ensemdeki izi saklama çabasıyla boynumdaki atkıyı sıkılaştırdım.
"o çöp stilini düzeltmeye falan mı çalışıyor?"
"HAHAHAAHAHA, ÇOK KOMİKSİN CHLOE!!!!"
Kulak çınlatan kahkaha seslerine göz devirdim. Chloe ve Sabrina sabahın 7'sinde enerjimi hak etmiyordu. Sınıfı gözlerimle kestirip Alya'yı arıyordum ki beklenmedik bir ses duydum.
"Bence çok yakışmış Marinette"
Baldan tatlı bakan gözleriyle Adrien bana bakıyordu. Adrien. ADRIEN?!!! N-Ne n-noluyor şu an bir dakika.
Ah evet. Adrien.... Kagami'nin 3 aydır sevgilisi olan şu Adrien.
Bana şuan niye bu kadar kibar davranıyordu?
Şaşırmış suratımın cevap vermesine izin vermeden elini omzuma koyup yanımdan geçti. Göz mü kırptı o?
Hayır hayır hayır... Karakediyle çok takılmaktan hayal görüyor olmalıydım. Yanlış görmüş olmalıyım.
Benim tanıdığım tatlı Adrien asla onun gibi davranmazdı..
Adrien usulca Kagami'nin yanına oturduğunda gerçeklik daha da yüzüme çarptı ve tüm bu düşünceleri kafamdan uzaklaştırmak zorunda kaldım.
"O neydi şimdi?" piç suratla koluma takılan Alya beni ürküttü.
"ÖDÜMÜ KOPARDIN!"
"O yüzden mi yüzün kıpkırmızı?"
"H-Hayİr dEğiL"
"Tabii şekerimmm"
Alya'nın benimle daha fazla uğraşmasına izin vermeden sırama geçtim. Alya da yanıma.
.
.
.Derse odaklanmaya çalışıyordum. Cidden çalışıyordum. Ama gözüm sürekli istemsiz şekilde Adrien'a kayıyordu. Kagami'nin uzun ince elleri buğday sarısı saçlarında...
Kendime gelmem gerekiyordu. Refleks olarak hala gözlerim onu takip etse de artık onu sevmiyordum. 2 yıllık tek taraflı bir aşk, acı vericiydi.
Hem uğurböceği olarak bu negatif düşüncelerin beni ele geçirmesine izin veremezdim.
Paris'in mucizevi koruyucusu da akumalanırsa şehri kim kurtaracaktı? O flörtöz işe yaramaz mı. Hah! bensiz tüm şehri mahvedeceğine bahse girerim!!
Gizli hayatım hakkında düşünüp kendi kendime gülerken Alya bana napıyo bu deli dermiş gibi bakıyordu.
Öhm..
"Hey Marinette"
Yanıma gelen ilk kişi elbette Luka'ydı.
"Selam"
Luka. Adrien'la Kagami'nin ilişkilerini öğrendiğim zaman benim yanımda olan tek kişi (Alya dışında). Omzunda ağlayarak geçirdiğim kaç günler boyunca benden bıkmamış olması hayret vericiydi cidden.
Haberi ilk öğrendiğimde cidden aşırı yıkık durumdaydım. Gözlerim hayatımda hiç o kadar şişmemişti. Ama Luka'nın yardımıyla az da olsa kendime gelebilmiştim. Ve bunun için ona ömür boyu minnettardım.
"Cumartesi günü bizim konsere gelmek ister misin?"
"Ah- şey.. cumartesi miiii"
Ama o karakedinin geleceğini söylediği g- yani bir işim olduğu gündü...
"Meşgul müydün yoksa- ah pardon o zaman"
"YOK CANIMM!!! Ne alakası var ?!"
Luka'nın öyle suratı asık gitmesi içime oturmadı. Offf niye hep böyle işlere karışıyordum. Aptal kedi onu ektiğim için kesin trip atacaktı.
Luka'ya bakacak iken yemyeşil çam gözler benimkilerle buluştu.
İlk defa benim dikizleme özelliğim yüzünden gözlerimiz buluşmamıştı.
Adrien bu tarafa mı bakıyordu? Kendisine uymayacak türden meraklı gözleri masamızı delcekmişçesine bize dönüktü.
Alya da fark etmiş olacak ki "Heyy Adrien sen de gelmek ister misin? Luka'nın konserine yani."
YA NAPIYOSUN MAL. dermişcesine gözlerimi Alya'ya çevirdim.
Şahsiyetsiz Alya omuz silkti.
Hem Adrien hem de Luka ile aynı yerde sıkışık kalmaktansa 5000 akumayla savaşmayı tercih ederdim. Kalbim ve beynim bunu kaldıramazdı...
Daha şaşırtıcı olansa Adrien'ın cevabıydı.
"Tabii, orada olurum" anlayamayacağım türden gizemli bir şekilde gülümsedi.
hiç düşünmeden cirladim.
"Ne?! Baban dışarıda öylesine takılmana izin verir mi?? Vermez vermez dimi- bence önce bir izin al Gabriel Agreste çok katıd-"
"Yoo verir." gülümsemesi kırılmayacak altın gibi sağlamdı. Sonra yanına bakıp ekledi.
"Hem Kagami ile birlikteliğimizden beri daha açık düşünceli olmaya başladı. Artık eve 11'den önce dönersem bir sorun çıkmıyor."
İkisinin gözleri buluştu. Kagami utangaçca gülümseyip Adrien'ın elini tuttu.
Aşk kuşları.
Evet doğru ya..
"A-ah peki, öyle mi. Anlıyorum..."
Kalbimin çatlamasını kulaklarımın dibinde duyduğuma yemin edebilirim. Gözlerimi Adrien'dan kaçırarak önüme döndüm.
Alya yanıma gelip fısıldadı. "Noldu, kulağa gelmesini hiç istemiyormuşsun gibi geldi?"
İSTEMİYORUM ZATEN!
Bağlı saçlarımdan birini okşayan bir el dikkatimi dağıttı. Sanki aklımı okuyormuşcasına Luka bana 'iyisin, hiçbir sorun yok' gibi gülümseyen gözlerle baktı. Luka da olmasa n'apardım cidden.
Geri gülümserken camın dışarısında kara mor bir kelebek dikkatimi çekti. Kesinlikle bir Akumaydı!
Benim yüzümden mi gelmişti?! Pozitif şeyler düşün. pozitif şeyler. Ailem, makaronlar, ııığ-
Kara kelebek bizim sınıfa doğru yönelmeye başladı.
Arkadaşlarımı düşündüm. Eşşek şakalarıyla Alya, her zaman yanımda olan Luka, Adrien- yok... Karakedi? Daha kötü.
"AAYY O ÇİRKİN ŞEYYYY"
Chloe'nin cırlaması tüm sınıfın dikkatini çekti.
"Camı Kapayın!" öğretmenin emriyle herkes ayaklandı.
🚨"Akuma alarmı! Herkes sıraların altına!"🚨
Cama en yakın kişi olarak Adrien harekete geçti. Hemen arkasında da ben vardım. Uğurböceği alışkanlığım olmalı. Ona hayranlık yapmamak için kendime söz vermiş olsam da cesaretini ve hızlı reflekslerini takdir ettim. Neredeyse tüm Paris'in en büyük korkusu Akumalanmaktı sonuçta.
Camı zamanında kapamayı başarabildi ama kelebek inatçıydı. Kanatlarını sıkıştırıp kapalı camın çerçevesinden girdi. Nereye gitmişti?
Bana gelmesini beklediğim için etrafımda kitabımla kalkan oluşturdum. Bana gelmesi gerekmiyor muydu?
"ADRIEN dikkat et!"
****************************
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.ilk bölüm diye kısa yaptım.
Marinin ensesine noldu sizce? :)))))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Marichat
Fanfiction"Adrien." Kostümlü kahraman gerçek adını duymanın verdiği ürperti ile yerine sabitlenmişti. Kimliğinin ifşa olma tehlikesi büyük bir sorundu. Ama Marinette bunu nerden biliyordu? Şok içerisindeydi. "Adrien Agreste. Kalbimi kıran çocuğun adı bu." Şim...