Aşkın tesadüfü-3

137 24 6
                                    

Merhabalar ifendim. Şu an 2 mayıs 22:52. Bu bölümü bu tarihte yazmaya başlıyorum. Bakalım ne zaman bitecek? Neyse hadi görüşürüz.

Diğer teneffüste çocukların bizim paralel sınıfa geçtiğini öğrendim. Bizim sınıfa düşmediler ağlamak. Ama her zil çalınca buradalar.
(HELE DE OXUYURSAN MAL BİLOS? DLRMSŞEMDŞRŞ)
Okul çıkışı bir araya toplandık.
"Pşt hala duygusallığın üstünde mi?"
(KARAKTERLERİM DE MENİM KİMİ MAL VE SULU GÖZDÜYE)
"Alay konusu olduk ya. Bari sen yapma Mert." Dedim ve koluna vurdum. Gülerek beni kolunun altına aldı. (SENLE ŞÖYLE🤭)
"Eğleniyorum işte kızım. Yoksa ağlama. Kıyamam." Hafifçe gülümsedim. Bir az yürüdükten sonra rahat ola bilmek adına kolunun altından çıktım. Kıyamam dedi ya az önce. Düşmedim değil.
"Ah" Cidden düştüğümü kanıtlamış oldum.
"Kanka düşüşü." Dedi Ezgi kahkaha atarak.
"Çok mu komik salak ölüyoz burda." Evet abart canım. Nerede tabutun onun içine de gir oh mis. Salak kafam. Mert beni koltuk altımdan tutup kaldırıma oturtdu.
"Kızım önüne baksana ya. Salak yeminle salak."
"Düştüm işte ne yapayım Yağız ya. Öküzlük yapma."
"Gelmeyin kardeşimin üstüne. Benim gibi yuvarlanmadı en azından." Mehmetin son dediğine büyük bir kahkaha attım.
"Allah korusun çok büyük bir kaza." Dedim flash TV oyunculuğuyla. Mert çantasından çıkardığı yara bandını dizimde kanayan bölgeye yapıştırdı.
"Eve gidince pansuman yap mikrop kapmasın." Dedi Mert.
"Peki teşekkür ederim." Teşekkür edip Yağızın yardımıyla kalktım. Bir işe yarıyormuş Yağız bey de. Ezginin evi okula yakındı. Aslında hepimizin evi bir birine yakındı. Ezgiyle vedalaştık. (Sanki yarın buluşmayacağız he.) Mert, Mehmet, Yağız ve ben kaldık.
"Heh benim ev şurası. Yarın görüşürüz o zaman. Hadi yallah evlerinize." Yağız son lafını da söyleyince el salladım.

"Pşt sen her gün bu yokuşu mu çıkıyorsun kız? Allah cezanı vermesin nasıl yerde ev almışsınız böyle."
"Mehmet gelmek zorunda değilsin ki salak. Kendin istedin. Hem ne güzel geri giderken yuvarlanırsın." Deyip güzelce lafımı da soktum.
"Bana laf mı dedin sen? Görürsün sen." Neyi göreceğim acaba. Lan bu manyak psikolojimi bozmasın? Mehmet birden çantasını elime tutuşturup yere yattı. Mert ve ben şok içinde bakıyorduk Mehmete.
"Lan! Mal mısın kalk." Der demez Mehmet yokuş aşağı yuvarlanmaya başladı. Bu bir savaş ilanıdır. Mehmetin ve kendi çantamı yere koydum.
"Lan sen de mi?" Mert çocuğum şok.
"Hee."
Yere yatıp yuvarlanmaya başldım ben de. Yokuş bittiğinde yerde yatan Mehmetin vücuduna tosladım.
"Kim daha deli bakalım?" Dedim gururla.
"Tabikide ben." Pis egoist.
"Şimdi o yokuşu geri çıkacaksınız." Mertin bağırmasıya yokuştan aşağı düşen beynimizi geri aldık.
"Haydaaaa!" Öle öle yokuşu tekrar çıktık. Çantamı alacakken Mert aldı.
"Kız bunun ağır olduğunu desene sabahtandır. Eve kadar götürürüm ben."
"Çok ağır değil ya taşırım ben. Teşekkür ederim." Çantayı kulpundan tutup almayı düşünüyordum ama Mert çantayı geri çekti. Bir az ona yakınlaşmış oldum bu yüzden. Anına geri çekildim.
"Ben taşırım diyorum aa." Mert söylenirken hafifçe kıkırdadım. Üstüm başım battı anam olacak kadın beni kesecek.

Eve gidip anne gazabından bir şekilde kaçtım. Banyoya girdim. Üstümdekileri kirli sepetine attım. Suyun derecesini ayarlayıp sıcak duş aldım. Ah harika su soğudu.
"Anne oradan suyu kapa bu güzel totişim dondu bak." Dedim ama fayda etemdi. Sıcak su bitmiş. Hah çok iyi. Reglim üstüne bir de soğuk su. Toprak atanım kalmış sadece. Saçımı durulayıp bornozla odama koştum. Üstümü değiştim. Kendimi yatağa attım adeta. Çok soğuk olmuştu ve karnım ağrıyordu. Gözlerimi kapatıp kendimi uykumun kollarına bıraktım.

Sıcak ter vücudumu sarırken annemin sesiyle açtım gözümü.
"Annem aç gözünü yavrum." Doğrulmak isterken başımdaki keskin ağrıyla geri yattım.
"Anne ne oluyor?"
"Ateşin var. Üşütmüşsün bir az bebeğim. Korkma annem ben buradayım." Annemin sesi beni derin uykuya itiyordu tekrar.
"Anne..."
"Söyle yavrum."
"Seni seviyorum..."
"Ben de, ben de seni seviyorum bebeğim." Duyduğum son ses annemin huzur dolu sesiydi. Nefes alırken bile yoruluyordum. Sanki iki soyut el nefesimi kesmeğe çalışıyordu.

Gözlerimi açtığımda havanın karanlık olduğunu gördüm. Saatlerdir uyumama rağmen hala uykum vardı. Komidinin üstünde duran su bardağını aldım. Bir iki yudum içip kendimi yatağa geri attım. Bir türlü uyuyamadım ama. Uykum var ama uyuyamıyorum hah harika. Telefonumu yastığın altından çıkarıp ekranını açtım. Saat gecenin 2siydi. İnterneti açtığım gibi bir sürü mesaj geldi kilit ekranıma. İlk Ezginin mesaj sayfasına girdim.

Vatan hayini😎🤌:
Vatan hayini: "pşt eve gittin mi?" 14:00
Vatan hayini: "cevap versene salak." 14:05
Vatan hayini: "arıyorum aç hadi." 14:10
Vatan hayini'nden cevapsız sesli arama: 14:11
Vatan hayini: "ananı aradım uyuyormuşsun. Uyanınca yaz." 15:00
Vatan hayini: "lan ateşin varmış. Ananı aradım. Uyanınca yaz bana bebeğim. Geçmiş olsun. Yarın okuldan sonra yanına geleceğim. Seni seviyorum." 15:54
Siz: "kusura bakma bebeğim seninde telaşlandırdım. Bir şeyim yok. Ben iyiyim. Yarın görüşürüz. Seni seviyorum." 02:37

Ezgiyle  olan mesaj sayfasından çıkıp Yağızın mesaj sayfasına girdim. Çok şey yazmamıştı. Aramıştı.
Yağızcık:
Yağızcık: "pşt neredesin sen?" 15:31
Yağızcık: "hasta mı oldun çen. Oy çana kıyamam. Neyse geçmiş olsun kız. Dikkat et salak. Seni seviyorum" 15:59
Siz: "teşekkür ederim yağızcık. Ben de seni seviyorum. Ve salak sensin🖕🏻" 02:39

Mehmetin mesaj sayfasına girip onun yazdıklarını da okudum.
Küçük Mehmetçik:
Küçük Mehmetçik: "Kız eve vardın mı?" 13:44
Küçük Mehmetçik: "ses ver aloo." 13:45
Küçük Mehmetçik: "pşt uyudun mu?" 13:45
Küçük Mehmetçik: "ne çabuk lan?" 13:46
Küçük Mehmetçik: "neyse iyi uykular siscik." 13:47
Küçük Mehmetçik: "hasta olmuşsun. Ezgi dedi." 16:01
Küçük Mehmetçik: "Allah şifa versin siscik. Tabi sen alışık değilsin yuvarlanmağa. Neyse ğızz dikkat et lan. Seni seviyorum mal. Dikkat et." 16:05
Siz: "teşekkür ederim brothercik. Ben de seni seviyorum. Hadi zıbar. Dicem de sen zaten uyumuşsundur. İyi geceler."

Mertin mesaj sayfasına girecektim ki telefonum kapandı. Ne hoş (!) Telefonu şarja taktım. Ama üstümden gitmeyen uykum daha da bastırdı bu sefer. Kendimi tekrar yatağa bıraktım. Yorganımın bir kısmını bacağımın arasına alıp sarıldım. Bir ucuyla da sırtımı örttüm.

Bu sefer gözümü aydınlık bir sabaha açtım. Şarja taktığım telefonu elime aldım. Oha! Bu kadar uyudum mu ben? Saat öğlen 2. Kapı çalıyor birden. Annem açar diye düşünüp kalkmadım. Salak kafam ya annem evde değil ki. Ayağa kalkıp kapıyı açtım. Gelen mertler ve Ezgiydi. Hayır ya! Bu kısacık şortla ve dağınık saçımla açmış olamam.
"Ayh hoş geldiniz. Şey kusura bakmayın yeni uyandım da." Mert elindeki anlamadığım poşetleri yere bıraktı. Elini alnıma koydu.
"Ateşin var bir az. Gel üstünü değiştirelim. Bir azdan sana çorba yapacağız. Gel hadi." Deyip Mert beni odama götürdü. Dolabımdan uzun kollu kapüşonlu çıkardı. Altıma da siyah bir eşofman.
"Şimdi ben çıkıyorum. Sen üstünü değiş. Sonra seslen bana." Kafamla Merti onayladım. Üstümdeki pijamaları çıkarıp yatağıma attım. Üstümü değiştirdim ve Merte seslendim. İçeri girip beni makyaj masamın sandalyesine oturttu. Saçım ıslaktı. Dün kurulamamıştım. Kurumamıştı da. Eline fön makinesini alıp saçımı kuruladı ilk. Saçımın önünü kurulamak için yüzüme tuttu. Uçuşan saçlarıma bakıp güldü. Ben de hafifçe güldüm. Eline tarak alıp saçımı taradı fön tutarak. Saçımı kurulayıp eline bir toka aldı. Hafif bir örgü ördü. Kızına bakan bir baba gibiydi. O kadar narin dokunuyordu ki. Sanki rüzgar esse canım acıyacak gibi çok hafif dokunuyordu.
"Şimdi. Sen aşağıda koltukta oturuyorsun. Biz sana bir şeyler hazırlıyoruz. Sonra çocuklar yerken ben sana yediriyorum." Deyip bir şey daha ekledi.
"Karnın ağrıyor mu? Regl sancın çok mu yani? İlaç filan getireyim mi?" Regl utanılacak bir şey değil ama Mertle bu konuyu konuşmak beni utandırmıştı. Hafifçe başımı sağa sola salladım. Utangaç halimi görüp kahkaha attı. Gülerek elimden tutup beni salona getirdi. Koltuğa uzandım. Üstüme baktakiye örttü.

Yarım saat sonra sıkılıp mutfağa çocukların yanına gittim. Mehmet beni görüp flash tv oyunculuğuyla kızdı.
"Kız geç yerine bak bu sıcak kaşığı yapıştırırım alnına he!"
"Ya ama çok sıkıldım." Diye isyan ettim.
"Derin geç içeri. Burada yemek yapıyoruz. Ve hastasın sen. Ayakta durma hadi içeri gülüm hadi." Ezginin dediğine onay verip beni kovdular. Şerefsizler(!)

AĞLIYACAM BUNLAR NEDİYEE DLEMSŞELSĞELW
SELO BİLOS

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 13, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Aşkın tesadüfüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin