"Elliot! Rose'un saçlarıyla oynamayı bırak!" diyerek karşımdaki sekiz yaşındaki Elliot'u azarladım. Elliot omuz silkip Rose'un yanından geçerken dil çıkardı. Rose'un çattığı kaşlarını görünce gülmeye başladı, ben de gülüyordum. Rose da dayanamayıp gülmeye başladı. Bazen annesi gibi, bir leydi olmaya çalışırken çocukça davranışları bir kenara itip ciddi oluyordu. O halleri beni çok zorlarken bir yandan eğlendiriyordu.
Saçlarını tekrar ikiye ayırıp sıkıca ördükten sonra aynanın karşısına geçirdim. Çok güzel bir kızdı. Henüz on yaşındaydı ve biyüyünce kesinlikle çok ama çok güzel bir leydi olacaktı. İleride bir kont veya dük ile evlenebilirdi. Büyük bukleli sarı saçları şimdi ikili örgü olarak sallanıyordu. Bembeyaz teni porselen bebekleri andırırken masmavi gözleri bir okyanusa benziyordu. Rose'un ve Elliot'un yüz hatları Leydi Anne'i andırıyordu.
Bay Wagner içeriye doğru başını uzatıp "Binicilik dersine geç kalmak istemezsiniz." diye seslendi. Elliot, Rose'la uğraştığı için defalarca tekrar saçlarını örmüştüm bu yüzden biraz gecikmişlerdi. Aceleyle binici çizmelerini giydirdikten sonra ellerinden tutup dışarıya çıkardım.
Bay Wagner'a çocukları teslim ettikten sonra mutfağa gittim. Bayan Margaret'la konuşmak beni rahatlatıyordu. Bir de onun her gün evde mutlaka bulunan portakallı kekleri çok güzel oluyordu. Ne yazık ki bu keyif Bayan Ursula'nın seslenişine kadar sürdü.
"Bayan Ruston, hemen işinizin başına dönün."
Mutfaktan çıkıp ilerideki merdivenlerden üst kata çıktım. Temizlemem gereken pek çok oda vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Huntington Köşkü
Historical FictionHuntington köşkünün duvarlarına, bodrumuna, kuytu köşelerine sinmiş bir aşk hikayesi. Audrey, Huntington köşkünde çalışmaya 3 yıl önce başlamıştır. Köşkün en büyük oğlu Henry'nin gittiği yatılı okuldan dönmesiyle köşkün hizmetçisi Audrey Ruston'un h...