•Jungkook•
Aptal Jimin evden dolanmaya gidiyorum diyerek çıkmıştı ve saatlerdir gelmemişti. Açıkçası çok umursamamış hatta unutmuşum ta ki attığı mesaja kadar..
Zil zurna sarhoş olduğu yazdıklarından fazlasıyla belliydi. Attığı konum eve yirmi dakika uzaklıkta bir parkı gösteriyordu. Büyük ihtimalle tek başınaydı. Yani herhalde yanında biri olsa telefonunu alır ve düzgünce bir şeyler yazardı.
İzlediğim diziyi durdurdum ve bilgisayarı kapatıp masaya koyduktan sonra üzerime siyah hırkamı aldım ve arabanın anahtarlarını da cebime atarak evden çıktım.
Daha fazla geç olmadan onu oradan alsam iyi olurdu. O yüzden hızla arabaya bindim ve attığı konumdaki parka doğru sürmeye başladım.
Arabayla geldiğim için yaklaşık on dakikaya varmıştım. Arabadan indiğimde ilk başta etraf karanlık olduğu için parkta kimseyi göremedim ama daha sonra dikkatle bakınca bir bankta tek başına oturan birini -Jimin'i- gördüm.
Gerçekten bu çocuk beni delirtecekti.
Hayır madem içmek istiyosun git arkadaşlarında barda iç ya da ne bileyim başka bi yere git ne diye bu saatte tek başına geliyosun buraya..
Yanına doğru ilerlediğimde ilk önce beni farketmedi daha sonra yanına oturdum ve omzuna dokundum.
"Jimin buraya bak ben geldim."
Beni gördüğü an boynuma atlamıştı.
Neden diye sormayın çünkü bende bilmiyordum. Sarhoş olduğu için pekte sorgulamamıştım.
"Jungkook sen mi geldiiiin" diye uzatarak ve bağırarak konuşuyordu.
"Ben geldim evet. Sen ne yapıyorsun burda tek başına ? Seokjin ve o yerden bitme mal Yoongi'nin haberi yok mu burada olduğunun ?"
Hala boynuma sarılı bir şekilde "Hayırrr ben kendim geldim canım böyle istedi çünküüü." dedi.
Birden burnunu boynuma dayamıştı. Tamam sadece sarhoş olduğu için ne yaptığını bilmiyor bu yüzden bir şey demeyeceğim.
"Nasıl bu kadar güzel kokabilirsin.." diye iç çekmiş ve bir yandan da burnunu boynuma dayamaya devam etmişti.
"Hadi eve gidelim artık üşümüşsün zaten hadi kalk." Diretsem dahi beni bırakmıyordu. Boynuma resmen yapışmıştı.
"Hayırrrrr gitmeyelim böyle kalalım noluuuur" birkaç saniyeliğine kafasını kaldırıp gözlerime bakmıştı ve daha sonra eski pozisyonuna geri dönmüştü.
"Jimin şu an fazlasıyla sarhoşsun ve ne yaptığını, ne dediğini bilmiyorsun bu yüzden daha fazla saçmalamadan eve gitsek iyi olur hadi."
Asla beni takmayarak oturduğu yerden kalkmış ve birden kucağıma oturmuştu.
Kucağıma oturmuştu.
Kucağıma oturmuştu.
KUCAĞIMA OTURMUŞTU
Sadece sarhoş sadece sarhoş sadece sarhoş sadece sarhoş sadece sarhoş sadece sarhoş
Evet tam olarak öyle.
Kucağıma oturmuş az önce burnunu dayadığı boynuma şimdiyse dudaklarını konduruyordu. Gerçekten çıldırmama ramak kalmıştı.
"Jimin üzerimden kalk." Yine asla takmadan devam ediyordu ve sürekli kıpırdanıyordu. Şu an Tanrı canımı alsa yeriydi.
Dudakları boynumu turlamaya devam ederken -Allah belamı versin ki- zevk alıyordum.. Ancak şu an sarhoş birinden faydalanmış gibi bi durumda oluyordum ve böyle olunca çokta iyi durmuyordu.
Aslında sarhoş biri benden faydalanıyordu ama.. Her neyse daha fazla devam ederse iyi şeyler olmayacaktı.
Zaten kucağımda olduğu için bacaklarından tutarak ayağa kalktım ve bacaklarını belime sardım.
"Dudaklarını boynumdan çek. Eve gidiyoruz."
"Çekmiyorum sananeeeee" Bu çocuk sarhoş veya değil her şartta benimle inatlaşmayı kendine huy edinmişti sanırım..
"Jimin sarhoşsun ve sabahına pişman olacağın şeyler yapma."
Beni tınlamayarak öpmeye hatta dilini de devreye sokmuştu.. Tamam bu kadarı biraz fazlaydı ve şu an hiç sırası değildi.
Arabaya hızla ilerlediğimde onu zar zor arka koltuğa oturtmuştum. Tabii oturtana kadar biraz bağırış çağırış yaşamıştık ama çok şükür bir şekilde oturmuştum.
Bende hemen koltuğuma geçerek hızla eve doğru sürmüştüm. Eve varana kadar nasıl olduysa rahat durmuş hatta oturduğu yerde uyumuştu bile.
Kısa bir süre sonra vardığımızda uyuduğu için tanrıya şükrederken kapısını açıp yavaşça kucağıma aldım.
Anahtarı cebimden uzun uğraşlar sonucu çıkarıp açtım ve içeri geçtik.
Şimdi son olarak onu yatağına yatırmak kalmıştı. Merdivenleri yavaş yavaş çıktıktan sonra odasına sonunda varmıştık.
Aslında fazla ağır değildi ama yine de taşımak zordu.
Kapıyı açtım ve buram buram Jimin kokan odaya girdim.
Burayı kesebiliyor muyuz ?
İçeri geçtikten sonra yatağını açtım ve yavaşça yatırdım. Üstünü örttükten sonra tam gideceğim sırada kolumu tutmuştu.
"Gitme."
"Saat geç oldu artık uyuman lazım sabah konuşuruz haydi."
"Jungkook beraber uyuyalım nolur"
Tanrı aşkına.. Sabah uyandığında söyledikleri için onu iyi bir rezil edecektim sanırım.
Gerçi bazı kısımları ona söylemek ne kelime kendi aklımdan dahi tamamiyle silmem gerekiyordu.
"Of tamam bak sarhoşsun dedik merhamet gösterdik ama abartma yat zıbar delirtme beni hadi uyu iyi gece-"
Diyemeden kolumdan sert bir şekilde çekilmiş ve tam yanına yatırılmıştım.
Cidden nasıl sarhoştu bu çocuk ?
Resmen benden faydalanıp duruyordu aptal..
Yüzlerimiz arasında resmen boşluk yoktu ve dudaklarım ile dudakları arasında milimler varken nefesini hissedebiliyordum.
İçki kokuyordu ancak neden rahatsız edici değildi..
"İyi geceler" dedi dudakları dudaklarıma milim uzaklıktayken.
Daha fazla üstleyemedim. Sabah zaten yaptıklarından pişman olacaktı ve bende onunla dalga geçecektim.
Her şey böyle olacaktı yani emindim.
Bende aynı pozisyonda sessizce fısıldadım.
"İyi geceler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fuck it i love you ; jikook
Fanfictionjungkook sana hyung demememin sebebi aramızda bir yaş olması değil senden etkileniyor olmamdı