krala aşık olmak

165 19 5
                                    

Prens Dino orada yaklaşık iki gün boyunca bağlı halde dizlerinin üzerinde oturdu. Her yeri tutulmuş ağrıyordu. Normalde ifade almaya gerekirken ne gelen ne de gideni olmamıştı.

İki gündür hiçbir şekilde yemek vermemişlerdi.
İçtiği birkaç yudum suyla duruyordu. Günlerin yorgunluğu üzerine bu hali onu iyice bitap düşürmüştü. Kafasını kaldıracak hali, enerjiyi toparlayamıyordu. Üçüncü gün verilmesini ümit ettiği su gelmeyince daha fazla dayanamadı zaten.

Dördüncü gün baygınlık ile uyanıklık karışımı bir halde kendin geçerken kimse gelmedi. Dili damağı iyice kurumuş, dudakları çatlamıştı. Gözleri kuruluktan batıyordu. Sanki onu unutmuşlardı bu odada.

Sonunda beşinci günü göremeden yığıldı minicik odaya. Tıpkı Bakım Evinde olduğu gibi. Bir başına gidiyordu. Tekrar bozguna uğramıştı. Son günleri yine bir odaya tıkılıp bitiyordu. Bu sefer devam ettirmesi gereken bir şey yoktu. Bu sefer uzun süreli olmasa da tatmin edici bir hayat yaşamıştı.

Bu kadar dokunaklı sondan sonra gözlerini kralın odasında açtı. Başında kral, şifacı ve birçok kişi vardı. Dilindeki kuruluk gitmiş olsa da boğazı acıyor konuşacak mecali bulamıyordu kendinde. Gelmesini beklediği kişiyi başucunda görmek onu sevindirmiyordu.

Aksine hayal kırıklığına uğramıştı. Şifacı muayene etmek için yaklaştı. Her yeri kesilircesine ağrıyan bedenine dokunmak istediğinde istemsizce nida çıktı dudaklarından. Tüm yorgunluğunun böyle çıkmaması gerekiyordu ancak o en kötü halde yaşamıştı bunu.

Kral Dokyeom onun acıdan inlemesinden dolayı şifacının muayene etmesine izin vermemiş herkesi göndermişti. Kral iyice yaklaşıp başucuna oturdu. Tanrım Dino ağlayacak gibi hissediyordu kendini ancak akacak gözyaşı kalmamıştı. Dokyeom metal kaşıkla çok az miktarda su alıp ona veriyordu. Su ona ilaç gibi geliyordu.

“Özür dilerim. Wang’ın yiyecek ve içecek vermeyin emrinden haberim yoktu. Çok özür dilerim. Suçsuz olduğunu kanıtlamaya çalışıyordum. Çok özür dilerim.”

Prens Dino duyduğuna kendi içinde şaşırdı. İnandırmak için gelmesini beklediği insan onu meydanda yaptığı tek hareketiyle inanmış mıydı? Onu kurtarmak için çabalamış olması bunu gösteriyordu. Bu yüzden mi gelmemişti?

Chan kavuştuğu birkaç yudum sudan sonra tekrar bilincini kaybetti. Bu sefer uyandığında gökyüzünde parlayan ay ona gülümsüyordu sanki. Kral Dokyeom önceki yerinde elinin yanına koyduğu kafasıyla uyuyakalmıştı.

Prens Dino hareket edebiliyordu artık. Acıları biraz olsun sakinleşmişti. Yanında usulca uyuyan adam o kadar güzel bir şeydi ki onun için, bir o kadar da imkânsızdı. Bu gece imkânsızlıklara göz yumdu ve dibinde duran elin üzerine elini koydu. Sadece bir geceden bir şey olmazdı ya.

Chan üçüncü kez gözlerini açtığında Kral Dokyeom yoktu. Yardımcısı Sungki başında bekliyordu. Suya ihtiyacı vardı. Yardımcı uyandığını fark edip ona hemen damla damla su verdi. Prens Dino daha fazlasını istiyordu. İçebildiğini anlayınca daha fazlasını içip boğazlarını iyice yumuşattı.

Hâlâ kralın odasındaydı. Birkaç dakika içerisinde kâseden kana kana su içebilince ayaklanmaya karar verdi. Yardımcı Sungki yardımıyla ayaklandığında yürüyecek hali hala yoktu. Bir şeyler yemeliydi. Yardımcı onun için şifacının yemesini söylediği şeylerden ağırlıklı bir tepsi yemek getirdi.

Prens Dino yemek yemek için büyük bir çaba gösterse de günlerdir yiyecek görmeyen midesi bulanıyor kusacak gibi oluyordu. Başta çok zor olsa da biraz daha yiyebildi.

Bu sırada Sungki ona bıçaklanma olayından nasıl suçsuz çıktığını anlattı. Adam yaşıyordu ve kazanabilmek için kendini bıçakladığını itiraf etmişti. Ama Prens Wang adına dair bir şey söylememişti. Demek ki onun adını vermemişti.

Neden kimse Wang’ın adını veremiyordu? Onda bu kadar önemli yapan ne vardı? Yemekten sonra iyice gücünün yerine geldiğine inanıyordu. Tam ayaklandığı sırada Kral Dokyeom’un gülümseyerek ona bakması dikkatini dağıttı ve zor topladığı enerjisini kaybetti.

Kral Dokyeom sanki kral değil de yardımcısı Sungki davranarak diğer koluna girdi ve yatağa oturmasına yardım etti.

Herkes kralın huzurundan çekildi. Neden sürekli kral ile yalnız kalıyordu anlamıyordu. Okuduğu kitaplarda bile kral bu kadar yalnız kalmamıştı. Kral Dokyeom ona içmesi için bir kâse su doldurup uzattı.

“Sonunda uyanmışsın.”

Prens Dino durmadan başına bir şey geliyor uyanmak zorunda kalıyordu. Hem de ölmeye razı olduğu zamanlarda bile.

“Evet, efendim, artık size rahatsızlık vermem.”

Kralın böyle dibinde durup ona parlayan gözlerle bakması heyecanlandırıyor elindeki suyu içmesini bile engel oluyordu. Tanrım bu adam durmadan onu sınıyordu.

“Ne rahatsızlığı, sen de bir prenssin. Benden sonra buranın en makamlılarından birisin.”

Prens Dino er eğitimine katıldığından beri bu çok aklında bulunmayan bir şeydi. Yine de kralın bu kadar yakınında durması onu rahatsız ediyordu. Bir gün bu adam onu kalpten öldürecekti. Bir şey dememek adına durmadan su içiyordu.

“Aslında sana bir sorum vardı.”

Chan sorunun olaylar üzerine olacağını düşünmüştü ama cümlenin başını duyduğu anda çılgına dönmeye başlamıştı.

“Hani sen zarar görmemek için haddini aşmıyorsun ya… Ya kral haddini aşarsa?”

Kurnaz bir çocuk gibi onunla uğraşıyordu. Ona gerçekten imkânsıza koşmasının hayatlarını bitirebileceğini anlatması gerekiyordu.Ancak ona haddini aşarak çıkışmayı planladığı halde kafasını krala çevrilmesiyle dudaklarını dolduran dudaklar elektrik çarpmışa çevirdi.

Bir saniye.

Sadece bir saniye her şeyin hayal olabileceğini düşündü. Tanrım Kral Dokyeom onu öpüyordu. Kral Dokyeom onu öpüyordu! Dokyeom onu öpüyordu. Dudaklarının üzerinde hissettiği yumuşacık varlık hareket etmesini bırak nefes almasına dahi engel oluyordu.

Şok olmuş, ne yapacağını şaşırmıştı. Çok kötü bir durumda olduğunu biliyordu ancak bu hayatında isteyebileceği şeyler listesinde kesinlikle ilk üçteydi. Geri çekilmedi ama ileri gidemeyecek kadar çelişmiş durumdaydı. Kral Dokyeom dudaklarını ondan ayırdığında ciddi duruyordu.

“Neden kral olduğumu zannediyorsun?”

Tekrar dudaklarında hissettiği dudaklar ve elektrik çarpmışa dönmesi dışında bu sefer onda ki kayış da koparmıştı. Chan aklını yitirmiş ve o an akışına bırakmaya karar vermişti.

Karşılık verdiği dudaklar daha da üstüne gelmesiyle sonranın neresi olacağı gayet belliydi. Kendini tekrar o gizli odaya girmemeye ant içmişken kralın kucağında girmek kendine yaptığı en büyük şerefsizlikti.  Bundan sonrası artık kıyamete daha yakındı. Bundan sonrası artık ikisinin de kül olacağı yerdi.

Kayıp Krallık | SeokchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin