•1•

22 3 0
                                    


"Bayan Ruston!"

Bayan Ursula'nın sesi kulağımda yankılandıktan sonra yatak örtüsünü son kez düzeltip odadan çıktım. Uzun koridorun sonunda bulunan odadan koridora ilerlerdim. Merdivenleri hızla inip döner dönmez Bayan Ursula yanımda belirdi.

"Odayı hazırladım, Bayan Ursula." Bayan Ursula her zamanki somurtkan yüzünü üzerimde gezdirdikten sonra "Bakacağım," dedi, merdivenlerden çıkarken "Mutfağa uğra!" diye aşağı doğru seslendi. Mutfağa geldiğimde aşçı Bayan Margaret yemek odasına gidip masayı hazırlamamı rica etti.

Bayan Margaret, köşkün kahyası Bayan Ursula'ya göre oldukça nazik bir bayandı. Bayan Ursula, sert ama güçlü bir kadındı. Bu köşkte uzun yıllardır yaşadığını duymuştum. Genç kızken burada bir hizmetçi olarak çalışırken daha sonraları kahya olmuştu. Henüz çok yaşlı sayılmazdı. Yaşını tam olarak söylemese de görünümden 40'larında ya da 50'lerinde bir bayan olduğu anlaşılıyordu. Evde hiçbir aksaklığın, hatanın, laubali davranışların olmaması için çabalıyordu bu yüzden yapılan işler de çok titizdi. Bayan Margaret ise daha kibar, şirin bir bayandı. Hafif kilolu görünümü ona yaşının da etkisiyle sevimli bir görüntü katıyordu. Bayan Ursula ile hemen hemen aynı yaştalardı. İkisi de uzun süredir burada çalıştıkları için birbirleriyle eski dostlardı. Birlikte büyümüşlerdi bu köşkün duvarları arasında. Bu arkadaşlığın etkisiyle onunla en samimi, rahatça konuşan kişi Bayan Margaret'tı. Bayan Ursula'nın da başkalarına karşı hep koyduğu sert duvarları, konu Bayan Margaret olunca gölgeleniyordu.

Kenarlarında dantel desenler bulunan beyaz peçeteyi üzerinde açık pembe renkte küçük gül tomurcuklarının bulunduğu peçete yüzüğünden geçirdim. Tüm peçeteleri tek tek hazırlayıp tabakların yanına bıraktım. Bu peçete yüzüklerini Leydi Anne güllerin dallarını temizleyip metal halkaya özenle dolamıştı.

Köşkte bugün bu telaşlı havanın olmasının bir sebebi vardı. Lord Huntington ve Leydi Anne'in en büyük oğulları yatılı okulunu tamamlamıştı ve artık evine dönüyordu. Ben onun sadece fotoğraflarını görmüştüm. Köşkte çalışmaya başladığımda o yatılı okuldaydı. Fotoğraflara göre benden birkaç yaş büyüktü muhtemelen. Leydi Anne'in tek tek o peçete yüzüklerini yapması, Bayan Margaret'in çeşitli yemekler hazırlaması, bayan Ursula'nın bana hazırlattığı oda, hepsi onun içindi.

Bay Wagner, Lord Huntington'a haber verdikten sonra bahçedeki arabaya bindi ve kasabaya doğru yola çıktı. Köşkün bulunduğu yer şehrin fazlasıyla dışındaydı. En yakın kasabaya arabayla yarım saatte gidiliyordu. Lord Huntington'ın oğlu da Londra'dan trenle kasabaya gelecek, Bay Wagner onu istasyondan alacakfı.

Bayan Ursula'nın yağdırdığı işlerden kaçıp mutfağın yanındaki balkondan dışarı bakarken tepede Rolls Royce marka arabayı görünce "Geldiler!" diye bağırdım. Koşturarak bir üst kata çıkıp bana ait olan küçük odaya girdim. Sabahki elbisem kirli olduğu için onun yerine daha güzel bir elbise giymiştim. Krem elbisenin yere kadar uzanan eteğinin uçlarında dantel işlemeler vardı. Elbisemi düzelttikten sonra aşağı indim.

Leydi Anne'in mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Her zamanki sakin, yavaş halinden uzaklaşmış üzerinde bir heyecan vardı. Köşkün verandasından bahçeye indi. Lord Huntington da Leydi Anne'i takip ederek bahçeye indi. Bense uzaktan bakıyordum. "Bay Wagner'a bavulları taşımaya yardım et!" diyen Bayan Ursula'yı duyunca ilk kez verdiği bir işe bu kadar mutlu olmuştum. Mutfaktan verandaya geçip koşarak bahçeye çıktım.

Bay Wagner arka koltuğun kapısını açtıktan sonra bagajdan bavulları çıkardı. Ben de bir bavulu alıp zorlanarak götürmeye çalışırken bir el nazikçe kolumu tuttu ve beni durdurdu. "Ben hallederim," deyince şaşırmadım. Leydi Anne onu emirler yağdıran biri değil de daha kibar biri gibi yetiştirmiş olmalıydı. Kendisi de öyleydi.

Huntington KöşküHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin