17.03.21
ölümden neden korkuyorsun?
---
"minik gorilim yuvadan uçuyor!"
karşısındaki bedenin ağlamasını izledi kravatını bağlarken. "yuvadan mı uçuyorum?"
"evet. daha seninle oynayacağımız bir sürü video oyunu vardı. sense beni yalnız bırakıp gidiyorsun." burnunu çekti, göz yaşlarını sildi ve ardından kafasını eğip elleriyle uğraşmaya başladı.
"ah ölsem bile bana o oyunları oynatmazsın hoseok. uğraşma boşuna, inanmam." hem kravatını bir türlü bağlayamamış hem de hoseok'a cevap yetiştirmeye çalışıyordu. fazla stres yapmıştı ve arkadaşının da böyle davranması ona hiç yardımcı olmuyordu.
hoseok kafasını aniden kaldırıp taehyung'a bakmıştı. "aynı evde mi yaşayacaksınız şimdi? yanlış anlamadım değil mi?"
taehyung sonunda kravatıyla uğraşmayı bitirmiş ve ağlak arkadaşına dönmüştü. "evli insanlar aynı evde yaşar." ellerini saçlarına doğru götürüp aynayla olan işine kaldığı yerden devam etmişti. "hem kimi kandırıyorsun? evlendiğime benden daha çok sevinen sensin. sırf alyssa ile anlaşabiliyorsun diye."
hoseok üstündeki hüzün bulutlarını dağıtıp gülmeye başlamıştı. "en çok da senin dedikodunu yapıyoruz, taehyung. bu dünyanın en eğlenceli şeylerinden biri!"
dudakları yukarıya doğru kıvrıldı, "keşke bunu yüzüme karşı söylemeseydin hyung."
"n'apayım? sana yalan söyleyemiyorum bile taehyung!" hoseok ellerini yüzüne götürmüş, tekrar küçük bir çığlık bırakmıştı dudaklarından. "evlenemezsin sen!"
arkadaşının çift karakterli olduğunu düşündü taehyung. ağlarken espri yapabiliyor, gülerken aniden çığlığı basıp salya sümük ağlayabiliyordu. sadece, o normal biri değildi.
"gidip makyajımı tazeleyeceğim! sonra gelip düğünü basacağım. alyssa sürtüğü ile evlenemezsin!"
"alyssa senin arkadaşı-"
sözlerini tamamlamasına izin vermeyen hoseok, kapıyı çarpıp çıkmıştı odadan. bir kaç gün sonra buna alışır diye düşünüp güldü taehyung.
siyah, hafif uzun saçlarını daha çok dağıttı eliyle. alyssa onun saçlarının dağınık oluşuna bayılırdı. alyssa'yı düşündü. beyazlar içindeki o güzel kadını düşündü. bir kaç saat sonra evleneceklerdi ve bunu düşünmek bile ona büyük bir huzur veriyordu. sonunda tüm engellere rağmen sevdiği kadınla evleniyordu.
ondan mutlusu yoktu.
daha sonra aynaya gülümsemeyi bıraktı ve hızla telefonuna sarıldı. yan odada hazırlanan sevgilisini arayacaktı. hemen numarasına tıklayıp beklemeye başladı.
"hadi aç şunu güzelim."
ardından kadının meşgul olduğunu ve onu aramanın saçma olduğunu düşündü. sonra da kapatıp cebine atıverdi telefonu. sessizlik onu rahatsız edince, son kez aynadan kendine baktı, kravatını sanki olabilirmiş gibi daha da sıkıştırıp odadan çıktı.
düğün hazırlıklarının şimdiye kadar tamamlanması, davetlilerin gelmesi gerekiyordu. odadan çıktığı gibi koca evde yankılanan müziğin sesi kulaklarına ulaştı. bu alyssa'nın seçtiği müziklerdendi. odadayken neden bu sesi duymadığını düşündü. alyssa aklını başından almıştı. bu düşünce taehyung'u mutlu etti.
merdivenlere ulaşıp yavaş yavaş inmeye başladı. fakat indiği her basamak, endişelenmesini ve kaşlarını çatmasını sağlıyordu. çünkü taehyung'un gördüğü kadarıyla salonda kimse yoktu, koca ev bomboştu.
kolunu kaldırıp saatine baktı. erken değildi, hatta geç sayılırdı. herkesin nerede olduğunu merak etti. hoseok'un bir şey yapmış olma ihtimalini düşünmeden edemedi. sonra kendisine kızdı. hoseok hayatta böyle bir şey yapmazdı, yapamazdı.
merdivenleri tekrar çıktı, lavaboya doğru ilerledi. çünkü arkadaşı makyajını tazeleyeceğini söylemişti. lavabonun kapısına ulaşınca içeriden gelen su sesi rahatlamasını sağlamıştı.
"niye korktuysam... hoseok burada işte."
hemen kapıyı açıp kafasını içeriye doğru uzattı. kimse yoktu. su açık kalmıştı, hoseok yoktu. biraz ürkmüştü. içeriye girip musluğu kapattı. neler olduğunu anlayamadan çıktı lavabodan.
"hoseok!" arkadaşının ismini haykırması evdeki müziğe karıştı ve kayboldu. "alyssa!"
koşarak alyssa'nın giyindiği odanın kapısına ulaştı. kapıyı kırarcasına açıp içeriye daldı. gördüğü manzara daha da korkmasını sağlamıştı.
"tanrı'm, neler oluyor?"
bir sonraki durağı evin giriş kapısı olmuştu. bunların hepsinin küçük bir şaka olduğu düşüncesi bir miktar rahatlatmıştı dehşete düşen bedenini. alyssa ve hoseok, taehyung'a şaka yapmaya bayılırlardı. taehyung bunu çok iyi biliyordu.
dışarıya çıktı. duyulan tek ses, evden gelen hafif müziğin sesiydi. koca site bomboş gözüküyordu. yan evdeki yaşlı kadının her ay yeni bir tane sahiplendiği yavru köpeklerin sesleri dâhi duyulmuyordu. "alyssa!"
gelen tek cevap, sokakta yankılanan sesiydi.
az ötede annesinin arabasını gördü. fakat içinin boş olduğunu görünce daha da endişelendi.
telefonunu çıkardı cebinden başta alyssa ve hoseok olmak üzere yakınlarını aradı. telefonları çalmıyordu bile. sinirle geri kapattı ve geri dönüp odasına gitti. masanın üzerinden arabanın anahtarını aldığı gibi koşar adım çıktı evden. ürkmüştü, bunu şaka sansa bile ürkmüştü.
garajı açıp siyah arabasının kapılarını açtı. sadece annesine uğrayacak, oradan alyssa'nın evine, sonra da hoseok'un babasının evine geçecekti. onları evlerinde görünce rahatlayıp, sarılacaktı sevdiklerine. hatta yolda giderken bir sürü insan görecekti. her şey bu kadar basitti.
arabasını evin olduğu sokaktan çıkarttı ve sakince ilerledi yoluna. evden gelen müziği artık hiç duymuyordu. bununla birlikte sokakta hâlâ kimseyi göremeyişi çıldırtacaktı onu.
merkeze doğru sürerken arabayı, tek tek kontrol ediyordu sokağı bir hareketlilik bulmak adına. tekrar büyük bir umutla rehberindeki tüm numaraları aramaya koyuldu. hem yola odaklanmaya çalışıyor hem de tanıdığı herkesi tek tek arıyordu. kimsenin telefonu çalmıyordu. sinirle koltuğa fırlattı telefonu. sessizlikten hiç bu kadar nefret etmemişti.
ancak yola döndüğünde hareket hâlinde bir arabayla karşılaşacağını ve hatta kaza yapacağını hiç düşünememişti.
*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pourquoi la mort te fait peur : taegguk
Fanfiction- "keşke başka bir evrende, en güzel hâlimizle karşılaşsaydık mavi kafa. işte o zaman tanrı'na seni bana verdiği için şükrederdim." angst, minific.