ben biraz önce yüzsüzdiyecektim demi? Lafı tamamiyle geri alıyorum, jelibon gibi çocuk valla.
"Ya hala nasıl seviyorsun şunu? Bak değerini bil sırf sen geleceksin diye bir çekmece jelibon aldım haa." deyip güldü. Gülünce gözlerinin kısılması var birde off bee. Bir dakika ya o geleceğimden nasıl haberi vardı ki? Amaan boşver bir çekmece jelibon dedi sonuçta. Bayadır yemediğim için özlemiştim sahiden.
Birkaç saat daha öylece tekli koltuklarda oturduktan sonra kapının çalmasıyla göz göze geldik. Bu evde tek olduğunu biliyordum. "Birini mi bekliyordun?" dediğimde kafasını sağa sola salladı ve yerinden kalktı. İkimizde merdivenlerden indiğimizde o kapıyı açmaya gitti. Bende mutfağa girip kaseyi tezgaha bırakıp kendime doldurduğum suyu içerken kapıdan gelen tanıdık sesin kim olduğunu görmek için kapıya doğru yöneldim.
Geleninin Kaan olduğunu gördüm. Batuyla çok uzun zamandan beri tanışmamıza rağmen Kaan'ı tanımamam değişikti.
3müzde kapıda öyle dikilirken Batu "Salona geçsek ya." dedi. Ben Borada gelir sanıyodum hadi ama yaa.
Salona geçtiğimizde Kaan "Kalk kız bi kahve yap." dediğinde dik dik ona baktım. "Kız mı?" deyip güldüğümde " Değil misin?" deyip tek kaşını kaldırmıştı. Cidden baya kaldırıyomuş be. "Ayy of. Batu sen sade, Kaan sen?" diye sorduğumda Kaan "Oo bak nasılda bil.." derken koltuktaki yastığı fırlattım. Gerzekti ya yemin ederim. "Tamam tamam benimkide sade." dedi. Mutfağa gittiğimde nescafeleri yapıp tepsiye koydum. Tabikide türk kahvesiyle uğraşmayacaktım.
Kahveler yarıya indiğimde Kaan'a "Eee" dedim. Batu'da Kaan'da aynı anda bana baktıklarında "Bir açıklama bekliyorum. Kaan sende, Batu sende herşeyi başından beri anlatın bakalım." dedim. Duyacaklarımı gerçekten merak ediyordum.

Senin Olamayacağını Bile Bile SevmekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin