Çocuk boş bakışlarla etrafı süzdü ve en arkada bir yere oturdu.Ne? Tabi ki de onu izlemiyorum! Garip bir hisle arkamı döndüm.Çocuk bana bakıyordu.Bana.BANA.Aman canım ne önemi var ki.Dikkatimi derse vermeye çalıştım.Ama olmadı çünkü hala bana bakıyor.Yabi rahatsız oluyorum tamam mı? Rezil olmayayım diye deyişik şekillere bürünüyorum.
Sonunda zilin çalmasıyla sınıf boşaldı.Midem kazınmaya başladı.Sabah kahvaltı yapmadım da.Adımlarımı dolabıma doğru yönelttim.Para alıcaktım.Dolabımın kapağını açınca içinden bir not düştü.Değişik bir el yazısıydı.Küçük kağıtta;'hoşgeldin güzelim' yazıyordu.Sınıftan biri şaka yapmıştır diye düşündüm ve kağıdı buruşturup dolaba tıktım.Biraz para alıp adımlarımı kantine doğru çevirdim.
Kantinde biriyle tanıştım.Adı Lisa.Görseniz o kadar tatlı bir kız ki.Bana telefon numarasını verdi.Akşam onu aramaya söz verdim.Şu an sınıfta oturmuş,dersin başlamasını bekliyorum.
Yaklaşık 5dakika boyunca tek başıma sınıfta oturuyordum.Yavaş yavaş insanlar gelmeye başladı ve zil çaldı.Nihayet.Yaşlı tatlı moruk içeriye girdi ve ders başladı.
"Evet çocuklar bildiğiniz gibi proje zamanı yaklaşıyor.Konumuz 'İngiliz Edebiyat Tarihi'.Geçen sene eş kavgaları yüzünden disipline gidenleriniz var.Bu yüzden bu sene eşleri ben seçiyorum."dedi.Disiplin mi? Saçmalık.
Masasından bir kağıt aldı ve çiftleri okumaya başladı:
Andrew-Meg
Melissa-Jordan
Blahblahblah...ve Robbie-CandiceKimseyi tanımadığım için etrafa onun kim olduğunu bulmak için bakındım.Sonra şu gizemli çocuğun bana baktığını fark ettim.Onun adı Robbie mi? Ve onunla eş miyim?Vay canına.Büyük şans.
"Şimdi biraz proje hakkında konuşun ha?" dedi hala adını bilmediğim yaşlı tatlı moruk öğretmenimiz.Çocuğa bakmaya başladım.Hiç kıpırdamıyordu.Bir kızı ayağına çağırmaya utanmıyor mu? Neyse.Kitaplarımı alıp yanına doğru ilerlemeye başladım.Emin olun yakından daha da çekici.Kitaplarımı sıranın üzerine bıraktım.Bu arada o beni küçümseyici bakışlarla izliyordu.Bu hareketi açıkçası canımı acıtmıştı.Yine de hiç bozuntuya vermeden sandalyeye oturdum.
El sıkışmak için elimi uzattım;"Merhaba,ben Candice.Proje partnerin."
İlk elime,sonra yüzüme,sonra yine elime baktı.
"Ben Rob" dedi ve bu seferde sınıfa bakmaya başladı.Elim havada kalmıştı! Ne kadar öküz bir insan.Tekrar bozuntuya vermeden neşeli bir sesle konuşmaya başladım.
"Proje hakkında fikirlerin var mı?"
"Yok."
"Pekiii..." ne diyebilirim diye düşündüm ve tekrar konuşmaya başladım. "En sevdiğin edebiyatçı kim?""George Orwell.Ya senin?" tam söyleyecektim ki hemen araya girdi."Dur tahmin edeyim Shakespeare değil mi?
"E-evet."
Özür dilerim yine kısa bir bölüm oldu ama en kısa sürede telafi edeceğim.Bu arada yardımlarından dolayı @sarahthegirlintown'a teşekkür ediyorum.O olmasaydı bu hikaye de olmayacaktı.Bu bölümü sana ithaf ediyorum!